Sesli Makale

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “yerel seçimde ittifak yok” derken sertti. Kararlı bir görüntü sergiledi. Söyledikleri, uzun uzun ayakta alkışlandı. Ardından partisinin grup toplantısında kürsüye çıkan Başkan Erdoğan da doğal olarak “Siz yoksanız biz de yokuz”tavrını sergiledi. Erdoğan da coşkuyla alkışlandı.

Herkes oluşan havaya kapıldı, “Tamam, bu iş bitti”dedi…

Bütün basın, 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimde ittifaksız formüller üzerine değerlendirmelerde bulundu. Hatta çok net ifadelerle “Bir daha geriye dönüş yok” diyenler çıktı. Demem o ki, herkes ters köşeye yattı.

Biliyorsunuz, ben tam tersi bir tavır sergiledim. İlk andan itibaren “Durun bakalım, acele etmeyin; bu pilav daha çok su kaldırır” dediğimde, vebalı görmüş gibi garip garip yüzüme bakanlarla karşılaştım. Geçmişten, yaşanmış siyasi olaylardan verdiğim örnekleri de önemseyen çıkmadı. Kim bilir, belki de ben konuşur ve yazarken “Liderler açıklamış, bitmiş, hâlâ ne diyor bu adam!” düşüncesiyle küçümsemiş bile olabilirim.

Ama sonuç ortada:

Dediğim gibi oldu. Tekrar başa dönüldü. Başkan Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin yarın 16:00’da bir araya geleceği açıklanınca, herkes çark etti. Bu defa da “Bekleniyordu, işte bir araya geliyorlar” sözlerinin ardından, yerel seçimde ittifak formülleri üzerine değerlendirmeler yapılmaya başlandı.

Maalesef, son dönemde çok yaşıyoruz biz bu tür ters köşeleri ve çarkları!..

***

Oysa, görünen köy kılavuz istemezdi. Bir tarafta CHP, İyi Parti arasında oluşan ve HDP’nin de gizli bir şekilde eklemlendiği bir ittifak vardı. Yerel seçimlerde güç birliği yapmak için bir irade ortaya koymuşlardı. Özellikle Ak Parti’ye İstanbul ve Ankara başta olmak üzere pek çok ilde darbe vurmak için çalışmalar yapıyorlardı.

Sadece Ak Parti değil elbette. Millet İttifakı’nın geriletmek istediği, elindeki başkanlıklara göz diktiği partilerden biri de MHP idi. CHP’nin başını çektiği bu oluşum, hem Ak Parti, hem de MHP’yi vurmak için kılı kırk yaran ince hesaplar içindeydi.

Bu durum ise, kısıtlı da olsa bazı il ve ilçelerde Ak Parti ile MHP’yi bir arada hareket etmeye zorluyordu. Çünkü sonuçta her parti seçime kazanmak için girer. Kazanmak için de aday belirleme sürecinden itibaren riskleri en aza indirmek gerekir.

Bu gerçek göz ardı edildi. Her iki parti içinde de “ittifaktan alerji duyan” isimler etkili oldu. Yapılan görüşmelerde çıtalar yüksek tutuldu. Bir yol kazası yaşandı.

Ardından gerekli değerlendirmeler yapıldı. Sağduyulu adımlar atıldı. Tekrar olması gereken noktaya dönüldü.

Bugün yapılacak Erdoğan-Bahçeli görüşmesinde konu yeniden masaya yatırılacak ve değerlendirilecek.

***

Dün siyasi parti genel başkanlarının TBMM’deki grup konuşmalarını dinledim. Kılıçdaroğlu yine şaşırtmadı. Artık dışarıdan destek aldığı iyice gün yüzüne çıkan ve Türkiye’yi karıştırma amacı taşıyan Gezi Olaylarına methiyeler düzdü.

Meclis Kürsüsü’nden anarşi ve hukuksuzluğu savundu!

Biliyorsunuz, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de oğlunun Gezi Olaylarına katıldığını belirterek, bu kalkışma hareketini aklamaya çalışmıştı.

Başkan Erdoğan ise, kendisinden sonra konuştuğu için Kılıçdaroğlu’na cevap veremedi. Ancak, Gezi’yi destekleyen ve Türkiye’ye karşı husumet besleyen dış çevrelere “Türkiye’yi bölemeyeceksiniz, karıştıramayacaksınız” mesajını gönderdi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bu konudaki görüşlerini biliyoruz. O da her konuşmasında Erdoğan’ınkilere benzer mesajlar veriyor.

Şimdi yeniden başa dönersek… Türkiye, işte bu şartlar içinde seçime gidiyor. Türkiye’nin önünde Kılıçdaroğlu-HDP zihniyeti ve “hayır” denilse de fiiliyatta onlarla birlikte hareket eden bir İyi Parti gerçeği var.

Bu tablo ise Ak Parti-MHP ittifakını zaruri kılıyor!

Durum bu olunca, bugünkü Erdoğan-Bahçeli görüşmesinin de bu çerçevede gelişeceğini söylemek yanlış olmaz. Erdoğan, dün “Benim aziz milletim bu ülkenin düşmanlarına 31 Mart’ta en büyük dersi sandıkta verecek” dedi. Öyle görünüyor ki, bugünkü Erdoğan-Bahçelibuluşmasında, bu dersin MHP ile birlikte nasıl verileceği masaya yatırılacak.

yazının kaynağı