SİYASET

Elvan Alkaya : ABDÜLHAMİT’İN “KARDEŞE ELVEDA” DİYEN ÇOCUKLARI…

Tarih
02 Ocak 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Elvan Alkaya

2 Ocak 2015

2014 Ramazan Bayramı Cebaliye Mülteci Kampı’nı kucaklamak istiyor. Kampta yaşayanlar 7 Temmuzdan beri sahur saatlerinde başlayan İsrail saldırılarını artık hayatının rutin kısmına yerleştirmiş…Filistinli 9 yaşındaki kız çocuğu Ansam, küçük kardeşi Semih ile bahçede oynama planları yapmakta. Füzelerin altında daha henüz kan lekesi bulaşmamış temiz kıyafetlerini giyecek kardeşiyle, belki şeker toplarlar…

Ama Ansam’ın hayalleri bir top mermisiyle paramparça oldu. O gün İsrail tankları, Ansam kardeşiyle birlikte bahçede oynadığı sırada evlerini hedef alarak bir kıyım gerçekleştirdi.Küçük Semih bayram kıyafetini giyip şeker toplayamadan can verdi…

Geçtiğimiz günlerde, Ansam’ın yaşlarla dolu gözleri hizasında kardeşinin masum bedeni elden ele taşındı. Küçük kızın o noktaya son bakışını fotoğraf karesine sığdıran Ali Hasan ödül aldı. Ansam’ın “Kardeşe Elveda”sı Anadolu Ajansı tarafından düzenlenen yarışmada “Yılın Fotoğrafı” seçildi.

Bu ödülden birkaç gün önce ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarından çekilmesi ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını öngören tasarıyı oyladı. Tasarıya Çin, Fransa, Rusya, Arjantin, Şili, Ürdün ve Lüksemburg 'evet', ABD ile Avusturalya 'hayır' oyu verdi. İngiltere, Litvanya, Nijerya, Güney Kore ve Ruanda ise 'çekimser' oy kullandı.Tasarı reddedildi. Bu tasarıyı Ürdün hazırlamıştı (buraya geri döneceğiz). ABD hayır oyunu kullanma sebebi olarak tasarının yapıcı bir adım olmadığını, dengesiz ve İsrail'in güvenliğini göz ardı eden bir yaklaşım olduğunu belirtti.( Zaten İsrail Filistin’e bomba yağdırırken de 100 milyar dolar yardım etmişti!)

Şimdi sizi bundan 100 yıl evvel zamanlara götüreceğim. İsrail sınırlarının çizilmesinin temellerinin atıldığı zamanlarda unutulmuş bazı isimleri zikredeceğim. Konu biraz uzun, fakat günümüze olan bağlantısı için sabırla sonunu getirmemi beklemenizi rica ediyorum…

Mekke Şerifi Hüseyin

Kendisi Arap ülkelerinin bağımsızlıklarını kazanmasında önemli rol oynayan kilit isim. Sultan Abdülhamit Şerif Hüseyin’i ailesiyle beraber İstanbul’a davet edip,18 yıl boyunca bir daha serbest bırakmadı.Çünkü kendisi İngiliz ajanlarıyla fazla samimi ilişkiler içinde ve Sultan Abdülhamit bu samimiyetin Osmanlı İmparatorluğu geleceğini tehdit etmekte olduğuna kanaat getirdi.

Bu arada İsrail Devleti’nin kurucusu TheodorHerzl,  Sultan Abdülhamit’i Yahudilerin Filistin topraklarına yerleşmesine ikna etmek için, Baron Edmond Rothschildspon sorluğunda nakit 5 milyon liralık altın teklif eder. O sırada 20 milyon liradan fazla borcu bulunan İmparatorluğun başı Sultan Abdülhamit’in hayır cevabını sizinle yazımın sonunda paylaşacağım…

Aradan zaman geçer. Hayır cevabı sonrası Sultan Abdülhamit tahtan indirilir. İttihat ve Terakkiciler ilk iş olarak Şerif Hüseyin ve ailesini salıverir, yetmez Osmanlı Meclisi’ne mebus yaparlar. Şerif Hüseyin ve oğulları da İttihatçılara teşekkür olarak Osmanlıya karşı Arap halkını örgütleyen İngiliz Ajan Lawrance’la beraber olur. Osmanlı İmparatorluğu’nun tren yollarına sabotaj düzenleyen çetelerin başına geçip,hamuduyla aldıkları İngiliz sterlinleriyle İmparatorluğun çöküşü için her türlü mücadele ön safta bulunurlar.

Şerif Hüseyin Britanya Yüksek Komiseri McMahon’a gönderdiği mektuplarda Ortadoğu’da Arapların bağımsızlığının sağlanması ve Britanya’nın Osmanlı Devleti unsurlarına karşı destekleyeceği ayaklanmalarda ön safta olacağının garantisini verir. Bu mektuptan bir sene sonra Sykes-Picot Antlaşması ile Birinci Dünya Savaşı sonrası Britanya, Fransa ve Rusya Ortadoğu topraklarını paylaşılmasını öngörür. Sykes- Picot anlaşmasından bir sene sonra da Balfour Deklarasyonu ile Britanya Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour, Siyonist hareketin lideri Lord Rothschild’e bir mektup gönderir, mektupta Filistin topraklarında bir “Musevi devleti” kurulmasına Britanya hükümetinin destek vereceğini ifade eder. İşte günümüzdeki İsrail’inin Gazze Şeridi, Ürdün ve Batı Şeria’yı kapsayan sınırları böylece çizilmiş olur…

Şerif Hüseyin’e ne mi oldu? Birinci Dünya Savaşı sonrasında Şerif Hüseyin’in oğulları Suriye, Irak ve Şark’ül Ürdün’de tahta geçtiler. Ne gariptir İttihat ve Terakki’nin Türkçülük politikasına binaen Arap İsyanı’nı başlattılar.Şerif Hüseyin 1916 yılında bağımsızlığını ilan edip önce kendini Hicaz Kralı, Halifelik kaldırılınca da kendini Halife ilan etti. Daha sonra İngiliz oyunu sonucu Şerif Hüseyin tahtan indirildi, canhıraş Malta’ya kaçtı. Zengin İngiliz sterlinleri sayesinde hayatının bir kısmını KKTC’de geçirdi. Size Peygamber sülalesinden gelip ceddinin adını taşıyamayan Şerif Hüseyin ile ilgili bir anı paylaşayım. KKTC’de Şerif Hüseyin Rauf Denktaş’ın babası Raif Denktaş ile arkadaş olmuş. Zaman zaman Raif Denktaş oğlu ile birlikte Şerif Hüseyin’i ziyarete gidermiş. Eline her geldiğinde İngiliz altını sıkıştırılan küçük Rauf da bu ziyaretleri iple çekermiş. Rauf Denktaş o günleri Nevzat Yalçıntaş’a şöyle nakletmiş “Babamla yanına gittiğimizde hep aynı olay tekrarlanıyordu. Babam onun elini öper, o da anlatmaya başlardı”Ahhh, ben ne yaptım, ahh, ben ne yaptım?Yaptığımın cezanı çekiyorum.Niye Osmanlıya ihanet ettik?Ahh, İstanbul payitaht!”… Şerif Hüseyin daha sonraki yıllarda Ürdün kralı oğlunun yanına giderek orada öldü. Evet BM’e Filistin için bağımsızlık tasarısı hazırlayan Ürdün’ün dedesi Osmanlı İmparatorluğu’na hainlik ederek İsrail Devleti’nin kurulmasına öncülük etmiş olan Şerif Hüseyin’dir!!!

Yazının ilk kısmında boşluk bıraktığım cevaba gelelim ve şu soruyu soralım:Filistinliler kanlarıyla üzerlerinde bulundukları toprak parçasını sulamaya ve bedenleriyle İsrail’e sınır çizmeye devam edecek mi? Sultan Abdülhamit bunu 100 yıl öncesinde öngörüp, acaba o yüzden mi Theodor Herz’e“Bu mesele için ikinci bir adım daha atılmasın. Ben bir karış dahi olsa toprak satmam. Zira bu vatan bana değil milletime emanettir. Milletim bu vatanı kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır. O, bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz. Benim Suriye ve Filistin alaylarımın efradı birer birer Plevne’de şehid düşmüşlerdi. Bir tanesi dahi geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanında kalmışlardır. İmparatorluk bana ait değildir, Türk milletinindir. Ben onun bir parçasını dahi veremem. Bırakalım Museviler milyonlarını saklasınlar. Benim imparatorluğum parçalandığı zaman onlar Filistin’i karşılıksız bile ele geçirebilirler. Fakat yalnız bizim cesetlerimiz taksim edilebilir. Ben bir canlı beden üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade edemem” dedi?

Şimdi düşünüyorum da; Necip Fazıl Kısakürek “ Abdülhamit’i anlamak her şeyi anlamak olacaktır” lafını boşa söylememiş. Zira Sultan Abdülhamit’in Herzl’e verdiği cevap 100 yıldan fazla süredir geçerliğini korumakta. O topraklar İsrail’e karşı hala Filistin kanlarıyla sulanıyor ve parselleri Filistin cenazeleriyle taksim ediliyor…

Kısacası Sevgili Ansam, bu düzen böyle devam ettikçe;

Birileri küçük kardeşlerine elveda derken, kardeşler de şehadete yürümeye merhaba demeye devam edecektir…

[email protected]

twitter.com/ElvanKavi

seslimakale.com

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;