Sesli Makale

24 Ocak 2015

Londra'da "IŞİD ile mücadele" başlığında bir toplantı gerçekleştirildi. “IŞİD ile mücadele” toplantısının ardından İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond, ABD'den John Kerry ve Irak Başbakanı Haydar İbadi, İngiltere’de ortak basın toplantısı düzenlediler.

John Kerry, IŞİD’in gücünün zayıfladığı vurgusunda bulundu. Ayrıca bahar aylarında Suriyeli muhalif güçleri eğiteceklerinden bahsetti. Tabi muhalifleri güçlendirme IŞİD’e karşı operasyon olarak yürürlükte, Esed’e karşı değil.

İngiltere Dışişleri Bakan Hammond ise “yabancı savaşçıların” engellenmesini önceleyen bir konuşma yaptı.

Suriye’de yaklaşık üç buçuk yıldır kan akarken tek gündemleri Irak ve IŞİD olan bu ekip, emin olun ki IŞİD’i bitirmenin bir işe yaramayacağını, başka örgütlerin ortaya çıkacağını, yabancı savaşçılar gerçeğinin kendilerinin islamofob siyasetlerinin sonucu olduğunu gayet iyi biliyorlar ayrıca bölgedeki gerilimin Şii-Sünni savaşı doğurması noktasında ellerinden geleni yapıyorlar.

İşin tuhaf yönü; bölgede IŞİD katliamlarını abartmak için ortaya sürülen “Kobani Katliamı/Kürt Katliamı” yaygarasından sonra mevcut toplantıya Kürt bölgesinden hiçbir temsilci davet edilmedi.

Londra’da masa üzerinde bir takım hesaplar kağıda aktarılıyorken hemen hemen aynı saatlerde Beşşar Esed güçleri, Şam kırsalına hava saldırısı düzenledi. 36’sı sivil olmak üzere 60 kişi saldırıda hayatını kaybetti.

Bu son saldırıdan birkaç gün evvel de yine Esed rejimi güçleri, Haseke’ye bağlı bir köyün pazar yerine varil bombalı saldırı düzenledi. Bu saldırıda ise 160 kişi hayatını kaybetti. Saldırıda hayatını kaybedenlerden çoğunun parçalanmış cesetleri nedeniyle kimliği tespit edilemedi.

Bu arada zikretmeye bile gerek yok artık hemen hemen herkes uluslararası İslam karşıtlığının yoğun bir döneminden geçtiğimizin farkında. İşte bu süreçte iş görücülerden bir tanesi de Beşşar Esed. Noel’de çam ağacı süsleyen ve modern kesim bir saç modeline sahip İngiliz vatandaşı olan eşi Esma Esed’i de laik esanslı pr çalışmalarında kullanan Esed, bölgedeki gerilim sırasında bu tercihinin de meyvesini yedi. Daha net ifade etmek gerekirse Esed’in yerinde misal Mursi gibi bir isim olsaydı rejim çoktan devrilmişti.

Orta dünyada bunlar yaşanırken dünyanın bir diğer yanı olan Fransa’da Charlie Hebdo saldırısı sonrası süreç çok iyi kullanıldı. Fransa'da Müslümanlara yönelik düzenlenen saldırıların sayısı 128'e ulaştı. Almanya’da PEDİGA hareketi, İslam karşıtı eylemlerine hız kazandırdı.

Tüm bunlara rağmen AFP'deki bir habere göre, Fransa ordusundan bir yetkili, yaklaşık 10 tane eski Fransız askerinin IŞİD saflarına katıldığını ifade etti. IŞİD'e katılan eski Fransız askerlerinin Irak ve Suriye'deki çatışmalara katıldıkları iddia ediliyor. 

Tüm kara propagandalara rağmen, IŞİD’in yayımladığı vahşet görüntülerine rağmen halen bu örgüte katılımlar sürüyorsa bunun temel nedeni katılanların IŞİD ile savaşanlardan daha kötü olduğuna inanmalarıdır.

Peki, öyle değil mi?

Bugün IŞİD ile savaşanların IŞİD’den bir farkı var mı? Elbette yok. Bu durum vahşetin değil gayr-ı meşru kabul edilen vahşetin bir sorun olarak görüldüğünü ispatlıyor, en temel problem ise zaten buradan kaynaklanıyor. Eğer böyle olmasaydı, Londra’da “IŞİD ile mücadele” toplantısı yapılırken Esed onlarca sivili katledemezdi.

Vahşetin değil bir takım yetkin güçlerce gayr-ı meşru vahşetin problem kabul edildiği bir dünyada mücadele IŞİD ve türevlerine değil bu çarpık anlayışa karşı verilmelidir. Zira bu çarpık anlayış ortadan kalktığında IŞİD ve türevleri doğal bir şekilde yok olacaktır.

Yenişafak