Sesli Makale

Kıbrıs, 1570 yılında Lala Mustafa Paşa tarafından Türk toprakları diye hediye edilmiş bir savaş gemisi. Askeri açıdan eşi benzeri olmayan bir kara parçası. Kıbrıs’ın önemini Uzun Bacaklının Başbakanlarından MacMillan bile şu şekilde ifade ediyor: "Gerçek şudur ki, Kıbrıs adasını kim elinde bulundurursa, İskenderun Limanı’nı ve Türkiye’nin arka kapısını kontrol altına alır.’’ Savaş gemisi dedik ya bu kelimenin patenti bizzat Pof. Dr. Ercan HAYTOĞLU Hocama aittir. Kaynakta verdikten sonra tekrar hatırlatmak gerekirse, bu ada Ak Denizin tam ortasında bir gemi. Kıbrıs’ın önemi orta da ve üstelik dünyanın pek çok önemli siması da, Birleşmiş Milletler Görev Gücü diyerek bura da yer bulmaya çalışıyor. İslam tarihi açısında ise Hala Sultanın kabri de burada bulunuyor. Bizim için bu coğrafya çok önemli adanın sahibi biziz ama kamuoyunda BM adada mal sahibi gözükmeye çalışıyor. Gerekçeleri var, Rumları bize karşı korumak için bekliyorlar ve bizi de zaten işgalci görüyorlar. Oysa Kıbrıs'ta Osmanlı egemenliği yaklaşık 300 yıl sürmüş, bu egemenlik 1974’te yapılan harekâtla pekiştirilmiş ve bu harekâta kimse itiraz edememişti. Rahmetli Ecevit gerçi harekâtı erken durdurdu diye hep söylerler ama.

Kimse itiraz etmedi derken de yanlış olmasın, ABD bizim le aynı bugün ki gibi restleşti.  O rahip buraya gelecek kardeşim diye tweet attı ya, o zamanın şartlarına göre bunun karşılığı mektuptu.  Amerikan başkanı böyle ergen miydi bilmiyorum ama diplomasiyi bir şekil de işletiyorlardı. ´Şöyle ki hani açık giysi ile fotolar çekinip dekolteye denk gelen yere emojin koyup dekolteyi kapatıyorlar ya, hah işte tam o şekil yani. Tarihe JOHNSON MEKTUBU olarak geçen müdahale ile al misketlerini ver mektuplarımı size küstük dediler.  Hatta yetinmeyip benim verdiğim cephaneyi mühimmatı kullanmayacaksın da dediler.

 Vay Yahudilerin öldürmeyeceksiniz gibi oldu değil mi? 

Tabi bizde son 20 yıl da üretimden ne kadar uzak kaldığımız gerçeğiyle yüzleştik.  Çıkarma gemisi yok, mermi yok, silah yok,  sonuçta arka kapı kardeşim ne yapalım, elin Yunanı, İngiliz’i, Amerikalı conisine arka kapıyı mı verelim, vermedik tabi.

 Vermedik ama bu statükoyu temsil eden oluşum da 54 yaşına bastı ve bir hafta sonra görev süreleri dolacak. Mevzu da tam bura da başlıyor. Birleşmiş Milletler Kıbrıs’ta iyi para harcıyor, giderlerin bir kısmını yunan, bir kısmını ABD, bir kısmını da adanın güneyi karşılıyor.

Donald Trump’ın başkanlığıyla beraber ABD’nin üyesi olduğu birçok uluslararası kuruma yaptığı maddi katkıyı ve faaliyetlerini revize etmesi, Kıbrıs’ta da BM Barış Gücü’nün de sorgulanmasına neden oluyor. İşin gizli öznesi ise bu Barış Gücü askerlerinin içerisinde Fransız ve Çinli askerler mevcut. ABD kendi finansını yaptığı bir yerin Çin tarafından kullanılmasından çok rahatsız. O sebeple Kıbrıs’taki Barış Gücünü kapatmayı hedefliyor.  Bu kararsızlıktan bizde hemen faydalandık tabi ki de Kıbrıs Türk liderliği, Türkiye’nin BM Daimi Temsilci Feridun Sinirlioğlu aracılığıyla Genel Sekreterlik’e başvurarak, yeni süreçte BM Barış Gücü’nün radikal bir şekilde revize edilmesini istedi.

31 Temmuz son tarih, kısa bir zaman sonra Barış Gücü açısından Kıbrıs defterinin kapandığını görebiliriz. Böyle bir sonuç iç siyaset açısından yüksek bir başarı sayılır, olumsuz tüm yorumlar unutulur. Amerika açısından ise tarihe TRUMP KIBRIS BARIŞ GÜCÜNÜ KAPATTI olarak geçer.

Saygılarımla