Baştan başlayalım; Mesud Barzani’yi yangından mal kaçırır gibi “Bağımsızlık referandumu” kararı almasına götüren süreç, bölgedeki iktidarının tehlike altına girmesiyle başladı. DEAŞ’ın 2014’te Erbil’in üzerine sürülmesi, Barzani iktidarında büyük bir kırılma yarattı; DEAŞ tehdidiyle PKK ve İran bağlantılı siyasi yapılar, Barzani’nin etkin olduğu alanlara yerleştirildi. PKK’nın Sincar’a yerleşmesi ve buradan Barzani’nin iktidarını tehdit edecek hale gelmesi DEAŞ sayesinde mümkün oldu.
ABD, İsrail ve İran, bir yandan Barzani ile ilişkileri korurken, diğer yandan da bölgedeki diğer aktörleri (Celal Talabani’nin başkanı olduğu KYB, Goran hareketi ve PKK) güçlendirmeyi tercih ediyor.
Batı sisteminin, kurulacak “Büyük Kürdistan”da Barzani’ye büyük bir iktidar/pay vermeye niyeti yok. Bunun birçok sebebi var; ama öncelikli olanı, Barzani ailesinin Türkiye ile düşmanca değil, dostça ilişkiler kurması. Ayrıca diğer siyasi yapı ve örgütlere göre Barzani yönetimi daha “İslamcı” ve “Sünni” bloka yakın. Batı’nın bölgedeki iktidarı bölüştürerek daha kullanışlı hale getirme arzusu da önemli etkenlerden biri.
“Bağımsızlık referandumu” hamlesiyle Barzani, Batı’nın kurmaya hazırlandığı “Kürdistan”da yerini ve iktidarını kurtarmayı arzuluyor. “Kürdistan”ı kuran güç Barzani değil; Barzani’nin derdi, “Kürdistan”ı diğer güçlere kaptırmamak.
ABD, İsrail ve İran gizlemeye bile gerek olmadan Barzani’nin altını oyuyor. Bunun farkında olan Barzani’nin bölgedeki tek dayanağı ise Türkiye. Mesud Barzani, kendi başına kararlar almaya devam ederse, Ankara’nın mevcut desteğini de kaybeder. İran destekli Celal Talabani’nin KYB’si ile Goran hareketi, kendi eliyle Kuzey Irak’a soktuğu PKK zaten pusuda bekliyor. Bu güçler, önümüzdeki günlerde işbirliği yaparak Barzani’yi daha da zorlayacaklar.
Türkiye, Barzani’nin etkin olacağı bir “Kürdistan”a o kadar da karşı değil. Ankara, bu sürecin daha kontrollü gelişmesinden yana. Irak’ın genelinde ciddi bir otorite boşluğu söz konusu; kendi bölgesi üzerinde bile egemen değilken Barzani, neyin devletini ilan edecek?
Yazımızın başlığında yer alan soruya gelirsek; Barzani, sahip olduğu angajmanlar ve geçmiş ilişkilerine bakıldığında o kadar da güvenilir bir ortak görünmüyor. Ancak Türkiye’ye her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğu da bir gerçek. Ankara da şu sıralar Barzani’yi elinin tersiyle itecek lüksü sahip değil. “Bağımsızlık referandumu” kararının, Ankara ile Barzani arasında bir güvensizliğe yol açtığı da kesin. Bu hasarı tamir etmek gerekiyor. İki tarafın da birbirine ihtiyacı olduğu doğru; ama Barzani’nin şunu aklından çıkarmaması gerekiyor; Türkiye’ye yanlış yapan kaybeder.
HENDEK İTİRAFLARI
HDP’nin Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’dan “Hendek terörüyle” ilgili olarak çok önemli itiraflar/ifşalar geldi. Altan Tan, hendek terörünün PKK ve HDP’ye “dışarıdan” gelen talimat üzerine başlatıldığını açıkladı. En fazla Kürtlerin kulak vermesi gereken Altan Tan’ın sözleri şöyle: “Bu dünya savaşında Kürt siyasetine (PKK/HDP) fedai rolü vermek istediler. Hendekler kazın, iç savaş çıkarın; buradan size bir ekmek çıkar hesabıydı. Bunun yanlış olduğunu söyledim. Kürtler o süreçte barışın parçası oldu, bu olaylara destek vermedi.”
Akşam
15 Haziran 2017
Hiç yorum yapılmamış
1938 kez izlendi
2097 kez izlendi
974 kez izlendi
1292 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.