SİYASET

Abdurrahman Erzurum : TEST ETTİK BÜYÜDÜK

Tarih
24 Temmuz 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Abdurrahman Erzurum

Dostlarınızın kimler olduğunu anlamanın en güzel yolu başınıza kötü bir durum geldiğinde etrafınızda bulunanların tutumlarıdır.

İyi ve güçlü olduğunuz zaman etrafınızda dostlarınız çoktur. Başınıza bir problem geldiğinde ise o dostlardan sadece gerçek olanları kalır.

İnsanlar için geçerli olan bu kural devletler için de geçerlidir. Devletler her zaman güllük gülistanlık günler geçirmezler. Ekonomik krizler, terör saldırıları, doğal afetler, savaşlar, ayaklanmalar ve son olarak da bizim başımıza geldiği üzere darbeler yaşayabilir.

Bir ülkenin yaşadığı olumsuzlukta dış devletlerin parmağı olabileceği gibi, yaşanan bu olaylarda dış devletlerin yardım etme istekleri, hızları da önemlidir.  Bunu garip karşılamamak gereklidir. Maalesef bugüne kadar defalarca yazdığımız gibi devletlerarasında dostluk ve düşmanlıklar yoktur. Sadece çıkar ilişkileri vardır.

Somut olarak ifade etmek gerekirse, Türkiye’nin coğrafi-politik durumu her zaman müdahaleye açıktır. Bölge enerji, petrol merkezidir. Bu bölgedeki kaynaklar için birçok devlet kendi arasında yarışmaktadır ve çatışmaktadır. Bölgede ABD, Rusya, İngiltere, Almanya, İran ve bazı Avrupa ülkeleri yer altından kimsenin görmediği şekilde çarpışmaktadır. 

Bölgede PKK, El-Kaide, İŞİD, Hizbullah, DHKP-C vb birçok örgüt kurulmuş bulunup, bunlar ticari firmalar gibi çalışmaktadır. Görünürde ideolojik bir altyapısı bulunan örgütler arka planda adı geçen devletlerin verdikleri işleri yapmaktadırlar.  Bu terör örgütlerinin elemanları da maaşlı ve ücret karşılığı verilen terör eylemlerini gerçekleştirmektedir. Tabi para yerine kimisine cennet, kimine devrim şehitliği ve kahramanlık da verilmektedir.

İşte bu dükkanı açıp bir masa bir telefon iş bitiren bu örgütler verilen işi alıp istenilen görevleri yerine getirirler. Bu çoğunlukla bir terör eylemi olabileceği gibi büyük ihaleler de alınabilir. PKK’nın son şehir ayaklanmaları buna örnektir.

Türkiye’de kendi içinde ve bölgesinde “Durun bakalım ne oluyor burada” demeye başladığı anda hep bir sorunla karşılaşmıştır. Yıllardır etrafına bakamaması için terör, ekonomik krizler, iç çatışmalar ile oyalanmıştır.

Ne zaman ki birileri “artık yeter” deyince ise karşı saldırının dozu artmıştır. Biz şu anda olayların tozu dumanı içinde birçok şeyin farkında değiliz. İleride 20-30 yıl sonra Türkiye’nin 2000’li yıl tarihlerini okuduğumuzda asıl “vay be nerelerden geçmişiz” diyeceğiz. Şu an bazılarının hala savunduğu, Gezi eylemleri, 17-25 Aralık senaryoları, terör eylemleri ve son yaşadığımız ve çok şükür ki başarıya ulaşamayan hain darbe girişiminin detaylarını o zaman çok daha net anlayabileceğiz.

Son yaşadığımız sorun da yine bilindiği gibi bir veya birkaç ülke tarafından organize edilen, yine başta sayılan terör örgütleri gibi bir örgüte havale edilen bir askeri darbe olayıdır. Yazık ki ne kadar yazık, bu saldırının taşeronluğunu yapan örgüt, bundan 4-5 sene öncesine kadar toplumda yeri ve saygınlığı olan bir kurumdur. Siyasilerin ve tüm vatandaşların bu örgüte ait tüm etkinliklere rahatlıkla katılabildiği ve bu hainliği asla beklemediği bir kuruluştur. Hatırlatın bu örgütün o zaman ki olimpiyatları başta olmak üzere diğer etkinliklerine katılan okullarına giden siyasileri ve söylemleri. Bu kişinin fotoğraf çektirmediği, parti başkanı, siyasi yoktur.

Bunun sosyolojik olarak incelenmesi lazım. Bir cemaat nasıl bu duruma gelmiştir. Tamam mevcut hükümeti beğenmeyebilirsin, eksik veya hatalı görebilirsin, oy vermeyebilirsin ama “Gezi”den beri alınan bu tutum ve artan saldırı şekli nasıl bir düşünce şekli ve bakış açının eseridir.

Yaşadıklarımız gaflet, dalalet sınırlarını geçmiş, hıyanet sınırlarını bile geride bırakmıştır. İşte Cumhurbaşkanımızın dediği gibi altı ibadet, ortası ticaret, üstü de hıyanet olan bu yapılanma, aldığı emir gereği son vuruşunu da yapmış, başarısız olmuş, yıllardır insanların verdiği emekleri, oluşumları, kurumları ve kendisine inananları da mahvetmiştir. Bundan sonra bu oluşumun Türkiye’de veya bir çok ülkede tekrar bir şey yapma imkanı kalmamıştır. Okulları, dersaneleri, bankaları, ticari kurumları ellerinden alınmıştır.  Bugüne kadar emek verdiği bir yerlere getirdiği öğrenciler sayesinde elde ettiği tüm mevkileri kaybetmiştir. Bununla beraber hala kendisine inananlar hayatlarını, işlerini, onurlarını kaybetmişlerdir.

Hep birilerini güç sarhoşu, güç zehirlenmesi olmakla suçlarlardı. Kimin güç zehirlenmesine uğradığı ortaya çıkmıştır.

Buradan herkesin dersler çıkarması gereklidir. “En doğrusu biziz, en iyisi biziz, bizden başkası yok” demeyle başlayan bir sürecin, ne pahasına olursa olsun kazanmak için böyle hainliğe varan kaçınılmaz sonuçları olacaktır. Kaldı ki inşallah böyle ola, yoksa başından beri birilerinin kurduğu ve bu dini ve milleti içinden yok etme projesiyse bu hareket o zaman söylenecek her şey hafif kalır. 

Konumuzun özüne dönersek bu son terör örgütünün gerçekleştirdiği darbe de tabi ki yalnız Pensilvanya’da ki zat ve onun birkaç generalinin planlayıp uygulamaya koydukları bir eylem değildir. Bunların arkasında kimlerin olduğu artık eskisi gibi çok gizli değildir. 1960-1980-1997 darbeleri kimlerin eseri ise bu da onun eseridir.

Bir sözümüz de açıklamalarını çok geç yapan ülkelere; dedik ya dostlar bu zamanlarda belli olur.  Sabır bela geldiği ilk anda verilen tepki olduğu gibi dostluk da böyledir. Zamanı bekleyip mücadelenin sonunda bir tarafın kazanma ihtimali belirginleştiği zaman açıklama yapmak dostluk değildir.

Şimdi olaylara seyrine bakmak lazım, kim ekonomi ile, medyasıyla ve el altından ülkemizi karıştırmaya devam etmeye çalışırsa artık bunların apaçık halkımıza açıklanma ve buna göre her türlü tedbiri alma zamanı gelmiştir.

Belki önceleri acaba halk ne der, nasıl tepki verir diye düşünebilirdik ama, her musibette bir hayır vardır sözü gereği bunu da gördük.

Türkiye bir Arap Baharı gibi kalkışma yaşasa ne olur diyorduk, Gezi oldu test ettik başardık.

Türkiye’de PKK bir ayaklanma çıkarırsa ne yaparız diyorduk. 1 yıldır ellerinden geleni yaptılar test ettik başardık.

Hep korka korka bu adamların askeriyede çok adamları var bir ihtilal olursa ne yaparız diyorduk, onu da denediler, test ettik başardık.

Düşmanda hele şu meşhur üst akılda atak bitmez. Elbette yeni planlar yeni hainlikler gelecektir.

Ben üst akıla azıcık aklı varsa şunu tavsiye ediyorum. Bu üç ve arada geçen seçimleri de kat istersen yaptıklarında olayları kim çözmüştür. Ortaya kim çıkmıştır ve ortaya çıkanların sayısı azalmakta mıdır artmakta mıdır? Yaşananlar ayrışmayı mı yoksa birliği mi arttırmaktadır.

Üst akıl aklını kullan ve elini üzerimizden çek yoksa bu milleti öyle hale getireceksin ki ortaya çıkmak için bir olayın sadece kendi ülkelerinde olmasını beklemeyecek artık.

“İne girme” bizde adet oldu ona göre herkes ayağını denk alsın.


Ajanshaber
24 Temmuz 2016 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;