Yeni bir parti daha siyaset arenasına çıkıyor. Doğrusu muhalefet cephesinde yeni bir partiye ihtiyaç olduğu anketlere yansısa da, o ihtiyacı AliBabacan'ın karşılamayacağı daha önce yaptığı açıklamalarla anlaşılmıştı. Şimdi kurucular kuruluyla da tescil edilmiş oldu. Listede eskilerin yanında yeni isimler de var ama bir ikisi hariç hiçbirinin "siyaseten" bir karşılıkları yok.
Karşılığı olabilecek olanların da Babacan dahil eski AK Partili olmaları bir paradoks oluşturuyor. Bu yüzden partinin genel başkanı olacak Ali Babacan bile partiyi tarif etmekte zorlanıyor: "Siyasi yelpazenin tam ortasında ana akım bir parti olacağız"
Ne savunacakları konusunda da mevcutpartileri, hatta tabela partilerini bile aşamayanbir yaklaşım var: "Temel ilkeleri ihya eden, özgürlükleri demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ihya eden bu evrensel değerler temeline oturmuş kendi vatandaşı için çok daha yaşanabilir Türkiye'yi oluşturmak bugünün ihtiyacı."
Eski merkez sağ partilerinden gelen deneyimlibir siyasetçi, Babacan'ın çıkışlarını vekurucular kurulunu şöyle değerlendiriyor: "Listeyi gördüm, siyasette ağırlığı olanlardan çok siyasete hevesli ama büyük partilerde yer bulamayan ve sokakta karşılığı olmayan insanlar ağırlıkta. Seçim pazarlıklarında masada olma amacına uygun bir liste. Bunun ahaliyle bir alakası yok. Daha önemlisi AK Parti'de önemli görevlerde bulunduğu halde, hataları kalanlara yükleyip sevaplara sahip çıkılmasını bu millet yemez." Açıklanan kurucular kurulu ve ortayakonulan siyasi söylem Babacan-Abdullah Gül ikilisinin yapabilecekleri tek şeyin, "pazarlık" olduğunu gösteriyor. SaadetPartisi örneğinde olduğu gibi yeni sistem butür "pazarlık partileri"nin şansını arttırıyor. Buna bir çözüm bulunur mu bilemem ama bu gerçekten hareket eden derin ABD'nin düşünce kuruluşu Rand Corporation da "muhalefetiçeşitlendirin" önerisinde bulunmuştu.
Kim bilir belki de o öneriyi önerenlerden bir de Babacan'ın kurucular kurulunda yer alan Metin Gürcan'dı. Çünkü Gürcan, Türkiye'de "orta kademe askerler rahatsız" diyerek "darbe" olasılığından söz eden derin ABD raporuna en çok katkı veren isimdi.
Daily Sabah yazarı Merve Şebnem Oruç, bir süre önce bu konuya değinmiş veşu tespiti yapmıştı: "Raporda Soner Çağatay'a beş, Amberin Zaman'a beş, Abdullah Bozkurt'a iki atıfta bulunulurken, Metin Gürcan'a tam 39 atıfta bulunuyor. Yani RAND Corporation raporunun oluşmasına Türkiye'den, haberli ve habersiz olarak, en çok katkıda bulunan isim Metin Gürcan."
Bunun ne anlama geldiğini eski bir askerolan Gürcan'ın Al Monitor'daki yazılarınave Türkiye'nin başta Suriye olmak üzerebölgedeki askeri operasyonlarına karşı tavrınabakmak yeterli. Buna derin ABD'nindüşünce kuruluşu Rand Corporation'ın asılmeramı olan "darbe" beklentisini de eklemekgerekiyor. O beklentinin fikri altyapısı dabüyük oranda Metin Gürcanvari "askeri stratejist"lerin analizlerine dayanıyor. "Sessiz Devrim"lere imza atan, "askeri ve bürokratik vesayeti" sonlandıran AKParti'deki geçmişlerini karalayanları tarih nasılyazar bilemem ama yeni bir siyasi yolculuğaçıkarak...
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.
YORUMLAR
sukru öz
12 Mart 2020 20:07
10
küçüçük bir menfeat icin dostlarını bırakıp düşmanlarıyla dost oldular düsmanları kendilerine dost olmadı dostlarını da tekrar kazanamadılar silinip gittiler ve hain damgasını yediler . tuzak aynı düşen ayrı hic bitmez bu hırs seni başkan yapacagız seni bakan yapacagız palavraları az geriye bakın kimler geldi kimler gecti....
mtek
10 Mart 2020 22:27
40
Tarih Abdullah Gül,Ahmet Davutoğlu,Ali Babacan nın arkalarına boş teneke bağlayıp VEFASIZLAR olarak yazacak.YAZIKLAR OLSUN bunlara
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.