Sesli Makale

1 Ekim 2015

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’li 80 kadar genci yanına aldı, onlarla birlikte sahneye çıkıp 227 sayfalık “Kasım 2015 Seçim Bildirgesi”nin bir özetini yaptı…

Partinin bu defaki sloganı “Önce Türkiye”, öne çıkarılan ana unsur ise gençlerdi. Kılıçdaroğlu, sözlerinin başında “Seçim bildirgemizi gençlere adıyoruz” dedi ve “Ali İsmail’ler” diyerek Gezi olaylarına vurgu yaptı. Ardından da “Tomalara, biber gazlarına karşı diktatöre diz çöktüren gençler” ifadesini kullanarak, mesajını daha da netleştirdi.
İlginçtir, Kılıçdaroğlu bu sözleri söylerken, arkasındaki pankartta “Önce Birlik” ifadesi göze çarpıyordu!
CHP Lideri, konuşması boyunca “birlik” vurgusu yaptı ama gerginliği artıracak ifadelerden de kaçınmadı…
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı hedef aldı…
Türkiye’deki bütün olumsuzlukların kaynağı, hatta koalisyon hükümetinin kurulamamasının sebebi olarak bile Erdoğan’ı gösterdi…
Başbakan Davutoğlu’nu “iradesizlikle” suçladı...
Yine “Yüzde 60’lık bloktan” söz etti…
Görüldü ki, bu seçim kampanyası döneminde de 7 Haziran’dan farklı bir görüntü ortaya çıkmayacak. Kılıçdaroğlu ve CHP, önümüzdeki 1 aylık sürede seçim kampanyasını Erdoğan üzerinden yürütecek.
* * *
Kılıçdaroğlu’nun konuşması bittiğinde üç nokta dikkatimi çekti…
Birincisi, terör olaylarına neredeyse hiç vurgu yapmadı. Türkiye’nin “5 ana sorununu” sıralarken “terör meselesi” ifadesini kullanmadı. Bunun yerine “Kürt Sorunu” demeyi tercih etti. Bir başka ifade ile HDP ile aynı noktada birleşti. Çünkü HDP de Türkiye’de terör değil, “Kürt Sorunu” bulunduğunu iddia ediyor. HDP, daha da ileri gidip, bu çerçevede PKK’nın eylemlerine haklılık kazandırmaya bile çalışıyor.
İkincisi, HDP-terör ilişkisinin alabildiğine tartışıldığı bir dönemde bu konuya hiç girmedi. Sadece “HDP’nin Türkiye’yi yönetmeye hazır olmadığı” ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu’nun adeta, HDP’yi rahatsız etmemeye çalışan bir hali vardı.
Üçüncüsü de Türkiye’de Paralel Yapı ile sürdürülen mücadeleyle ilgili tek bir kelime bile etmedi. Tersine, adalet müessesesini eleştirirken, Paralel Yapı ile aynı argümanları kullandı. Onlarla benzer bir fotoğraf verdi.
* * *
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının bütününde çok önemli bir çelişki vardı…
“Milli irade koalisyon mesajı verdi, biz de koalisyonun kurulabilmesi için elimizden geleni yaptık” dedi:
-Ama koalisyonun kurulması engellendi.
Sonra da lafı evirip çevirip Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na getirdi. Başbakan Davutoğlu’nun irade kullanamadığı, asıl iradenin Erdoğan’a ait olduğu yönünde ifadeler kullandı. Türkiye’nin bir koalisyon kuramamasının sorumluluğunu Cumhurbaşkanı’na yüklemek istedi.
Kılıçdaroğlu, dün bunları söylerken, sürekli olarak “CHP’nin 14 şartına” vurgu yaptı. O maddelerin “olmazsa olmazları olduğunun” altını çizdi. Koalisyon görüşmeleri sırasında “Türkiye’nin dış politikasının 180 derece değişmesi gerektiğini” Davutoğlu’nun yüzüne bizzat söylediğini anlattı.
“Milli irade” vurgusu yapan Kılıçdaroğlu’nun kendi ifadelerinden görüldü ki, CHP yüzde 25’lik oy oranıyla yüzde 41’lik AK Parti’ye dayatmalar yapmış. “Bunlar bizim olmazsa olmazlarımız” diyerek AK Parti’nin önüne 14 madde koymuş. Onları dayatmış ve o çerçevede bir koalisyon oluşturmaya çalışmış. Açık bir ifadeyle yüzde 25 ile yüzde 41’lik AK Parti’yi esir almaya çalışmış!
Şimdi de kendi dayatmaları sonucu tıkanan koalisyon görüşmelerinden yola çıkarak Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı suçlamaya çalışıyor!
* * *
Çelişkiler o kadar çoktu ki…
Kılıçdaroğlu, “Eğer bu koalisyon kurulsaydı, emekliler bayramda ikramiyelerini alacaklardı” gibi sözlerle vatandaşa popülist mesajlar da verdi…
Acaba?
“Acaba” diyorum, çünkü koalisyonlar uzlaşmayla olur! “Ben ne dersem odur, diğeri bana tabi olur” anlayışıyla koalisyon hükümeti kurulmaz!
Demem o ki, dünkü tören görsel olarak güzel hazırlanmıştı. Kılıçdaroğlu da kürsüde iyi bir performans gösterdi. Katılanların heyecanı ve motivasyonu yüksekti. Ama hepsi o kadar! Çünkü biraz dikkat eden CHP’nin 1 Kasım Seçim Bildirgesi’nin çelişkilerle dolu olduğunu gördü.

Akşam