SİYASET

Kurtuluş Tayiz : İkinci İstiklal Harbi zeferi

Tarih
08 Ağustos 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Kurtuluş Tayiz

Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarının çizildiğiLozan’dan sonra (Kore’ye asker gönderme ve Kıbrıs çıkarmasını saymazsak) ülkenin kaderini değiştirecek büyük bir savaşa dahil olmadık. Dolayısıyla Lozan’ı zorlayacak herhangi bir girişimde de bulunmadık. Lozan’da Misak-ı Milli sınırlarını dünyaya onaylatmayı başarmıştık ancak karşılığında imzacı devletlere bağımsız kalkınma ve büyüme yoluna girilmeyeceği sözünü vermek suretiyle ağır bir bağımlılık sözleşmesine imza atmıştık.

1950’lerden sonra bu ülkedeki yaşanan siyasi ve toplumsal gerilimlerin kaynağında işte Lozan’da dönemin yönetici kadrosunun ülkeyi yönetme ruhsatı alma karşılığında Batı’ya verdiği bu “söz”ler vardı. Batı büyüme ve kalkınma yoluna girmeye çalışan Türkiye’yi her seferinde darbelerle, ekonomik ve siyasi müdahalelerle durdurmaya yöneldi, her fırsatta Lozan’da Türkler biçilen sınırları hatırlattı. Türklerin sanayi devrimini gerçekleştirememiş olması ve üretime dayalı bir ekonomiye geçememesi, Batı’nın Lozan’da çizdiği sınırlarla Türkiye’nin önüne koyduğu açık örtülü engellerle ilgilidir.
Sağ-sol çatışmaları, Kürt ayaklanmaları, terörist örgütlerin devreye sokulması, kanlı olaylar... Türkiye’ye dönük ekonomik siyasi müdahalelerin hepsinin ardında Batı’nın bu topraklarla ilgili hesapları vardı. Figüranlar yerli olsa da “akıl” dışarıdandı, yani “üst akıl” hep yabancıydı, küresel aktörler hep devredeydi.

“Yeter, söz milletin” diyen Adnan Menderes’in sonu feci olmuştu; Menderes’in asıldığı fotoğraf, ondan sonraki ülke yöneticilerinin gözünün önünden hiç gitmedi. Adnan Menderes'e reva görülen son aslında ondan sonra gelecek iktidarlara ve muhalefete de bir göz dağı niteliğindeydi.

Sırtını millete dayayarak ülkeye hizmet etmeye çalışan, Türkiye’yi kalkındırmaya, ileriletmeye çalışan yöneticiler o gün bugün hep “idamlık” muamelesi gördü. Tayyip Erdoğan’ın “Kefenimi giyerek bu yola çıktım” sözü, bu gerçeğin en özlü ifadesidir.

15 Temmuz darbesi/işgal teşebbüsü Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında ABD’de alınan idam kararının uygulanması girişimiydi. Menderes gibi Erdoğan’ı da şehit edip ülkeye el konulacak ve kanlı bir iç savaşa sürükleyeceklerii Türkiye’yi böylece böleceklerdi.

15 Temmuz akşamı Türk milleti işte Lozan’dan sonra Türkiye’nin adeta kader çizgisi haline getirilen bu gidişata “dur” dedi. Türk milleti 15 Temmuz’da bu toprakları kendisinin yöneteceğini ilan ederek işgalci Batı’ya İstiklal Harbi’nden sonraki en büyük cevabı verdi. İstiklal Harbin’den sonra bu toprakların insanları ayrılığı gayrılığı, suni düşmanlıkları bir yana iterek ilk kez bu kadar birleşti.

Türkiye dün Yenikapı ve Kızılay başta olmak üzere ülkenin dört bir yanındaki meydanları doldurarak, iktidar partisinden muhalefet liderlerine, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet komutanları ve Yüksek Yargı temsilcilerinden Diyanet İşleri Başkanına kadar devletiyle milletiyle milyonlarca insan dünyaya milli bir mesaj verdi. Artık yeni bir Türkiye var dünya sahnesinde; artık yeni bir ülke var Batı’nın karşısında. Türkiye’nin bütün şehirlerinde sokağa çıkan, meydanları dolduran Türk milleti dünyaya yeni sözleşmesini ilan etti; Bu sözleşmenin içerideki kısmını “demokrasi” dışarıya dönük kısmını ise “Bağımsızlık”oluşturuyor. Bunun adı “Yeni Türkiye”.

Bu topraklar dışarıdan dizayn edilecek bir ülke değil artık. Milletin çizdiği istikamete göre yol alacak, şekil bulacak bir ülke burası; ülkenin kaderini işbirlikçiler, hainler, çeteler belirleyemeyecek; istikameti belirleyecek güç millettir.

1950'de Demokrat Parti'nin seçim sloganı olan, “Yeter artık söz milletindir” haykırışı, 15 Temmuz itibarıyla gerçeğe dönüşmüştür; söz de, karar da artık Türk milletinindir. 


Akşam
8 Ağustos 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;