Sesli Makale

8 Kasım 2015

Ezan…
İslam coğrafyasında yaşıyorsanız eğer, size namazın vaktini hatırlatan, sesi ve kıraatı güzel bir müezzin var ise gönlünüze şöyle bir dokunan, çoğu kez fark bile etmediğiniz bir sesleniş.
Ama sen ezanı Bilâl'e sor… Rasûlullah (SAV)'in vefatından sonra hüzünden, ağlamasına engel olamadığı için bir daha okuyamadığı ezanı, bir de Bilâl'e sor istersen.
Ve NewYork'ta, Londra'da, Sibirya'da, Pekin'de, Belçika'da yaşayan bir Müslümana sor istersen, ezan nedir de… Günde beş dakika gurbeti unutmak, Rabbi hatırlamak der sana… Ama sen anlamazsın, ezanın onun için anlamını, çünkü hiç kaybetmedin.
Bir de büyüklerimize sormak lazım,
"Tanrı Uludur!
Tanrı Uludur!"
Diye okunan ezanların onların yüreğinde bıraktığı acıyı… bir "Allahu Ekber/ Allahu Ekber" nidâsına hasret kalınan o günleri. Onlardan dinlemek lazım ezanın kıymetini…
Bir de Kıbrıslılara sormak lazım. Mahkeme kararı ile ezanın susturulabileceğini düşünen, bu nedenle tepki olarak topluca camiilere hücum eden Kıbrıslılara…
"Kıbrıs'ın Lefke kasabasında, Feza Güzeloğlu isimli avukat, hoparlörden okunan sabah ezanının rahatsızlık verdiği gerekçesiyle Güzelyurt Kaza Mahkemesi'ne başvurdu.
Mahkeme verdiği ara emir kararıyla Lefke'de bulunan Şeyh Nazım Camisi (Orta Cami), Pir Paşa Camisi ve Aşağı Cami'de sabah ezanlarının ve Arapça duaların hoparlörle okunmasını yasakladı. Öte yandan Sabah Gazetesi Lefkoşa Temsilcisi Emre Diner'e konuyla ilgili açıklamalarda bulunan davalı Vakıflar İdaresi Dairesi, Din İşleri Dairesi ve Dinişleri Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay'ın avukatı Av. Şefik Aşçıoğulları " Duruşma sırasında bir yanlış anlaşılma oldu. Vakıflar İdaresi Dairesi'nin bu sabah itibari ile azledilen avukatı Av. Aslı Murat, duruşma sırasında yanlış anlaşılma gerekçesiyle ara emrini kabul etti. " SABAH
Ezandan rahatsız olan, mahkemeye başvuran Feza Güzeloğlu'nun bu çıkışını anlamakta zorlanıyorum zira dindar bir Müslüman olarak, evimin yanında bir kilise olsa, beş vakit ve hatta on vakit çan sesi yükselse bundan hiç rahatsız olmam. Bir dindar Hıristiyan'ın benim ezanı dinlerken hissettiğim şeyi hissettiğini düşünür, rahatsız olmam ve hatta bu hakkı yasaklansa, yasaklanmaması için elimden geleni yaparım. Elbet bu hoşgörü, inanca saygı gibi hasletlere sahip kişilerin erdemidir. Lakin Feza Güzeloğlu bu hasletlerden beri, o nefret dolu, islamofobi/zenofobi hastası bir kişilik. Bakın sosyal ağ iletisinde mevzu ile ilgili ne diyor:
"Kıbrıs Türklerini kurtarmışsınız. Bütün yobazları adaya taşıdınız. Ağzımıza …. Şimdi biz kurtulduk mu yani, burası Kıbrıs! Bu sabah Arap'ın yellalisini hoparlörün sesini kısıp okudular ama gene uzata uzata baydılar akıl noksanı üfürükçü imamlar! Burası Kıbrıs!"
Şahıs, imlâya dikkat etmemiş düzelttim, küfrü açıkça yazmış, yazamadım noktalamayı seçtim…
Hadi ben onu da geçtim.
Şimdi belki bu denli sorunlu ve nefret dolu zihni ne diye dikkâte alıp cevap veriyorsunuz diyeceksiniz. Ama unutmayın, dikkate almamak bu tip saldırganlığı kuvvetlendiriyor. Bakın ezan nefretinin yaşandığı gün ve öncesinde şimdi sayamayacağım, birkaçını örneklemekle yetineceğim neler oldu?
TÜYAP etkinliği bünyesinde sanat adı altında çarşafı köleliğin simgesi olarak gösterilip çarşaflı kadınlar zincire bağlandı.
Benzer bir rezalete geçtiğimiz günlerde HDP'li bir belediye de imza atmıştı.
Aynı nefret söylemini Özdilek de yapmıştı.
Sessiz kaldığınızda işledikleri suçtan vazgeçmek yerine daha da genişleterek işliyorlar.
Ezan sesinden rahatsız olabilirsiniz, bunu ifade de edebilirsiniz ancak "yasakçı" zihniyetinizle o nidâya zincir vuramazsınız. İnancımıza hakaret edemezsiniz. Çarşaf sevmeye ve giymeyebilirsiniz ancak o küçük düşünme kabiliyetinizle "sanat" adı altında inanca ve tercihe hakaret edemezsiniz. Daha "aydınlık" bir dünya istiyorsanız eğer önce kendi karanlığınızda bir ışık yakmakla, inançlı insanların tercihine saygı duymakla işe başlayın.

aktuel.com.tr