SİYASET

Nurettin Veren : Gülen ABD’ye oynamakla, yanlış ata bindi

Tarih
15 Temmuz 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Nurettin Veren

Peygamber Efendimiz (SAV) ilk olarak: Peygamberlik görevine, Kâbe’deki bütün putların, önemsiz ve boş bir obje olduğunu, hiçbir şekilde saygıya, tapınmaya layık olmadığını anlatıp insanları önce kalben ve ruhen özgürleştirdi.  Düşünce ufuklarını açtıktan, kalplerindeki bu putları temizledikten sonra,  Kainat’ın Yüce Sahibine boyun eğmeyi ve Ondan başka hiçbir şeye teslim olmamayı;

(YANİ LA İLAHE İLLALLAH’I ÖĞRETTİ)

İkinci olarak: Kendisi için ise, söylenilen o sözü kalplere öyle bir doldurdu ki, gerçekten başta kendisi olmak üzere Allah’tan başka hiçbir şeyin tapılmaya ve yüzde yüz güvene layık olmadığını ilan etti. La İlahe İllallah’ın arkasından gelen ve VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN ABDUHU VE RESULUHU, kendisi için söylemiş olduğu söz, sadece o yüce Kainat Sahibi’nin diğer insanlar gibi, kendisinin de bir kulu olduğunu ve görevli bir Peygamber olduğunu ilan etti.

Peygamberlik görevinden önce, ABDUHU kelimesine yapmış olduğu vurgu, Kelime-i Tevhid içindeki ve Muhammeden Abduhu ve Resuluhu ile kendisinin hiçbir şekilde Allah’ın Eşi, Ortağı, Benzeri, Dengi, Oğlu, Kızı, Evladı olmadığı ilanı, gerçek Tevhid’in ilk basamağı olarak kendinin tam izahı ve anlatımı idi.

 Değişik ayet-i kerimeler içerisinde de, kendisinin anlatıldığı her yerde, onun, KUL OLDUĞU YÖNÜNE VURGU YAPILDI. 

(ALLAH KULUNA, BU KUR’AN’I İNZAL ETTİ) İsra Suresinde, Subhanellezi Esra Ala Abdihi ile;  ABDİHİ olarak kul olduğuna vurgu yapıldı. Hiç kimse kul olma, Yüce Kainat Sahibi’nin yanında, insan olma vasfının dışında, bir önceliğe sahip değildir. Yanına gelen bir bedevinin kendisine “Efendimiz” deyince, “Efendimiz Allah’tır” buyurdu. Kendisine aşırı hürmet gösterenlere, ayağa kalkanlara, “Acemlerin sultanlarına ayağa kalktığı gibi, ayağa kalkmayın” deyip, onları durdurdu.

Başka bir yerde de, “beni başka Peygamber’lerden üstün tutmayın” diyerek, aşırılıkların ve mübalağaların önüne geçti. Efendimiz (SAV) bu şekliyle kendisini  kul olarak ilan ederken,  bugün pek çok kimse kendisine değişik isim ve unvanlar altında, Din bezirganlığı ve aracılığı, mevki ve makamlarını ele geçirme, Allah’la kul arasında aracılık etme rolünü, boş kalan bu mevkii doldurma ve buradan maddi, manevi ve siyasi güç ve rant elde etme peşindedir. Manevi rant elde etmek dahi bir çıkardır.  

Tasavvufta esas olan kulun kendini sıfırlamasıdır. Kendinin bir “hiç” olduğunu anlamak ve anlatmak, Acziyet’ini ve Fakrını ilan etmek, en güzel kulluğu teşhir etmek, tasavvufun birinci basamağıdır.

Hak ve Adalet’in yanında olmak, Mazlum’un yanında olmak, Zulme karşı durmak, İlahi neticeye karışmamak, İman’ın gereğidir. Neticeyi yaratacak olan Allah’tır. İlahi Adalet konuşunca sebepler Sükut eder.

Gülen’in, “Amerika Birleşik Devletleri, kıtası ile beraber yerin dibine geçecek” dediği halde, ABD’ye gidip sığınması ve Amerikan Vatandaşı olması kendi söylemlerine ters bir davranıştır. ABD’nin Arap Baharı deyip, İslam Coğrafyasını, kan, revan içerisinde bırakması, tam bir kara kış olmuştur. Kurulan bu entrikasının karşılığında unutulmamalıdır ki, (TUZAK KURANLARIN, TUZAKLARINI BOZAN, YÜCE ALLAH’TIR.)

Kendi ülkesi içinde, 50 milyondan fazla, Afro Amerikalı Vatandaşların, asırlar önce Atalarının ve Dedelerinin köle ticareti ile Vatanlarından koparılıp getirildiği, en acımasız işkenceler ile Hayvanca muameleler yapılarak sömürüldüğü, pimi çekilmiş bir canlı bomba gibi, başlarına her an patlayabilirler. 

Etme Bulma Dünyası, (VE TİLKEL EYYAMU NÜDAVİLUHA BEYNAN NAS) biz zamanı insanlar arasında çevirir dururuz; hiçbir şekilde hadiseler, olaylar, düz bir çizgi şeklinde devam etmez, dairevi bir şekilde döner. Çemberin üzerindeki nokta, bir aşağı, bir yukarı gelir.

Birilerine Gece olurken, birilerine Gündüz olur, birilerine Kış olurken, birilerine Yaz olur, Allah zamanı İnsanlar, Devletler ve Milletler arasında, dairevi bir şekilde çevirir durur. Tıpkı dönme dolaptaki oturanların durumu gibi, fakir ve ezilmiş olanlar yukarıya, yukarıda Saltanat sürenler de aşağıya gelir. Gülen bunu Rusya dağıldığı zaman, “Rusya ile beraber Amerika da bir şekliyle, Paramparça olacak ve kıtası ile beraber batacak” dediği veya bağrında taşıdığı, Zenci kitlenin, ABD’nin ırkçı zulmüne karşı bir hareket olacağını bildiğini söylemişti, öyleyse Gülen’in kendisi,  (YANLIŞ ATA OYNAMIŞ OLMUYOR MU?)  

(KUVVET HAKTADIR.. HAK KUVVETTE DEĞİLDİR.)

Mazlumlarla ve kendi ülkesindeki, İrşat ve Tebliğ ile ezilen İslam Coğrafyası ile ilgilenip, hizmeti o tarafa kaydırmak üzere Orta Asya’ya ilk adım attığımızda, bizi böyle inandırmıştı. Keşke bu ezilmiş ve parçalanmış, İslam Coğrafyasında kalıp, oralardan bir tanesinin Vatandaşı olsaydı, fakat “Kıtası ile beraber yerin dibine batacak” dediği Amerika’ya yerleşti, “yılanın başı, kobranın başı, Vatikan’dır” dediği halde, Papa’nın gidip elini öptü ve ondan aldığı icazetle, Ülkesi’nin bütün bilgi birikimini, maddi birikimini ve İnsan kaynaklarını alıp, ABD’ye taşıdı.

Fetih Suresinin son 3 Ayetinde buyrulduğu gibi, kâfirlere, ateistlere, inançsızlara, müşriklere, alabildiğince şiddetli Müminlere ve İslam kardeşlerine, gayet yumuşak ve toleranslı olmayı, herhalde Gülen ters tarafından okumuş olmalı ki, İslam’a senelerce küfretmiş, Eser Karakaşlar, Şahin Alpaylar, Ahmet Altanlar, Nazlı Ilıcaklar gibi, pek çok kimseleri vitrine koyup, şişkin Dolar zarfları ile besleyip, onları patlayacak hale getirip, İslam’ın ve kendi Ülkesinin üzerine salmak ve hâlâ daha yeni yeni, Televizyonlar ve Gazeteler açarak, kendi Ülkesinde çatışma meydana getirmek, pek çok ailenin ve işadamlarının hayatını, altüst etmek, Gülen’in inadının ne kadar korkunç olduğunu göstermektedir. 

Papazlara değişik din mensuplarına, eşcinsellere göstermiş olduğu toleransı, kendi Milletinden, kendi Devleti’nden, Alnı Secdeli, “Allah” diyen, “Muhammed” diyen, “İslam, Kur’an” diyen kardeşlerine göstermesi gerekmez miydi?! Alaattin Kaya’nın dediği gibi “benim paralel yapı ile artık hiçbir ilişkim yok” deyip, Beyaz Bayrak sallayarak, “nasıl bir çözüm yolu bulabilirim, çareler aramalıyım” diyerek, kendini feda edebilmeli ve bir empati yaparak, her şeye rağmen hatasını itiraf edip, büyük bir cesaret ve özveriyle Türkiye’ye dönmelidir. Diz üstü yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih etmelidir.

ÜSTADIN ÇİLELİ HAYATI VE BU ÜLKEYE BAKIŞI UNUTULMAMALIDIR.

YeniAkit
15 Temmuz 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;