DÜNYA

Fehmi Koru : Bir ‘komplo uzmanı’ olarak tavsiyem

Tarih
12 Ocak 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Fehmi Koru

12 Ocak 2015

BEN “komplo” kokan eylemleri iyi bilirim; burnum o konuda talimlidir.

Türkiye’nin çok partili dönemi (1946’dan şu günlere kadar) aynı zamanda “komplolar” dönemidir. Sivil siyaseti zora sokmak, siyasetçileri gözden düşürmek, ya da siyasi partilerden birini diğerleri yanında öne geçirmek amaçlı pek çok “komplo” sayılabilir.

Siyasete yönelik “komplolar” genellikle başarılı olmuştur.

Zaten bu yüzdendir ki, “komplo” meraklıları, yaptıklarının siyasi alanı düzenlemeye yaradığını görünce, işi, toplumsal katmanları ayrıştırma alanına taşımışlardır. Sol-sağ ayrışmasını silahlı çatışmaya yönlendirmenin, seçilmiş hedefleri suikastlarla yok etmenin ince işçiliğine tanık olunan dönemleri, etnik (Türk-Kürt) ve dini (Sünni-Alevi) farklılıkları çatıştırmayı amaçlayan oldu-bittilerin yaşandığı zamanlar izledi.

Ülkemizde ne kadar ihtilaflı konu varsa hepsi yerli-yabancı kirli eller tarafından kaşındı da kaşındı.

Ara sıra gündeme taşıdığım bir tezi yeniden tekrarlayabilirim: Dünyayı dizayn etme meraklıları için Türkiye deney kabı gibidir; pek çok global gelişme önce bizim ülkemizde denenmiş, başarısı görüldüğünde başka yerlerde uygulamaya konulmuştur...

Dünyamızın 2000 yılı sonrasında yaşadıklarına bu gözle bakabiliriz. Sivas’ta yakılan Madımak Oteli ile New York’ta yıkılan İkiz Kuleler eylemleri arasında benzerlik yok mu sizce? Bizdeki, Sünni-Alevi ayrışmasını tetiklemişti; ABD’deki, İslam dünyası ile o dünyaya mensup olmayanlar arasındaki anlayışa dayalı birlikte yaşama arzusunu ortadan kaldırdı...

Madımak-sonrası Türkiye ile 11 Eylül (2001) sonrası dünya pek çok bakımdan birbirine benziyor. Toplumumuzda ve dünyada var olan dine dayalı farklılıkları ayrıştıra ayrıştıra bugünlere gelindi.

El-Kaide ve IŞİD var diye Filistin’den fazla söz edilemiyor bugün. Ya da, Charlie Hebdo türü eylemler yüzünden vaktiyle ucuz işgücü olarak Batı’ya ithal edilmiş göçmenlerin bugünkü acınası halleri sorgulanamıyor. Fikir özgürlüğünden daha değerli görülmesi gereken eşitlikçi bir düzlemde yaşama hakkına yönelik ihlallerden söz edilemiyor. Geçmişte herkes için hakça düzen talep edenler bile, İslam dünyası ile ilintilendirilen uğursuz eylemlere bakıp seslerini kısmayı yeğliyorlar...

Olan bitene “Komplo” deme cüreti gösterenlerin üzerine lanet yağdırılması da cabası...

Akıntıyla sürüklenmek istemeyen, meydana gelenlerin ele alınış biçimini ve çözüm önerilerini sorgulayanlar veya “Komplo bu” çıkışını yapanlar, var olan karanlık ortamı daha da karartmış oluyorlar.

37 kişinin yanarak hayatını kaybettiği Madımak Oteli faciasına “Komplo” denildi de ne olduysa Charlie Hebdo olayı için aynı teşhiste bulunmak da aynı sonucu doğuracaktır. Olaylarda hayatını kaybedenlerle kendi aralarında bire bir ilişki kuranlar, eylemleri şiddetle kınamak yerine “komplo” yönünü öne çıkaranlar yüzünden, eylemcilerle aynı inanca sahip herkesi nefretinin odağı yapabiliyor.

Kendi hesabıma Sivas’ta aydınların yakılması olayından duyduğum kahredici mahcubiyeti ifadeden hiç çekinmedim. 11 Eylül eylemlerine “uğursuz” teşhisini daha ilk gün koyabildim. Bugün de Charlie Hebdo’ya baskını ve karikatüristlerin öldürülmesini bir barbarlık eylemi olarak görüyorum.

Burnu “komplo” kokusunu iyi alan biri olarak uyarıyorum: Olan-bitenin “komplo” olarak yorumlanması en çok komplocuların işine yarıyor...

Doğru olan tavır, sorunlarını silahla ifadeye kalkışan, başkalarının özgürlüklerini hedef alan, dinler arası ve etnik ayrımcılığı körükleyen her türlü eyleme, kimden gelirse gelsin, hiç tereddütsüz karşı çıkmaktır.

Komplocuları işsiz güçsüz bırakmanın başka yolu yok.

Habertürk

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;