Sesli Makale

13 Temmuz 2015

Normal şartlarda bugüne “Rivâyetlerin tefsire etkisine” değinmeye çalışacaktım ancak arada bir parantez açma gereği duydum, nasip olursa perşembe günü kaldığım yerden devam etmeye çalışayım.

Malum olduğu üzere Türkiye bir koalisyonun arifesinde, seçim sonrası koalisyon ihtimalleri üzerine Ak Parti çalışadursun, MHP kaprislerle, çizgilerle diretiyor, CHP henüz mevzunun farkında bile değil. Zira Kılıçdaroğlu sorumsuzluğu, Ak Parti ve MHP'nin koalisyon yapması gereğini vurguluyor.

Koalisyon arifesinde, halen barajı aşmış olma şımarıklığından kurtulamamış olan HDP ise PKK şiddetinin, KCK'nin silah tehdidinin gölgesinde bulanık sularda dolanıyor.

KCK'nın silaha sarılacağını açıklamasının akabinde, PKK silaha sarıldı; önce jandarma birliğine ateş açtılar, ardından bir araç taradılar ve bir sivili öldüren terör eylemine imza attılar. Tabi kendilerinin elindeki silaha, vekillerinin “keleşle” tehdidine bakmadan, kendileri dışındaki herkesi “şiddetperest” olmakla itham eden HDP/PKK/KCK aklı, kendilerinin sivil toplum kuruluşu olmadığını gayet iyi bildiğimizi unutuyor.

Silahların susmasını beklerken KCK'nin silah/terör tehdidine sarılmasının sebepsiz olmadığını düşünüyorum. Kobani gündemi, PYD gibi herkesin dalına binen, Esed'in, DAEŞ'in ekmeğine yağ süren, dış hareketlerin de dikkat kesilmiş olduğu Türkiye'de, Batılı akılla yol alan KCK'nin, Ak Parti, MHP ile koalisyon yapmasında diye “terör” ihtimaline sarıldığını, terörü hatırlattığını düşünüyorum. Zira, Batı menşeili yönlendiriciler Ak Parti'nin, CHP ile koalisyon yapmasından yana…

Naçizane arzum, Ak Parti'nin, MHP ile koalisyon yapması, en fazla iki yıl sonra da erken seçime gidilmesinden yana… Zira hem bu toprağın yabanı bir aktörün önerisi olan, hem de Esed denen diktatörün bu ülkedeki savunucusu olan, bu ülkeye hayır nâmına bir şey katmamış CHP ile koalisyon “şimdilik ve göründüğü kadarıyla” hayırlı bir sonuç oluşturmayacak gibi…

Elbet MHP ile yapılacak bir koalisyonun da riskleri var, eğer MHP, “çözümü rafa kaldırma şartını” devam ettirecekse, MHP ile koalisyon da ciddi problemler doğurabilir. Ancak şunu da eklemek gerekiyor; Meclis'e girdiği halde, şiddet ve terör ile arasına halen mesafe koyamamış bir HDP seçeneği mevcutken, “terör ve silah” halen dirilmeye yüz tutmuş bir alternatifken, koalisyon için MHP neden bir alternatif olmasın ki…

Aslında, muhatap tek olarak HDP/PKK olsa konuşacak çok şey var da, muhatap, hatta asıl muhatap Kürt halkı olunca dilim düğümleniyor. Büyük acılar yaşamış, yüce gönüllüğünü korumuş bir Kürt halkı için sonuna kadar çözüme sahip çıkmanın gereğine inanıyorum. Çünkü Kürt halkı, HDP'nin sorumsuz ve şımarık tavırlarından, seküler ve dar siyasetinden, kimlik söyleminden çok daha fazlasını hak ediyor. Kürt halkı, 200 bin kişiye istihdam sağlayacak Silvan Projesi'ne saldıran PKK'nin, silahlı tehdidinden, hizmet almalarını engelleyen bu terör örgütünden, onun şiddetini kınayamayan HDP'nin sorumsuzluğundan daha fazlasını hak ediyor.

Seçim sonuçlarına baktığımızda, AK Parti'nin Kürt halkından aldığı oyları kaybettiğini ve bu oyların HDP'ye kaydığını gördük. Bunun birkaç nedeni var: Silah tehdidi ile HDP'ye oy verilmesi sağlandı, Paralel Örgüt oyunu HDP'ye verdi, zamanın ruhu gereği, hepimizde görülen sekülerleşme Kürt halkında da görüldü ve din ortaklığını öncelediklerini tercihlerini, ırk ortaklığını önceleyen tercihleriyle yer değiştirdiler, hakkaniyetle konuşmak zorundayım ki, Ak Parti'nin de Kürt halkının gönlünü kıracak bazı söylemleri oldu. İşte tüm bu nedenler böyle bir seçim sonucu doğurdu.

Öyleyse ne yapmalı?

Mevcut durum şuan içinde olduğumuz gibi devam ederse; öncelikle Ak Parti ve devlet Kürt halkının gönlünü almalı, “Çözüm Süreci”nden vazgeçmeden, HDP/PKK/KCK terörüne cevap olarak MHP ile koalisyon yapmalı, en geç iki yıl içinde erken seçime gidilmeli. Ancak süreç içerisinde şartlar değişirse, farklı alternatifler de ortaya çıkabilir.

Evvelinden bu ülkede Türk Kemalistler, ülkeyi babalarının çiftliği sanıyor, ona göre hareket ediyordu. Kürt Kemalizminin bayraktarı HDP ise aynı yanılgıya düşmüş görünüyor zira ülkeyi balarının çiftliği sanıyorlar, had bildirmekten kastımın da ülkenin babalarının çiftliği değil, hepimizin ortak vatanı olduğunu hatırlatmak olduğunu da not düşeyim de, aman eli silahlılarca, aşina oldukları üzere, had bildirmekten kastın “çatışma” olduğunu sanmasınlar.

YeniAkit