GÜNCEL

Ali Turhan : 3310 VURULDU

Tarih
08 Ekim 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Ali Turhan
 Yine kanlı bir ocak ayı Türkiye’yi karşılamaktaydı.Cuntacı subayların komutan olduğu PKK’nın hendeklere bulaşmadığı JİTEM’in beyaz Renault’u kullandığı dönemlerdi.Yani devlette millettin arasının açık olduğu zamanlar. Böyle bir dönemde takvimler 24 Ocak’ı gösterirken Doğunun Paris’inde Şehitlik mahallesinde silahlar ardı ardına patladı.Devleti ile milletini birleştirmeye çalışan bir emniyet müdürü çapraz pusuda şehit edildi.Oysa Diyarbakır’da ne çok şey değişmişti.Halk kendini güvende hissetmeye başlamış. Otuz civarında faili meçhul onun zamanında aydınlatılmıştı.Son dönemlerde infaz edileceğine dair yüzlerce tehdit alsada zırhlı aracına geçmemiş Diyarbakır’da ona operasyon yapılacağı fikrini asla kabullenmemişti.PKK dan çok Hizbullah’a operasyon yapan bu yürekli adam ALFALAR’dan Kurulu bir ekiple Diyarbakır’ı adam etmişti. Suça bulaşmış olan amir memur vatandaş kim varsa ayıklamış Sakarya Hendekli olmasına rağmen öz Diyarbakırlı gibi davranmıştı.İki kelimesinden biri devleti güvensiz hale getiren kim olursa olsun gözünün yaşına bakmam gereğini yaparım olmuştu.Görevi teslim almadan tebdili kıyafetle gezdiği Diyarbakır Sokaklarında günlerce esnafla sohbet etmiş.Parasının olmadığını belirterek bu alicenap halkı tanıma fırsatı bulmuştu.Doğunun en kadim geleneği tanrı misafirine hizmet ve kapıya geleni geriye çevirmeme ilkesinin olduğunu yerinde görmüştü.

3310 gerçekte bu şehrin neye ihtiyaç olduğunu tespit etmiş ve değişim için düğmeye basmıştı. Kısa zaman içerisinde emniyetin içinde ki Ülkücü,FETÖ’cü çekişmesine şahit olmuş ve tavrını ülkücü memurlardan yana almıştı. Zira buna en büyük örnek; yanı başında şehit düşen koruma memurlarından biri dönemin MHP’li sağlık bakanı Osman Durmuş’un yeğeni olmasıydı. Paralel devlet yapılanmasını ilk temas eden bu resmi makam bu oluşuma bağlı memurlara pasif görevlere çekiyor yada onlara resmi kıyafet giydiriyordu. Terörün beslendiği yegâne il olan Diyarbakır’da sivil olarak alıştıkları memuriyete resmi kıyafet giydirilerek cezalandırıldıklarını biliyorlardı. Hizbullah’a yapılan yoğun baskı bu memurları terbiye etmede yavaş gidilmesine sebep oluyordu. O günlerde toplum destekli polisler MAKAROV marka silah taşıyan herkesi Hizbullah üyesi sınıfına alıyor. İhbarlara dayalı yapılan baskınlarla çemberi daraltıyorlardı. Diyarbakır’ı merkez üssü edinen Hizbullah’ta hızlı bir şekilde karargâhlarını Mardin ve Batman’a çekiyor, eylemlerini yaptırdığı üçer kişilik hücrelerine Diyarbakır’dan çıkın talimatı veriyordu.3310 paralel yapı ve PKK gibi Hizbullah’ın da taşeron olduğunu düşünüyor bunları kullanan ele kadar ilerleyeceğini tekrar tekrar söylüyordu. Devletten gelen bu derin korku karşısında panik yapan terör örgütleri cinnet halindeki eylemleri planlıyordu.O günlerde emniyete gelen ihbarlar artmış her fırsatta polisin refleksi kontrol edilir hale gelmişti. Emniyet de; her ihbara ağır silahları kuşanıp gidiyordu. Çünkü biliyorlardı ki gündemi meşgul edebilecek olaylar ancak ağır silah kullanılarak yapılabilirdi. Karşılıkverebilecek alt yapı yanlarında olmalıydı.Nitekim olay sırasında sokakta elektriğin kesilmesi timin rahatça hareket etmesi bölgedeki ihbarın bıçak gibi kesilmesi gece yarısına kadar 3310 beklemeleri on bir kişilik ekibe saldırma cesareti ve olaydaki profesyonellik endişelerinin ne kadar haklı olduğunu ortaya koyuyordu.3310’un hayatında en çok istediği Uğur Mumcu suikastınıaydınlatmaktı. Ne tesadüftür ki o suikastın yap��ldığı tarih olan 24 Ocak ta kahpece bir suikastla aramızdan ayrıldı. Diyarbakır halkı Gaffar babalarını kaybetmenin hüznü ile şehirdeki tüm hareketliliği durdurmuş kepenklerini kapatmıştı. Diyarbakır öz evladını karanlık bir pusuya kurban vermişti.

Başlıyoruz…

FETÖ İSTİHBARATLI JİTEM OPERASYONLU GLADYO TALİMATLI

İLK RESMİ SUİKAST ALİ GAFFAR OKKAN

Mesai mefhumu olmayan 3310 emniyetten çıkış saatini sürekli değiştiriyordu.1 kilometrelik valilik yolunda Şehitler mevkide gerçekleşen bu suikast CİA başkanının bile kurtulamayacağı kusursuzlukta gerçekleştirilmişti.

O günlerde Hizbullah’a yapılan operasyonlardan dolayı suikastın fail listesineHizbullah ilk sıradan giriyordu lakin10 koruma polisinin ve 3310’nun silahına bile davranamadığı bu pusu ancak profesyoneller tarafından gerçekleştirilebilecek bir olaydı.

2001 yılında kadrolu tercüman YILDIRIM BEYLER’E göre saldırıyı Hizbullah değil özel kuvvetlerin içinde bulunan operasyonelC timi gerçekleştirmişti.

Mahkeme raporlarında geçen gizli bir tanığın verdiği ifadeye göre ise Diyarbakır’daki en üst rütbeli komutan LEVENT ERSÖZ’ün 11 kişilik karşılama ekibini, sınırdan içeri girecek olan bir grubu almak üzere görevlendirildiğinive kendisinin de bu görevlendirilenlerin içinde olduğunusöylüyor.

Bundan sonra anlattıkları ise daha çarpıcı…

Sınıra gittiklerinde daha öncede bir kaç defa beraber çalıştıklarıÖzel Kuvvetlere bağlı C timinin onları beklediğini söylüyor.Dikkat çekici olan kısmı ise üzerlerinde askeri kıyafet değil peşmerge kıyafetinin var olması.

Bu ekip gidecekleri nokta olarak şehitler mahallesinde bir camiyi adres olarak veriyor.Nusaybin’ den alınan bu ekibin niye herhangi bir birliğe değilde camiye bırakıldığına anlam veremediğini eğer bir operasyondan geldilerse dinlenmeleri gerektiğini belirtiyor.C timini bıraktıktan sonra iki sokak ilerideki jandarma karakoluna gittiğini söyleyen gizli tanık çatışmayı duyduklarını müdahale emri almadıkları için o bölgeye gidemediklerini ve sonrasında da C timini bir daha görmediğini söylüyor.

Fotoğrafın zihniniz de iyice canlanması için yine mahkeme dosyalarından farklı biranekdot; 3310 un vurulduğu telsizlere yansıyınca sahada olan polis memurları şehrin hertürlü giriş ve çıkısını kapatıyor. Ana arterlere acil polis noktaları konuşlandırıyorlar. Bu arama noktalarının birinde 2 adet siyah minibüs durduruluyor. İçerdeki personelin jitem kimliği gösterdiği 3310 suikastı düzenleyenlerin Nusaybin tarafına gittiği ihbarını aldıklarını ve bu ihbarı değerlendirerek önlerini kesmek için yola çıktıklarını söylüyorlar.Daha sonra herhangi birkayıt dave raporda ne gittikleri ihbar ne yaptıkları operasyon ne de kimlikleri ile ilgili bir bilgi bulunamıyor.Bu hayalet ekiple alakalı bilgi, mahkeme kayıtlarında da yok.

Devam edelim…

3310’A BÖYLE BİR OPERESYONU KİM NEDEN YAPMIŞ OLABİLİR?

Kaçakçılık ve eroinden para kazanan BARONLAR MI?

Hizbullah’a yapılan baskınlardan dolayı Hizbullah’ı kullanamayacağını düşünen KARANLIK GÜÇLER mi?

Bu iş bittiğinde PKK ya kesin sarar diye düşünen ÜST AKIL mı?

Devlet le milleti yan yana getirir diyen DOĞU’YU KOPARMA PROJESİ YETKİLİLERİ mi?

Bölgede fink atan YABANCI DEVLETLER mi?

Bilinmez.

 Ama hainlerin son kararı LİDER ALFAortadan kaldırılması gereken yegâne güçtü ve zararlar acilen tazmin edilmeliydi.

Bu karanlık el gereğini yapmış 3310 u şehrin ortasında katletmişti.

Devam Edelim…

17 Mayıs 2001 de yani olaydan dört ay sonra Diyarbakır’daki 2. Hava Taktik Kuvvet Komutanlığın dan havalanan CASA CN 235 tipi nakliye uçağı içindeki otuzdört mürettebatı ile Malatya civarında düştü ve ya düşürüldü. Bir rivayete göre bu uçakta ki mürettebat Özel Kuvvet Komutanlığına bağlı C Timiydi. Özel Kuvvetler kaç adet C Timine sahip bilmiyorum. Âmâ askeri rütbelere bakılırsa 1 binbaşı 3 yüzbaşı 3 üsteğmen 16 astsubay 1 uzman çavuş ve 10 erden oluşuyordu.

 Listeye bakınca REİSİ CUMHURA suikast düzenleyen yine Özel Kuvvetlere bağlı MAK, SAS, SAT yapılanmasına benzer bir oluşumdu. Böyle bir ekibi ortadan kaldırmaktaki amaç geçmişe dair konuşmalarını engellemek miydi yoksa deşifre olmaları korkusu muydu bilinmez.

Bir gerçek var ki sırları ile beraber ortadan kaldırıldılar.

15 yıl önce olmuş olan bu elim vakayı tekrar hatırlatmamın sebebi ise

Devlet Büyüklerimizin bu dosyayı yeniden açmasını istememizdir. Uçakta düşen ekibin son beş ayda hangi görevde bulundukları hangi komutanlara bağlı çalıştıkları hangi önemli operasyonlara imza attıkları emniyet içerisinde ilk münferit FETÖ’cülerin dışarıya nasıl istihbarat bilgisi sattıkları 15 Temmuz da hataya düşen askerlerin 24 Ocaktada hataya düşüp düşmediklerinin kontrol edilmesidir.FETÖ nün sıfır noktasına ulaşılma ihtimalinide göz ardı etmeyelim.

Miletimizin sinesinde karanlıkta kalan ocak ayı cinayetlerinin aydınlanabilmesi için en uygun  zemine sahip olduğumuzudüşünmekteyim. Bu yapıyı tekrar elden geçirerek gelecekte başka hatalar yapmalarını engelleyip şanlı kahraman ÖMERHALİSDEMİR’in çizgisine getirilmesini temenni etmekteyim. En azından ALİ GAFFAR OKKAN’ın ailesine, sevenlerine, Diyarbakır halkına ve Türk milletine bunu borçlu olduğunuzu düşünmekteyim. Bu memleket için şehit olmaktan çekinmemiş vatan evlatlarına bir Fatiha yı çok görmeyin.

Saygılarımla  

Seslimakale  
8 Ekim 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YORUMLAR

  • sevilfevzi

    08 Ekim 2016 11:53
    0 0
    Ben bilmem!.Bunu Diyarbakırlılara sormak lazım, özellikle müslüman camiaya?????
  • Dindar

    08 Ekim 2016 00:57
    0 1
    Tekere comak sokmak zor... Durustlule duzgun is yapmanin bedeli lumdir bizim ulkede yaziklar olsun bu yigidi harciyanlara
  • Leyla Göreceli

    08 Ekim 2016 00:45
    0 8
    Yok artık.Bu kirli yapının eli taa oralara kadar uzanmış olamaz.Abartmayın
  • cemal

    08 Ekim 2016 00:39
    0 5
    Eminim ki bu olayın arka planında bu şer şebekesi var. mutlaka bu dosya yeniden açılmalı
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;