Sesli Makale

“Yalnız değilsiniz” modunda, darbelerin şakşakçısı Cumhuriyet gazetesi, arkadan itekliyor..

TÜSİAD’ın gelmiş geçmiş tüm başkanlarının isimlerini yazıp, “Toplanacaklar, eleştirilere cevabı yapıştıracaklar” modunda gazlama haberleri yapıyorlar..

“Patronlar, Ömer Aras’ı yalnız bırakmayacak” şişirmasyonu yapıyorlar..

“Derneğin üst düzey toplantı kararı aldığı belirtildi” sopasını sallayarak, toplumu sindirmeye çalışıyorlar..

“Soruşturma gündemi ile gerçekleşecek toplantıda TÜSİAD’ın onursal başkanları, YİK başkanları ve eski yönetim kurulu başkanlarından oluşan isimlerin yer alacağı aktarıldı” hormonlamasında bulunuyorlar..

“Toplantıda TÜSİAD’ın ‘akil isimleri’ olarak adlandırılan iş insanlarının soruşturma kararıyla ilgili nasıl bir yol izleneceğini ele alacağı ifade aktarıldı” algı operasyonu yapıyorlar.. 

İsimleri de tek tek sayıyorlar..

“Rahmi Koç ve Bülent Eczacıbaşı gibi akil adamlar” diye başlayıp..

Ardından da..

“Ömer Dinçkök, Muharrem Kayhan, Tuncay Özilhan, Erkut Yücaoğlu, Cem Boyner, Halis Komili, Ömer Sabancı, Arzuhan Doğan Yalçındağ, Ümit Boyner, Muharrem Yılmaz, Haluk Dinçer, Cansen Başaran Symes, Erol Bilecik ve Simone Kazlowski” isimlerini veriyorlar..

Ay biz de, bu isimleri birarada görünce, çok korktuk..

“Tamam biz yaptık, siz yapmayın” diye, “sahadan kaçalım” dedik..

Affedersiniz beyler..

Bu dolar milyonerlerinin her biri, gerçekten Ömer Aras’ın ve Orhan Turan’ın siyasi iktidara sopa sallayan konuşmalarının ardında iseler..

Çıksınlar bir televizyon kanalına, bireysel olarak görüşlerini açıklasınlar..

Önce “Yanlış anlaşıldık. Yazılı açıklama yapacağız? Bugün yarın” diyorlar.

Ertesi günü akşam oluyor, ortalıkta bir nane yok..

Bu sefer, “toplantı yapacağız”a dönüşüyor, açıklama..

İster yazılı açıklama yapın.

İsterseniz sözlü toplantı yapın..

İster amuda kalkın..

İsterseniz sırtüstü yere uzanıp, “Tuş olduk” deyin..

İsterseniz, “İyi polis-kötü polis oyunları”nı sahneleyin..

Olay net..

“Biz işadamıyız. Ortada ne var ki, net olan nedir, anlamadık” diyorsanız.

Kendiniz belki sadece işadamısınızdır, ekonomist değilsinizdir..  Yanınızda çalıştırdığınız, akademisyen ekonomistlere sorun..

Ömer Aras’ın tartışmalı konuşması ile aynı günde açıkladığınız TÜSİAD’ın raporunda, “para politikası son derece başarılı” demiş iken..

“TCMB’nin net döviz pozisyonunun negatiften hızla pozitife döndüğüne şahit olduk” tespiti yapmış iken..

“100 milyar doların altına gelmiş olan brüt rezervlerdeki 160 milyar dolara doğru toparlanma TL üzerindeki baskıyı net şekilde azalttı” vurgusu yapmış iken..

“2025 yılında üç kredi notu kuruluşundan da birer kademe kredi notu artışı bekliyoruz” durum tespitine imza atmış iken..

TÜSİAD adına konuşuyor gibi yapan..

Ama tahminimce, TÜSİAD üyelerine sorulmadan yapılan kılçıklık gösterisinde, şunlar söyleniyor:

“Ülke olarak moralimiz bozuk. Güven bunalımı yaşıyoruz.”

Utanmaz adam..

Merkez Bankası rezervleri yükselmiş.. Senin moralin bozuk.. Senin moralin, Merkez Bankası rezervleri düşünce mi düzeliyor?

Güven bunalımı yaşıyormuş..

Kredi notu kuruluşlarından, not yükseltilmesi beklenirken, sen niye güven bunalımı yaşıyorsun? Açık açık söyle, kredi notları düşünce mi, güven bunalımı yaşamıyorsun sen..

Ki; raporda uzun uzun yapılan olumlu tespitlerin tüm aksine, yazdıklarınızın tam tersine, “Moral bozuk. Güven bunalımı var” diyorsun.

TÜSİAD raporu, herhalde uzmanları tarafından yazılmıştır.

Ama Ömer Aras, konuşmasını, kendisi hazırlamış olmalı.

Bu durumda, uzmanların hazırladığı raporu yalanlayan Ömer Aras’ın şahsi görüşü, niye TÜSİAD tarafından da savunulsun ki..

Ömer Aras çıksın, bir basın toplantısı düzenlesin..

Gazetecileri de davet etsin..

Morali niye bozuk, açıklasın. İddia ettiği güven bunalımı neden kaynaklı izah etsin..

TÜSİAD’ın diğer üyelerinin onayını alarak mı bu konuşmayı yaptı, onu da açıklasın..

Ömer Aras’ın sözleri arasında vardı, Kartalkaya başta olmak üzere, tüm kamuoyunun tartıştığı ölümlerin sebebi şöyle açıklanıyordu, fail direkt şöyle gösteriliyordu:

“Maliyeti güvenliğin önüne koyan iş sahipleri, hak etmediği koltuğa oturan özel sektör iş insanları ve kamu yöneticileridir.”

O zaman olay şu:

TÜPRAŞ’ta yaşanılan ölümlerin sebebi, maliyeti güvenliğin önüne koyan Rahmi Koç..

Sabancı Holding’e bağlı işyerlerinde ölenlerin sorumlusu, Sabancı ailesi..

Haydi bunu açık açık söyle, Ömer Aras..

Lafı çevirme..

Kartalkaya için dediğini, TÜPRAŞ için de tekrarla..

İşin daha vahimi, bu Ömer Aras’ın işlediği suçun farkında da olmaması. 

“Yanlış bilgilendirme almışız. Sözümüzün nereye gideceğini tam tartamamışız. Özür dileriz” diye, anında düzeltme yapacaklarına..

Cumhuriyet gazetesinin, Sözcü gazetesinin dolduruşu ile.. “Sopa sallama” numaralarına devam ediyorlar.

Aras’ın tartışılan sözleri şöyle idi:

“Bir siyasi parti lideri hakkında önce soruşturma başlatılıyor sonra farklı bir nedenle tutuklanıyor. Birçok sanatçının menajerliğini yapan bir iş kadını hakkında önce soruşturma başlatılıyor sonra farklı bir nedenle tutuklanıyor. Bir büyükşehir belediye başkanı hakkında, yaptığı konuşmalar nedeniyle basın toplantısından dakikalar sonra soruşturmalar açılıyor. Bilirkişi görüşmesini yayınlayan gazeteciler gözaltına alınıyor, genel yayın yönetmeni tutuklanıyor.”

Bunların hepsi, durum tespiti. 

İçindeki kirli niyeti gösterse de..

Yine de durum tespiti..

“A eyleminden gözaltına alınan kişi, asla ve kata, B eyleminden tutuklanamaz” diye sanki evrensel bir hukuk kaidesi varmış da, buna aykırı davranılmış gibi; ben diyeyim alçakça, siz deyin cahilce bir anlatım olmasına rağmen..

Yine de, “Herkes düşüncesini açıklayabilir” diye tolere edebileceğimiz bir konuşma..

Ama bunları söylemekle yetinmeyip.. Bunları sıraladıktan sonra..

Yani Ümit Özdağ’ın tutuklanmasını. Ayşe Barım’ın gezi isyanından tutuklanmasını. Ekrem İmamoğlu’nun bilirkişiyi hedef göstermesi sebebi ile ifadesinin alınmasını aktarıp, ardından da, “toplumda endişe yarattı ve güveni sarstı” derseniz..

Yanınızda milyonluk ücreti vekaletlerle çalıştırdığınız avukatlarınıza sorun..

Size versinler Türk Ceza Kanunu’nun 288. madde metnini:

“ ... bir soruşturmada, hukuka aykırı bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi ..”

yazının devamı