Okan Müderrisoğlu : Türk Askeri Doktrini ve o makalenin şifreleri...
Tarih 29 Haziran 2023İzlenme KişiYazar Okan Müderrisoğlu
Paylaşım
Gündem, maalesef bayram dinlemiyor. Küresel sistemin savrukluğu, nitelik değiştiren güvenlik riskleri, Türkiyemiz için teyakkuzu, milli menfaatleri koruyacak siyasi iradeyi, dirayeti ve sonuç alıcı güç unsurlarına sahip olmayı gerektiriyor.
Bakınız, NATO'ya üye olmaya çalışan İsveç'in teröristleri hâlâ himaye etmesi veya Kur'an-ı Kerim'i yakmaya yeltenen provokatörleri engelleyememesi ile Reuters haber ajansının Bilal Erdoğan'ı hedef alan yalanlarını -sanki bir gerçeklikmiş gibi bile isteye- servise sürmesi arasında aslında bir bağlantı var. Bu olaylar dizisi, sahadaki aktörleri ve kullanılan araçları itibariyle karmaşık güvenlik tehditleri ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Bu konular üzerinde çalışırken M5 Savunma Strateji'de yayınlanan bir makale dikkatimi çekti. Müellifinin, milli savunma ve güvenlik meselelerine yaklaşımı, Türkiye'nin geleceği açısından kritik ipuçları vermekte. Önemli ve yetkili makamda bulunan ismin tespitlerinden bazı satır başları şöyle: Teknolojinin gelişimi, ekonominin küreselleşmesi, sosyal medyanın yaygın kullanımı ve şehirleşmenin artması gibi olgular güvenlik kavramını yeniden şekillendirmektedir. Dünyada; çatışmaların yanında düzensiz göç, siber saldırılar, istihbarat ve algı yönetimi faaliyetleri, su/gıda kaynaklarının azalması da güvenliğe yönelik tehditler olarak karşımıza çıkmaktadır. Klasik savaşın kuralları halen geçerliliğini korusa da zafer, karşılaşılan farklı durumlara entegrasyon sürecini en iyi idare eden orduların olacaktır. İçinde bulunduğumuz zaman diliminde "Savaşın 4'üncüNeslini" yaşamaktayız. Savaşın aktörleri ordular olmaktan çıkmış; siviller, ulusal ve uluslararası kuruluşlar, paramiliter unsurlar, hükümet dışı organizasyonlar, paralı askerler ve terör örgütleri de artan şekilde muharebe sahasında görülmeye başlamıştır. Teknolojiyi kuvvet çarpanı olarak kullanmak ve yeni teknolojik gelişmelere karşı etkili tedbirler almak, olmazsa olmazımızdır. Bayraktar Grubu ve TUSAŞ tarafından geliştirilen İnsansız Hava Araçları Sistemleri hem keşif/gözetleme hem de taarruzi görevlerde Libya, Suriye ve Azerbaycan'da göstermiş olduğu başarılarla tüm dünyanın dikkatini çekmiştir. İnsansız hava araçlarının harekât ortamında bir kuvvet çarpanı olarak etkin kullanımını "Türk AskeriDoktrini" olarak değerlendirebiliriz. İHA/ SİHA'lar daha az kuvvet gereksinimi ve daha az zayiatla birliklerin etkin görev yapmasına imkân sağlayan sistemler olarak mevut doktrinimizin yenilenmesine vesile olmuştur. Hızlanan şehirleşme nedeniyle günümüz savaşlarının geleneksel harp alanlarının dışına çıkarak meskûn mahallerde gerçekleşmesi beklenmektedir. Ordular; düşmanın/teröristin yanında bölgede yaşayan halkı, fiziksel alanları (dini ve tarihi eserleri) ve altyapıyı da dikkate almak zorundadır. TSK, kolluk kuvvetleriyle birlikte Çukur operasyonları sırasında teröristle halkın ayırt edilmesi için son derece hassas davranmıştır. Nükleer kapasiteden sonra en etkili stratejik silah olarak "siber savaş" anılmaktadır. Dünya, "Siber Hesaplaşma Stratejisinin" eşiğindedir. Siber alanı iyikullanan, muharebe sahasında da gücüelinde bulunduracaktır. TSK, siber ve elektronikharp yeteneği ile rakipleriyle boyölçüşecek bir konuma yükselmiştir. Sert ve yumuşak güç unsurlarınınsenkronize edilmesi her zamankinden dahafazla önem taşımaktadır. Sivil ve askeriyeteneklerin ortak hedef doğrultusunda birliktekullanımı savaşın sonucunu belirlemedeen önemli unsur haline gelmiştir.
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.