Geçtiğimiz hafta Karar gazetesinde, İstanbul eski müftüsü Mustafa
Çağrıcı’nın bir yazısı vardı..
Başlığı, “Batı düşüncesinde adalet” şeklinde idi..
Sanıyorsunuz ki, uzun yıllar İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapan, sonrasında AK Parti sayesinde İstanbul Müftülüğü makamına getirilen bu beyefendiden, Batı’daki adalet anlayışındaki
ilkesizlikten size örnekler sunulsun..
Batı’ya küçücük bir eleştiri getirilsin..
Müslümanlara, bir özgüven aşılayacak ifadeler kullansın..
Nerde?..
Eziklik içinde yazılmış bir makale.. Kompleksli bir yazı..
“Bizden adam olmaz.. Müslümandan hayır gelmez” modunda bir anlatım.
Şöyle başlıyordu: “Adalet kavramı Platon’dan günümüze kadar Batı
ahlak, hukuk ve siyaset felsefesinde bitmeyen bir ilgi görmüştür.
Platon’un en önemli eseri sayılan Republic’in ana konusu adalettir.”
Yazının girişinde, iki defa Platon, sonrasında bir eserinin orjinal
yabancı isminin yazılması ile anlıyorsunuz ki, bu anlatım içinde,
yerli bir şey bulamazsınız, İslami bir anlatım göremezsiniz..
Hani bu tür konulara çok merakınız var ise, İslam alimlerinden, İslam
dünyasından, bizim tarihimizdeki filozoflardan birer örnek ile,
yazınızda bahsetmiş olursunuz.
Derim ki, “Konuyu değişik açılardan ele alıyor..”
Yok, bir tane İslam aliminden bahsetmeden, Platon’la başlamış.
Aristo, Amerikalı John Rawls, A Theory of Justice (eser ismi),
Alasdair McIntyre, After Virtue (eser ismi) ile devam edip bitirmiş..
Bir müftü emeklisi, böylesine Batı hayranlığı ile yazı kaleme alırsa,
Cumhuriyet gazetesinin yazarlarının, dindar karşıtlığı yapmaları çok
mu olur?
Dün Özdemir İnce’nin, Cumhuriyet gazetesindeki yazısını okuyunca,
hafta içinde Akittv’de, Manşetlerin Dili programında kısaca yaptığım
eleştiri aklıma geldi..
“Mustafa Çağrıcı bir emekli müftü iken; Aristo’dan, John Rawls’dan,
Alasdair McIntyre’den bahsederse. Ateist Özdemir İnce de, Batılıların
adalet (!) anlayışı çerçevesinde aldığı eğitim sayesinde, Batı
hayranlığı eşliğinde bize din düşmanlığı yapar..” dedim, kendi
kendime..
Böylece de, Özdemir İnce şahsında; “Adalet”in Batı felsefesinde ne
olduğu ispatlanmış olur..
Ne diyor, ateist Özdemir?
Yazısının başlığı, “Fen lisesine karşı imam hatip sultanisi”
Yazının başlığından, nasıl saldıracağını, nereden vurmaya kalkacağını
hemen anlıyorsunuz..
Bodoslamadan söylemek gerekir bu ateiste, “Senin Cumhuriyet döneminde
göklere çıkardığın ilk 80 yılda açılan Fen lisesinin iki katını,
beğenmediğin AK Parti, 20 yılda, hem de iki misli olarak açtı..”
Ve “Nokta” deyip, yazıyı bitirmek gerekir..
Artık ateist Özdemir, debelenip dursun, attığı/atacağı iftira
karşısında, çukurun içinde..
Ama emekli müftü Mustafa Çağrıcı bile, “Batı’da adalet” deyip, tek
eleştiri getirmeden, öve öve bitiremediği Batılı filozofların
anlatımları ile muhafazakarlara sattığı Karar gazetesinde köşe
yazarsa..
Özdemir İnce’ye, biraz daha ayrıntılı cevap vermek, boynumuza borç oluyor..
Yazısına şöyle giriyor, ateist Özdemir: “Fen lisesi, üstün yetenekli
öğrencilerin nitelikli eğitim almaları için açılan ve fen
programlarıyla desteklenen liseler. Türkiye’de ilk olarak Ford
Vakfı’nın destekleriyle 1962’de Ankara’da açıldı.”
Ford Vakfı’nın bu işin içinde olduğunu hatırlatması iyi olmuş..
Hayır, Fen Lisesi’ne kökten karşı olduğum için değil..
“Fen Lisesi’nin açılışında Ford Vakfı olduğuna göre, bu liseler bize
yaramaz” görüşünde hiç değilim..
Yapılanmanın içinde, aslında bilim ile dinin buluşturulması
gerekirken, çaktırmadan nasıl bir gizli dizayn yapılacağının ipucunu
vermesi açısından, bu yabancı vakfın isminin verilmesi iyi olmuş..
Nitekim yazının devamında, “Fen lisesi bir bilim lisesidir. Fen lisesi
eğer bir bilim lisesi ise bilim nedir? Bilim, gözlem ve gözleme dayalı
mantıksal akıl yürütme yoluyla önce evrene ilişkin olguları açıklama
gücü taşıyan hipotezler kurma, sonra bu hipotezleri doğrulayarak
yasalara ulaşma çabasıdır. Bu yasalara kuram (teori) de denir. Her
kuram bilinmeyeni öğrenmek için zaman ve mekân içinde keşif
yolculuğuna çıkmaktır. Fen liseli gerektiği zaman ‘Evet’, gerektiği
zaman ‘Hayır’ der.” deniliyor.
Ve Fen Lisesi’nin karşıtı, İmam Hatip değildir ama.. Ateist Özdemir
öyle algı yapıp, bir de İmam Hatip tanımı yapıyor:
“İmam hatip liselerinde normal ortaokul ve lise müfredatına ek olarak
İslam dinine ilişkin mesleki dersler okutulmakta ve Sünni esaslara
bağlı din eğitimi verilmektedir.”
İmam Hatip’de ne anlatıldığı konusunda, tek İHL kapısını açmadan, siz
nasıl görmek isterseniz, öyle gösterebilirsiniz..
Ben ateist Özdemir’in şahsında, o kesimin tamamına hatırlatayım..
Fen lisesinde, “Gerektiği zaman ‘Evet’, gerektiği zaman ‘Hayır’
denilir” diyorsunuz ya..
Bakın, İmam Hatiplerde, İslam’ın anlatılmasında, Kelime-i Tevhid’den
başlanırken, ne incelik var, görün..
Kelime-i Tevhid, “La” ile başlar. Yani “hayır” ile başlar..
“La ilahe” ile başlar..
“İlah yoktur” ile başlar..
Fen Liselerindeki, gerektiği zaman “hayır” denildiğini anlatıyordunuz
ya.. Bilim için bunun gerekliliğini söylüyorsunuz ya...
Bunu söylerken de, önce “Gerektiğinde evet” den sonra “Hayır” demenin
önemini hatırlatıyorsunuz ya.
Bakın, öğrenin, Kelime-i Tevhid’de, her şeyden önce “Hayır” denir..
İlk söylenen, “İlah yoktur”dur..
Hiç yorum yapılmamış
1987 kez izlendi
2112 kez izlendi
986 kez izlendi
1305 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.