GÜNCEL

Ali Karahasanoğlu : Evrim teorisi ile değil, deprem ile uğraşın!

Tarih
14 Haziran 2017
İzlenme
Kişi
Yazar
Ali Karahasanoğlu
Haftanın ilk günü, bayrama kadar tartışılacak bir konumuz oldu..

“Deprem..”

İlk tespitlere göre can kaybı yok ama..

İstanbul hayli sallandı..

Şimdi önümüzdeki süreçte, bilimadamlarını bol bol dinleyeceğiz..

Günlerce..

Prof.Dr. Celal Şengör’den başlayacaklar..

Prof.Dr. Ahmet Ercan’a..

Prof.Dr. Oğuz Gündoğdu’ya..

Ve diğerlerine kadar, bir dizi deprem uzmanı, bizlere bilgi verecekler.

Oysa bilim adamının işi nedir?

“Bilgiyi; insan hayatında faydalı hale getirmek..”

Dolayısı ile, bilim adamlarımız, depremden önce bize bilgi verecekler ki..

Topluma bir faydaları olsun..

Deprem olduktan sonra, hele de her depremden sonra klasikleşen “Artçı depremler olabilir, olmayabilir.. Daha büyüğünü tetikleyebilir, tetiklemeyebilir”türünden çoğunlukla iki ihtimalli açıklamalar, bizim ne işimize yarayacak, söyler misiniz?

Bilim adamlarımız bize ipucu vermiyorlar ama..

CHP kafasından eski milletvekili Melda Onur, depremden iki saat önce attığı tivit ile 6,3’lük sallantıyı tutturmuş..

Gerekçesi ne?

Hangi bilimsel veriden hareketle depremi tahmin edebilmiş?

Tweeti aynen şöyle:

 “2 gündür şehir merkezlerinde görülen yılan haberleri var. En son 1999 depremi az öncesi olmuştu. Demedi demeyin”

Toplumumuzda, “kocakarı söylemleri” vardır ya..

Küçümsemiyorum..

Sadece bilimsel çalışmalara konu edilmemesi sebebi ile eleştiriyorum..

Kocakarı söylemlerine benzeyen bir tahminde bulunuyor, Melda Hanım...

Tıpkı, dün sabah yaygın olarak tartışılmaya başlanan, “İstanbul Boğazı’nda deniz turkuaz rengine döndü.. Bir şeyler mi olacak?” bilgisinden hareketle de dillendirilen deprem tahminleri gibi..

Bunlar halk dedikodusu olarak kalma yerine..

Bilimsel çalışmalara konu olsa..

Ve bilim adamlarından birisinin, maddi verilere dayalı tweeti ile değil de..

“Yerleşim birimlerinde sık sık yılanlarla karşılaşılmaya başlandı” söyleminden depremi haber almasak..

Daha iyi olmaz mı?

Melda Hanım’ın depremi tahmin etmesinin şöyle bir yanı da var..

Hemen her gün..

Melda Hanım veya bir başkası..

Milyonlarca mesajın içinde..

Haliyle deprem tahmininde de bulunuyorlar..

Bir tanesi tutunca..

“Aaaa. Bildi” moduna geçiyoruz. 

Aslında bu mantıkla haraket edecek olursak.

Bilimadamları da nöbet tutsa..

Hemen her gün..

Değişik gerekçelerle.. 

O gün veya ertesi günü için tahmin yapsalar..

Birisi “Hava çok sıcak, deprem olabilir..” dese..

Ertesi günü bir başka nöbetçi deprem uzmanı, “Bu mevsimde böyle yağmurlu hava, doğayı katlettik, depreme hazırlıklı olalım” dese..

Bir başka deprem uzmanı, “Bu mevsimde yağmur yağması gerekirdi.. Hava çok sıkıntılı.. Deprem olabilir” dese..

Böyle böyle gitsek.

Elbet bir gün deprem olacak ya..

Olduğunda “Hah işte, bak bir bilimadamı bildi” deriz.

Artık hangi bilim adamının nöbetine denk gelirse..

Tutturamadıkları tahminleri unuturuz.

Unuttururuz.

Tutan tahmin ile, bilimi ve bilimadamlarını göklere çıkartırız..

Depremin bilinebilirliğine bakışım şöyle..

Çok basitinden söyleyeyim..

Yarın veya hafta içinde hava durumu nasıl olacak diye, meteoroloji nasıl tahminde bulunuyorsa..

Bu tahmin büyük oranda tutarken, tabii ki yanlış çıkma ihtimali de olduğu gibi..

Depremler de, hakkıyla yapılacak araştırmalar sonrasında, benzer şekilde tahmin edilebilir.

“Kesinlikle öyle olacak” ısrarcılığında olmaksızın..

“Büyük ihtimalle”, ihtirazi kaydını koyarak tahminde bulunmanın, “hava durumu” için nasıl mümkün ise, deprem için de mümkün olduğuna inanıyorum.

“Gaibden haber veriyoruz” şeklinde soytarılığa başvurmadan..

“Geleceği biliyoruz” şeklinde bir isyana soyunmadan..

Tahminler yapılabileceğine inanıyorum.

“Yarın hava yağışlı olabilir” denilmesindeki gibi..

“Birkaç gün içinde deprem olabilir” tahmininde de bulunmanın, çok uçuk bir iddia olmadığına inanıyorum..

Yeter ki bilim adamlarımız hakkıyla bilim adamı olsun..

Bilim yerine filim işleri ile uğraşmasınlar..

Bazı teorileri, sırf ilahi dinleri yalanlamış olmak için bilimselleştirmeye verdikleri çabanın bir kısmını, bu konuya yönlendirseler..

Bu yolda ciddi adımlar atılabileceğine inanıyorum..

Pazar akşamı Habertürk’te, Prof.Dr. Caner Taslaman’ın, “Evrim teorisinin İslam’a aykırı olmayabileceği”ni iddia ettiği programını izliyordum..

Bugünden değil.. Birkaç yıl öncesinden değil..

Yüz binlerce yıl öncesinde yaşandığını söylediği olayların, inkarı mümkün olmayacak “bilimsel izahları”nı(!) kendinden emin bir şekilde yaparken, bilimselliği henüz belirlenmemiş bir “teori”yi de, İslam’la barışık şekilde önümüze koyuyordu.

“Çamurdan yaratılma bilgisi, sadece Hz. Adem’e ait değildir. Hepimiz sürekli topraktan besleniyor ve topraktan bedene dönüşüyoruz” yuvarlamaları ile, Kur’an-ı Kerim’deki bir bilgi, “evrim teorisi” ile uyumlu hale getirilmeye çalışılıyordu..

Bir saat sonra olacak deprem hakkında tahminde bulunamayan bilim adamları, yüz binlerce yıl öncesinde yaşanılanları, Caner Bey’in dilinden çok basit tespitler olarak aktarmış oluyorlardı.

“Bilim”i, hatta “bilim”i bile değil, bir “teori”yi bu kadar putlaştıran bilim adamı söylemini, ben eleştirmek için hazırlık yaparken..

Öğle saatlerinde yaşadığımız deprem, bana aktüel bir malzeme de vermiş oldu..

Caner Bey, yüz binlerce yıl öncelerini öyle güzel emin ifadelerle anlatıyordu ki..

Caner Bey’e ve benzerlerine..

“Bu kadar uğraşınızı, yüz binlerce yıl önceleri için değil de, birkaç yıl sonrasında, birkaç ay sonrasında, birkaç gün sonrasında yaşayabileceğimiz olaylara hasretseniz, daha faydalı bir iş yapmış olmaz mısınız” diyesim geliyor..

Akit
14 Haziran 2017

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;