GÜNCEL

Abdurrahman Erzurum : Ayranın yok içmeye,ne işin var Akdeniz’de ?

Tarih
09 Nisan 2018
İzlenme
Kişi
Yazar
Abdurrahman Erzurum
Türkiye uzun bir süredir terör belası ile uğraşırken son günlerde kuzeyde kadim bir tehlike yeniden sesini yükseltmeye ve “Ben de varım” demeye başladı.
Komşunun yaramaz çocuğu Yunanistan yine uzaktan dil çıkarıp yaramazlık yapmaya başladı.
Türk milletinin en güzide düşünce kuruluşları olan berber ve kahvehane söylemleri gibi olacak ama yaklaşık 1000 yıldır Bizans dedelerini döve döve bitiremediğimiz son yüzyılda da arkasındaki güçlere güvenip Anadolu’ya girmeye kalkan babalarını İzmir-Atina arası yüzme şampiyonu yaptığımız bu Yunanlılar hala akıllanmamış gibi duruyorlar.
Türkiye’de halkın gündeminde hiç yeri olmayan, akla bile gelmeyen Yunanistan’da medya ve siyasiler Türk korkusunu devamlı taze tutuyor. Ülkedeki her türlü faaliyet Türkiye ile rekabet etmek için yapılıyor.
Türkiye’nin nüfuz ve yüzölçümü olarak neredeyse 8’de biri olan, İstanbul’dan daha küçük bir yapıya sahip bu ülke, kendi oluşturduğu ve zihninde saklı bulundurduğu Türkiye korkusu nedeniyle devasa miktarda savunma harcaması yapıyor. Yıllardır “ha bu gün Türkler gelecek ha yarın gelecek” diye yüzlerce Leopard tankı, top, F-16 savaş uçakları alıyor.
Son günlerde iç kamuoyundaki bazı ayağı yere basan askeri yetkililer, yaşadıkları ekonomik krizlerin nedeninin bu kontrolsüz askeri harcamalar olduğunu ve kesinlikle önlem alınması gerektiğini belirtiyorlar.
Peki bu kişileri dinliyorlar mu, tabi ki hayır.
İMF tarafından koşulan tüm şartlara rağmen savunma harcamalarını sadece 400 milyon Euro azaltan Yunanistan’da hala askeri bütçe, Gayri safi milli hasılanın yüzde 4’ü durumda. Bu düzey tüm Euro bölgesi ortalamasının iki katı seviyesinde.
Sonuç olarak 90’lı yıllardan itibaren silahlanmaya 216 milyar dolar harcayan Yunanistan şu anda iflasın eşiğinde ve İMF ile Avrupa Birliği’nin karşılıklı veya karşılıksız verdiği desteklerle ayakta kalmaya çalışıyor.
O kadar da traji-komik bir durum var ki ortada.
Ülkesinin silah ihracatının yüzde 15’ini Yunanistan’a yapan Almanya ve Fransa, Yunanlılara kredi verirken “silahını bizden alacaksın” şartı koşuyor.
Öbür yandan ülkeyi batmaktan kurtarmaya çalışan Almanya ve Fransa, savunma harcamalarını kısıtla diyor.
Hatta Merkel’in bir Yunanlı sendikacıya “'Sizden silahlanmaya bu kadar para harcamanızı istemedik' "Silaha yaptığınız harcamalar, kutuplaştırmaya yol açtığı gibi Türkiye’yi de silah yarışına kışkırtmaktır" sözleri ise ülke gündeminde hala unutulmuyor.
Allah akıl fikir versin ne diyelim.
Şimdi bu durumda Yunanistan’ın yapabileceği iki yol var. Ya Türkiye ile dost olmaya çalışıp, uzun süredir sürüncemede bıraktığı Kıbrıs, adaların silahlandırılması, kıta sahanlığı vb konularda ortak çözüme yanaşmak. Böylece harcadığı bu devasa askeri bütçeyi halkının refahı için harcayabilmek.
Ya da krizi tırmandırıp, kendine yeni alanlar açıp bu yarışa devam etmek.
Tabi ki küçük yaştan itibaren Türk korkusu, intikam duygusu vb heyezanlarla yetiştirilen bu kompleksli ülkeden başkası da beklenemezdi. Onlar da kendilerinden bekleneni yapıp mantıksız olanı seçtiler.
Bunun için konjonktür çok uygun geldi onlara.
Bir yandan Ortadoğu’dan Avrupa’ya doğru gelen göç dalgasına kalkan olması, Rusya’nın Doğu Akdeniz’de hakimiyetini arttırması, NATO’nun en büyük askeri güçlerinden olan Türkiye’nin Avrupa, NATO ve ABD ile yaşadığı sorunlar sonrası gözden düşmeye başlaması Yunanistan’ın aklını çeldi.
Avrupa Birliği içinde “Avrupa’nın kapısı” olduğu havasını yapan Yunanistan Türkiye’nin NATO ve ABD nezdindeki konumuna oynuyor.
Bununla beraber sadece Avrupa ile yetinmeyen Yunanistan, Doğu Akdeniz’in değişen jeopolitik dengeleriyle bu savaşın içinde kalmaya çalışıyor.
Bunun için de Türkiye’ye düşman olan her türlü gücün doğal ortağı olan İsrail ile birçok konuda işbirliği geliştirildi.
Mavi Marmara baskınından hemen sonra Netenyahu’nun ilk kez yaptığı ziyaret ile ivme kazanan gelişmeler, deniz ve hava kuvvetleri tatbikatları ile güçlendiriliyor.
İşbirliği ortamı bu müthiş ikilinin yanına Güney Kıbrıs’ın da eklenmesi ile üçlü bir eksene dönüştü. 3 devlet Doğu Akdeniz’de yeni hidrokarbon kaynakları keşfediyor.
Asıl bomba bu:
Bir yandan da Irak ve Suriye’de umduğunu bulamayan ve çıkma sinyalleri veren ABD destekli yeni bir oluşumunda başrolüne soyunuyor.
Sputnik’e göre Türkiye ile problemler yaşayan, Yunanistan, Güney Kıbrıs, Ürdün, Mısır ve İsrail'in Akdeniz’de yeni bir birlik kurma yolunda kararlı adımlarla ilerledikleri görülüyor. Doğu Akdeniz'in beş önemli ülkesi diplomatik, askeri ve ekonomik ilişkilerini çok yönlü olarak geliştiriyorlar.
Bu oluşum bölgede ABD’ye yeni fırsatlar sunarken, büyük planın bir parçası olarak hedefteki ülkelere yönelik yeni bir kuşatma ekseni oluşturuyor.
Şimdi anladınız mı bizim mahallenin yaramaz çocuğunun batmakta olan ekonomisine, azalan nüfusuna, 1000 yıllık tarihe bakmaksızın neden efelendiğini.
AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik’in “politik komedyen” dediği Yunanistan Savunma Bakanı Panos Kammenos’un hakaretlerinin “Sınıra 7000 asker yerleştirdik, Türkiye’nin cesareti varsa gelsin” meydan okumalarının nedeni belli oluyor değil mi?
6 bin askerle 4000 teröristi etkisiz hale getirerek Afrin’i temizleyen bir ordunun onların 7000 askerini yarım saatte tost yapıp 6 saatte sınırın öbür tarafından çıkacağını onlar herkesten çok biliyorlar.
Ama deniyorlar işte..
PKK, PYD, FETÖ, DAEŞ, DHKP-C daha ne kadar melanet örgüt varsa bunlarla mücadele eden Türkiye’nin etrafına bakacak hali yoktur zannediyorlar.
Son dönemde birçok oyunu bozan Türkiye bu oyunu da kararlılıkla bozuyor. Gelişen bu ittifaklara karşı yeni ortaklar ve müttefikler geliştiriyor.
Öncelikle Türkiye, KKTC’yi faydalandırmayacak şekilde yapılacak oldubittilere izin vermeyeceğimiz söylemiyle Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin kendi kendine sözde Münhasır Ekonomik Bölge ilanını tanımadı. Türkiye, Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arayan ve tatbikatlar yapan Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs’ı NOTAM vererek engelledi.
Ayrıca Türkiye bölgede çeşitli tatbikatlar yaparak Yunanistan ve paydaşlarına gözdağı veriyor.
Şu son 20 yılda Türkiye’ye yapılan her operasyonun Türkiye’nin işine yaramasına bir örnek de bu sorun oldu ve Türkiye Katar ile birlikte bölgede gaz arama çalışmalarına başlayacağını duyurdu.
Bilindiği gibi çıkan gazı Türkiye’den geçirmeden Avrupa’ya götürmek milyarlarca dolar daha fazla masraf demek. Yani rekabet içerisinde olacak bu işbirliklerinden Avrupa’ya gazı ucuza götüren daha çok kazanacak.
Evet birey olarak veya ülke bazında hayaller kurmak, hedefler koymak güzeldir. Ama hayalleri kurarken düşmanını seçmeyi bileceksin.
Yaşayan tarihsel süreç içinde Malazgirt’ten bugüne gerileyen Yunanlıların, İstanbul hayali, Ege hayali kurmaları normaldir.
Ama sen daha 25 bin dolarlık yakıt masrafı ile ekonomine bir gedik daha açan f-16’larını tamir ettirmek ve geliştirmek için para bulamazken, 3 bin dolarlık yakıt ile saatlerce havada kalabilen, İHA ve SİHA’sını kendisi yapabilen ve satabilen dünyadaki 6 ülkeden birine meydan okumayacaksın.
Yerli tankı, gemiyi, füzeyi her gün birbiri ardına gelen savunma sanayi ataklarını yazmıyorum bile.
Bölgede tarihsel, dinsel ve milli olarak birçok paydaşı olan ve değişik ittifaklar kurma yeteneğine sahip Türkiye’ye karşı sana borç verip silah satan sonra da “niye silah alıyorsun. Sana yardım etmekten bıktık” diyen Avrupa’ya güvenip efelenmeyeceksin.
Sözümüz sadece Yunanistan’a değil bölgede kadim ilke ve dostluklarımızı baz almayıp, binlerce kilometre ötelerden kurtarıcı arayanlara, bunlara ülke kaynaklarını aktararak halkını göz ardı edenlere..
İsteyenler coğrafyanın her gün daha çok bölgesinde sallanmaya başlayan ay yıldızlı bayrağı taşıyan ellere derdini, halini sormakla başlayabilir

Ajanshaber
9 Nisan 2018

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;