TARİH

Elvan Alkaya : Bave Kurdan (Kürtlerin Babası) Sultan Abdülhamid

Tarih
08 Şubat 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Elvan Alkaya

Gelecekte ülkesini parçalayacak İngiltere Krallığı'nın ayak oyunlarını sezmiş gibi babasını ziyarete gelen İngilizlerin ellerini öpmeyi reddetmişti küçük çocuk. Ne sarayın ne de kendisinin, gelecekte Osmanlı İmparatorluğu'nun başına geçeceğinden ümidi yoktu. Eğitimini tamamladığında ticaretle uğraştı. Ama öyle bir an geldi ki; intihar süsü verilmiş bir cinayete kurban giden amcası Sultan Abdülaziz'in ardından Osmanlı İmparatorluğu'nun başına geçmek ona düştü…

Tahta geçtiğinde borç yükünden ezilmiş bir imparatorluk, cehalet ve sosyal adaletsizlik içinde kıvranan bir halk ve tüm yetkilerini kullanması vacip olmayan bir hükümdarlık devraldı. Onun gelecekteki tüm yönetim anlayışını etkileyecek 93 Harbi, İngiltere Prensi'nin 'Rusya ile savaşa girerseniz sizi desteklemeyiz' nağmesini dinlettiği ordu paşalarına inat kucağına düşüvermişti…

Yeşilköy'e kadar gelen Rus kuvvetleri ve savaşın ardından imzalanan anlaşmalardan en az yara almak için kullandığı diplomasi trafiği, kendisine büyük tecrübe oldu. Balkanlardan akın akın gelen yetimlere kucak açtığında, yabancı basın soykırıma uğrayan halkını cani barbarlar olarak gazetelerinde gösteriyordu…

Sultan Abdülhamid, 93 Harbi sonuçlarına istinaden denge politikası, Anadolu'yu kalkındırma hamleleri ve güçlü istihbaratı ile ülkesini parçalamak isteyenlere karşı dik durdu. Rusya'nın Ermeni çeteleriyle birlikte uyguladığı tahrik savaşında, coğrafyasındaki Kürtlerle birlikte omuz omuza yer aldı.

21 Eylül 1892'de Aşiret Mektebi'ni kurarak Kürt, Arap ve Arnavut aşiret çocuklarının tarihten edebiyata, askeri eğitimden fen bilimlerine kadar tarihte görülmemiş bir eğitim görmelerini sağladı.

Sultan Abdülhamid'in hayali, farklı etnik kimlikleri barındıran Saray bakanları arasına Kürtleri de katmaktı. Şöyle diyordu: “Kürt ağalarının bazılarının çocuklarını, İstanbul'a getirip memuriyete yerleştirdiğim için tenkit edildiğimi biliyorum. Senelerdir Hıristiyan, Ermeniler nazır mevkilerini işgal etmişlerdir. Bundan sonra da kendi dinimizden olan Kürtleri kendimize yaklaştırmakta ne gibi bir zarar olabilir?”

Aşiret Mektebi'nden mezun olan çocuklar Kürt, Arap ve Türkmenlerden oluşan Hamidiye Alaylarında görev aldılar. Hamidiye Alayları, Sultan Abdülhamid'e olan bağlılıklarını ve şükranlarını imparatorluk sınırlarını koruyarak gösterdiler. Sultan Abdülhamid, Hamidiye Alayları komutanlarını Yıldız Sarayı'nda ağırladı, onlara nişan ve hediyeler takdim etti. Kısa bir süre sonra sayısı 60'ı geçen Hamidiye Alayları ve Aşiret Mektebi Avrupa'yı derinden sarstı…

Alman, İtalyan ve Avusturya gazetelerinde Hamidiye Orduları ve Aşiret Mektebi hakkında uyduruk haberler yayınlandı. Batı'nın imparatorluğun doğusunda bir Ermenistan devleti kuramamasının hayal kırıklığını anlayan Sultan Abdülhamid bu haberlere şöyle cevap verdi: “Muhabirler, Kürdistan'daki vaziyeti, Beyoğlu'nda oturdukları rahat köşelerini terk etmeksizin, ancak Ermenilerin görüş zaviyesine göre mütalaa ediyorlar.”

Kürt halkı “Kellemi veririm Doğu Anadolu'yu vermem” sözlerine karşılık Sultan Abdülhamid Han'a “Bave Kurdan”, “Kürtlerin Babası” diyordu.

O'nun Nisan 1908'te tahttan indirilişine en büyük tepkiyi veren ve isyan çıkartanlar arasında Kürtler yer aldı. Süleymaniyeli Şeyh Said Berzenci ayaklanma çıkardı, Hamidiye Alayı komutanı İbrahim Paşa 1500 kişilik birliğiyle Şam'a yürüdü. Hatta Şeyh Said ayaklanmasının sebeplerinden biri; Abdülhamid'in büyük oğlu Mehmed Selim Efendi'yi Halife ve Sultan olarak ilan etmesi olarak öne sürülmektedir.

10 Şubat 1918'de Sultan Abdülhamid vefat ettiğinde Kürt aşiretlerinde ağıtlar yakıldı, uzun süre yas tutuldu. Gıyabi cenaze namazları kılınıp onun adına mevlitler okutuldu.

10 Şubat 2016, Sultan Abdülhamid'in aramızdan ayrılışının bir asra 2 kala vakti…

Bugün Suriye'de Esed'e karşı savaşan Sultan Abdülhamid Han Tugayları, dünün Hamidiye Alaylarının torunları; PKK'ya lanet okuyan, evlerinin önüne hendek kazılıp göçe sürüklenen halk Sultan Abdülhamid'in Aşiret Mekteplerinde okuttuğu evlatlarının çocuklarıdır.

Tarih tekerrürden ibarettir. Sultan Abdülhamid Han dönemindeki ayak oyunları 100 yıldır bu topraklarda ısıtılıp ısıtılıp önümüze konulmaktadır. Bugün; tüm yabancı güçler Sultan Abdülhamid Han döneminde olduğu gibi, Kürtlerin Türklerle birlikte yüzyıllardır kardeşçe birlikte yaşamasına tahammül edememektedir. Hendek siyaseti ve PKK terörü Kürt halkının değil, dış güçlerin taşeron filmidir.

Bu coğrafya etnik kimliklerini düşmanlara yem etmedikçe bin yıl olduğu gibi gelecekte de kardeşçe yaşamaya devam edecek, Sultan Abdülhamid'i anlayanlar, onun izinden giderek bu toprakları hiçbir güce karşı peşkeş çektirmeyecektir.

Ne demiş Sezai Karakoç: “Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak, halbuki biz sussak tarih susmayacak, tarih sussa, hakikat susmayacak.”

Yenişafak
8 Şubat 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;