***
Bu hafta, TÜSİAD'ın Ankara'da düzenlediği yılın son Yüksek İstişare Konseyi toplantısının onur konuğu Başbakan Binali Yıldırım olacak. Eskiden bu toplantılar, "siyasete ayar verme!" zeminleri idi. Şimdilerde iyi kötü diyalog zeminine de dönüştü. TÜSİAD'ın, Ankara ile aynı dili konuşmasa bile Ankara'yı ne kadar anladığı önemli. Kuşkusuz Ankara'nın da TÜSİAD klişelerinin içindeki makul değerlendirmeleri ciddiye alma oranı da belirleyici.
***
Gelelim işin alfabesine... Ekonomi ile ilgili genel kuraldır. "Karamsarlık bulaşıcıdır. Çabuk yerleşir, geç dağılır. Güven ise geç ve güç kazanılır, kolay kaybedilir."
İşte bu yüzden "piyasa ile iletişim yönetimi" her zamankinden daha fazla önem kazanıyor. Aynı zamanda, "vatandaş ekonomisine" de özel özen göstermek gerekiyor.
Gerek Cumhurbaşkanlığı ve Hükümet'in gerekse AK Parti'nin aldığı "piyasa inisiyatifi", özellikle piyasa analistleri ve ekonomistlerle buluşmaları dikkate değer. İşte bu yüzden, piyasadaki negatif enerji birikiminde iç şartların ağırlığı giderek azalırken, dışarıdan gelecek verilere daha fazla kulak kabartılmaya başlandı.
***
Öte yandan... Türkiye, üç yıldır "ılımlı büyümeye" uyum sağlamaya çalışıyor. Burada da genel kriterler söz konusu. Örneğin;
Lakin...
***
Son bir not... Hisse senedi piyasasındaki değer kayıpları eşdeğer yükselen piyasalara göre Türkiye'de daha fazla olsa da kurdaki oynaklıkta Trump etkisi bariz şekilde görülüyor. Kasım ayı içinde milli paraların dolar karşısındaki değer kaybı Meksika'da yüzde 12, Türkiye'de yüzde 9, Brezilya'da yüzde 8, Japonya'da yüzde 7.5, Güney Afrika'da yüzde 6.5...
Özetle... Türkiye ne krizde ne de krize sürükleniyor. Türkiye ekonomisinin kendine özgü riskleri kadar emniyet supapları da var. Yeter ki kötü niyet, panik ve karamsarlık olmasın!
Sabah
29 Kasım 2016
Hiç yorum yapılmamış
1971 kez izlendi
2107 kez izlendi
982 kez izlendi
1301 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.