SİYASET

Abdurrahman Erzurum : ABD TERCİHİNİ YAP!

Tarih
12 Temmuz 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Abdurrahman Erzurum

Tarih, 12 Haziran 2013, İstanbul son dönemin en büyük protestolarına sahne olmaktadır. ABD’den birbiri ardına açıklamalar gelir. Bir tanesini kısaca okuyalım:

“Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, “İstanbul Gezi Parkı’nda polisin protestoculara müdahalesiyle yaralanan kişi sayısından kaygılıyız. Biz, Türkiye’nin uzun süreli istikrarı, güvenliği ve refahının en iyi şekilde, ifade ve toplanma temel özgürlüklerinin sağlanmasıyla garanti altına alınacağına inanıyoruz. Öyle gözüküyor ki bu bireylerin yaptığı da bu. Uluslararası Af Örgütü’nün raporunu gördük, olayla ilgili biz de halen kendi bilgilerimizi topluyoruz.”

Tarih 16 Haziran 2016, Paris grevler, gösteriler ile boğuşmaktadır.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kirby, bir açıklama yapar.

"Bu tür şiddet olaylarını gördüğümüz zaman endişe duyuyoruz. Başta Amerikan vatandaşlarını tehlikeye düşürebilecek durumlar olmak üzere, diğer ülkelerde yaşanan şiddet olaylarını yakından takip ediyoruz"

Tarih 1 Mart 2011 Umman'ın sanayi kenti Sohar'da, siyasi reform talebiyle gösteriler düzenlenir.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Philip Crowley açıklamayapar.

"Umman hükümetiyle temasa geçtik, göstericilere karşı daha itidalli davranması, sorunları diyalog yoluyla çözmesi ve bir reform programını uygulamaya koyması yönünde çağrıda bulunduk. Durumu yakından takip etmeye devam edeceğiz"

“Kaygılıyız”, “Endişeliyiz”, “yakından takip ediyoruz”, “itidale çağırıyoruz” vesaire vesaire…

Bu liste uzar gider. Sözün özü, Amerika hangi ülkede gösteriler ve buna karşı polis müdahaleleri olsa bu tür açıklamalar yapar ve bu ülkelerin iç işlerine bir şekilde müdahil olur.

Fakat, “Bir kişiyi eleştirme, aynı şey bir gün başına gelir” realitesi gereği, ABD’de bugün yıllardır eleştirdiği hususlarla yüzleşmek durumunda.

ABD film sektöründe bir trip vardır hepimiz yakından biliriz. Tüm sorunlar ABD’de yaşanır, uzaylılar ABD’ye saldırır, süper kötü güçler ABD’yi istila eder. ABD kendi ülkesini ve dünyayı bu sorunlardan kurtarır. İşte şimdi de öyle bir sorun ABD’yi sarmış durumda. İşin kötüsü bu seferki sorun uzaylılara benzemiyor ve çok daha kötü gibi duruyor.

Özgürlükler ve rüyalar ülkesi Amerika uzun süredir sakinleşmiş gibi görünen bir sorunu yeniden yaşamaya başladı.

Son yıllarda gündemden düşmeyen polisin özellikle siyahilere karşı aşırı güç kullandığına yönelik tartışmalar, Louisiana ve Minnesota eyaletlerinde yaşanan polis tarafından ölümlerle yeniden gündeme oturdu.

ABD’de son dört gün içinde üç siyahinin polis tarafından vurulması siyahilere yönelik şiddeti yeniden ülke gündemine taşıdı. ABD’nin en ünlü gazetelerinden Washington Post’un derlediği verilere göre, ABD polisi bu yılın başından beri 509 kişiyi öldürdü. Öldürülenlerin 125’ini ise siyahiler oluşturuyor.

Durum böyle olunca, birçok şehirde polis şiddeti ve ırkçılığa karşı protesto gösterileri düzenlendi.Son iki olayın meydana geldiği Louisiana ve Minnesota eyaletleri gibi başkent Washington, New York, Chicago, Dallas gibi 10 kentte binlerce kişi sokaklara döküldü.

Olaylar protesto yürüyüşleri seviyesinde seyrederken, keskin nişancıların açtığı ateş sonucu 5 polis öldü, 6 polis yaralandı. Bu eylemden sonra ABD polisi daha da sertleşti.

Bir gecede toplam 130 eylemci gözaltına alınırken, gözaltına alınanlar arasında bazı gazeteci ve aktivistler de yer aldı.

Gözaltına alınan gazeteciler arasında, ABC televizyonunun yerel kanalında çalışan Carlet Cleare ve Justin Carter adlı 2 siyahi gazeteci de yer alıyor.

Basın özgürlüğü ve gösteri özgürlüğü açısından son derece sakıncalı bir durum, Türk dışişlerini bilmem ama ben pek kaygılıyım.

Tek ben mi, Uluslararası Af Örgütü’nün de aralarında bulunduğu birçok kuruluş, ABD’deki polisin silah kullanmasına yönelik yasaların değiştirilmesini istiyor.

Örgüt bir açıklama yaparak; “Kendi güvenliğini ve protestocuların güvenliğini korurken, barışçıl protesto hakkının kullanılmasını kolaylaştırması polisin görevidir. Polis ateşine karşı protesto hakkı korunmalıdır. Geçen gece, barışçıl protestolara oranla gözaltıların sayısının çokluğu tepki konusunda ciddi soru işaretlerine neden olmaktadır. Güvenlik güçleri gösteriler sırasında yasal gözlemci ve gazetecilere veya protestoculara karşı hangi kuralın uygulanacağı konusunda seçici davranamaz."

Bence dost bu günde belli olur. ABD bizde yaşanan her olay konusunda bu kadar kaygı duyarken, 180 ülke sessiz kalmamalı, ABD’deki olaylardan kaygısını, endişesini dile getirmelidir. Ülkedeki güvenlik kuvvetlerini itidale çağırmalıdır. Basın özgürlüğü ve protesto hakkı vurgusu yapılmalı. Amerika’daki olaylar yakından takip edilmelidir.

Hatta; Bahamalar, Bahreynve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ABD’de bulunan vatandaşlarının dikkatli olmaları konusunda uyarıda bulunmalıyız. Hatta ABD’ye gidilmemesi konusunda da tüm vatandaşlarımızı uyarmalıyız.

İşin şakası bir yana ABD’nin bir tercih yapması gerekiyor artık. Ya, bu olaylar bir başka ülkede olsaydı nasıl bir açıklama yapardık diye düşünüp bu açıklamaya uygun hareket etmelidirler, yani tutuklu gazeteci ve eylemcileri salıverip, polis yasasını değiştirip, demokratik gösteri yasasına uymalıdırlarya da artık şu dünyanın lideri pozisyonlarını bırakıp ülkelerin kaderlerinden çekilmelidirler.

Tam bir sırça köşk misali yani..

ABD'de Ulusal Biyoteknoloji Enformasyon Merkezinin yaptığı bilimsel araştırmaya göre, 1966-2012 yıllarında dünya genelindeki toplu saldırıların üçte ikisinin bu ülkede meydana geldiği ortaya çıkmıştır.

ABD, 171 ülke içerisinde 90 toplu saldırı ile açık ara önde giderken, Filipinler'de 18, Rusya'da 15, Yemen'de 11 ve Fransa'da 10 toplu saldırı meydana geldi.

Ülkede silah kullanımı oldukça artmış ve tehlikeli sınırlarını geçmiştir.

Ülkedeki siyahiler bugüne kadar protestolarında ilk kez bu kadar sert karşılık vermişlerdir. Yine araştırmalara göre siyahiler arasında bu tür gizli eylemci oluşumlar çok artmıştır. Eylemlerde silah kullanımı artarsa ABD eyaletleri ne Cizre’ye benzer ne Diyarbakır’a..

Birde asıl üzerinde düşünülmesi gereken en büyük problem ise, yaklaşan başkanlık seçimlerinde Trump’un ırkçı, islamofobik söylemleri ve bu söylemlerin halk arasında yüksek oranda kabul görmesidir.

“Bu daha başlangıç”… Etki tepki paradoksu gibi. Toplum bu şiddet sarmalına bir girerse ortada ne ABD kalır ne Trump.

Dostuz, müttefikiz, neticede sizin bizim iyiliğimizi istediğiniz gibi bizde sizin iyi olmanızı istiyoruz.

Yani “ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” desek meramımız anlaşılır herhalde…

Ajanshaber
12 Temmuz 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;