GÜNCEL

Zekeriya Say : “Yalanın bacağı” artık kırılmalı!

Tarih
13 Nisan 2024
İzlenme
Kişi
Yazar
Zekeriya Say

27 Mayıs 1960 darbesine giden yolun zemini yalanlarla döşendi.

Darbe öncesi çok kirli bir “psikolojik harp” yürüten cuntacılar ve güdümlü medyası, millet ile Menderes’in arasını açmak ve halkın, hükümete olan güvenini sarsmak için aslı astarı olmayan yalanları devreye soktu.

Dönemin ana muhalefet partisi CHP, “ekonominin iflas ettiği” propagandasıyla halkı karamsarlığa iterken…

Medyası ise somut hiçbir dayanak olmadığı halde, “Menderes’in yolsuzluk batağına saplandığını”, “Polatkan’ın zimmetinde 4 milyon lira çıktığını” manşetlerine taşıyarak iktidarı hedef aldı.

Menderes’in örtülü ödenekten usulsüz harcamalar yaptığı iddiaları çarşaf çarşaf işlendi

İftiralar darbe sonrasında da bitmedi.

DP iktidarının sayısız genci katlettiği yalanını piyasa süren Milli Birlik Komitesi üyeleri, yayımladıkları bildiride;

“… Cinayetleri yapanların, cesetleri yok etmek için canavarca tedbirlere başvurduğu anlaşılmaktadır... Şehitler gizli yerlere gömüldü, kuyulara atıldı, buzdolabına konuldu. Bir kısmı hayvan yemi yapılan makinelerde toz haline getirildi.” iftirasını atmakta sakınca görmedi.

MBK üyesi İrfan Solmazer hiç utanmadan; “Ben 11 gencin öldürüldü��ünü gördüm... İkisinin cesedini bulduk. Diğerlerini çeşitli yerlere gömüp üzerlerinden yol geçirmişler…” dedi.

Cuntanın fetvacılarından Prof. S. Sami Onar ise darbeden bir gün sonra yaptığı açıklamada; “Çok şehidimiz var. Bunları kıyma makinesinde doğradılar. Mezarlarını bulamıyoruz. Bulabildiklerimizi mezara, bulamadıklarımızı kalbimize gömeceğiz” iftirasını atmakta sakınca görmedi.

Darbenin medya ayağında yer alan Cumhuriyet gazetesi 29 Mayıs’ta “Öldürülen öğrencilerin mezarları tespit ediliyor”, 2 Haziran’da ise “Buzhane ve çukurlarda cesetler bulundu” manşetleri atarak, iftiraların yayılmasını sağladı.

Yalan rüzgarı darbe sonrasında da dinmedi..

Adnan Menderes, devletin kilitli kasasında erotik resimler ve kadın külodu bulundurmakla itham edildi.

Sanatçı Ayhan Aydan üzerinden de birçok iftiraya maruz bırakılarak, Aydan’ın karnındaki bebeği öldürtmekle suçlandı.

Yetmedi..

Darbe sonrası 12 uçak dolusu altın mücevherat ve parayla kaçmaya çalışırken yakalandığı yalanı ortaya atıldı.

Yürütülen kirli propaganda ve ardı arkası kesilmeyen yalanlar sonucu halkta “çok sevdikleri başbakana” sahip çıkacak moral kalmazken…

Müesses nizamın hedefi olan Menderes ve arkadaşları, bu sistematik yıpratma politikasının bedelini canlarıyla ödedi.

*

Merhum Başbakan Adnan Menderes’i devirmek için yalan haberler yayan ve öğrencilerin öldürülüp kıyma makinelerinde toz haline getirildiği iftirasını atan malum zihniyet, 1996’da “milleti iktidara taşıyan” Necmettin Erbakan’a da aynı yalanla yüklendi.

Refah Partisi’nin giderek oylarını artırdığını ve bunun hiçbir şekilde önüne geçilemediğini gören vesayet odakları, önce ‘Bunlar Türkiye’yi İran’a çevirecek’ diyerek, “irtica” propagandası yaptılar.

Bu tür söylemlerle yol alamayacaklarını anladıklarında ise Türk toplumunun en hassas tarafı olan “namus” mevzularına dair senaryoları devreye aldılar.

Daha sonra “proje” oldukları ortaya çıkan “Fadime Şahin” ve “Ali Kalkancı” gibi figüranları ekran ekran dolaştırıp, “Bunların sakallı veya başörtülü olduklarına bakmayın... Bunlar; her haltı yerler, sonra da Müslüman geçinirler” şeklinde tezviratlarla 28 Şubat’a giden süreci adım adım olgunlaştırdılar.

Bir yıl dahi iktidarda kalmasına müsaade etmedikleri Erbakan’ı post modern darbe ile koltuğundan indiren baronlar, Hoca’ya “trilyonları iç etti” iftirasını attılar.

Ardından, düzmece yargılama ile “Kayıp Trilyon” davasından mahkûm ederek, Hoca’nın siyaset yapmasını yasakladılar.

Aynı zihniyet, 22 yıldır halkın teveccühü ile iktidarda olan AK Parti’yi de türlü yalan ve iftiralarla itibarsızlaştırmaya çalışıyor.

Besleme medya ve paralı troller gün geçmiyor ki AK Parti'yi, Başbakan Erdoğan ve ailesini hedef alan yeni bir iftira atmasın…

Hiçbir ahlaki değer taşımayan, amaca ulaşacak her yolu 'mübah' gören ve gerekirse ülkesine dahi ihanet etmekten kaçınmayan vesayet artıkları, bugüne kadar hangi iftiraları atmadı ki?

“Erdoğan servetini yurt dışına kaçırıyor”, “İsviçre'de 10 milyar doları var”, “Malezya'dan sığınma hakkı istedi”, “Katar’a kaçacak”, “Bin 100 odalı sarayında altın klozet var…”

O kadar çok iftira attılar ki saymaya kalksak sayfalar sığmaz…

Kamuoyunda hükümeti aşağılayıp küçük düşürmek ve vatandaşın gözünde itibarını sıfırlayarak kendi istikballerine alan açmak için var güçleriyle yalanlar savuran malum zihniyet, CHP’nin birinci parti olarak çıktığı 31 Mart seçimlerinin ardından da boş durmuyor.

CHP’de patlak veren rezaletleri, kasaları boşaltılan belediyeleri, kaynağı belirsiz paralarla dikilen kuleleri ve boğaza nazır 50 milyon dolarlık tripleks villaları görmezden gelenler…

AK Partili başkanların belediyelerde kendilerine “6 bin metrekarelik başkanlık katları” inşa ettikleri ve makam katına 'jakuzi'  taktırdıkları iftirası attılar…

Gerçek kısa sürede ortaya çıkarken bu defa CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun iletişim kampanyalarını yöneten ekipten olduğu belirlenen ve terör güzellemesi yaptığı tespit edilen Evren Barış Yavuz adlı müfteri, tek faaliyet alanı insansız hava aracı sistemleri üretmek olan Baykar firmasına “Siyonist İsrail'e jet yakıtı sattığı” iftirasını ortaya attı.

Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar mezkur iftirayı yalanlasa da…

Tıpkı “Doğru yerinden kalkana kadar yalan dünyayı dolaşır” sözünde olduğu gibi, atılan kirli iftira da bu sürede dünya etrafında en az üç tur attı.

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;