Anlaşılır gibi değil, hep ben bir şeyler ispat etmek zorundayım! Uyum, hoşgörü ve anlayış, neden hep benden beklenir? Bana ve bize doğru tek bir adım atmayanlar, niçin hep bizden güçlü adımlar isterler?
Adaletin terazisi hep onlardan yana mı ağır basar?
Nalıncı keseri hep onlara doğru mu yontar?
İşte Ayasofya tartışmaları ortada:
Balkanlar’da cami ve Osmanlı eseri bırakmadılar. Endülüs’te koskoca bir medeniyeti sildiler. Yaktılar, yıktılar, yok ettiler.
Kimse kılını kıpırdattı mı? Kimseden ses çıktı mı?
Tabi ki hayır. Hepsini normal, rutin bir faaliyet olarak gördüler. Hatta, öyle olması ve öyle yapılması gerektiğini düşündüler. Biz biraz eleştirdik, ama herhangi bir şey yapamadık. Çünkü onların iç işleriydi bunlar. Herkes kendine yakışanı yaptı. Vandallık ve barbarlık hep destek gördü batıda.
Ama biz Ayasofya’yı tarihi dokusunu koruyarak camiye dönüştürünce hepsi ayağa kalktı. “Müze statüsü korunmalıdır” diyerek bağırmaya başladılar. Ama kiliseye çevirseydik alkışlayacaklardı bizi. Yere göğe sığdıramayacaklardı.
Demek ki…
Mesele Ayasofya’nın Dünya Kültür Mirasına dahil olması filan değil. Asıl mesele, haçlı zihniyetinin halen yaşıyor olması!
***
Avrupa’daki Türk ve Müslümanların kendilerinin yaptıkları camiler var. Hepsi de pek çok kısıtlamaya tabi. İstisnalar hariç hiç birinde ezan okunmuyor.
Hiç yorum yapılmamış
1952 kez izlendi
2104 kez izlendi
978 kez izlendi
1297 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.