Sesli Makale

15 Ocak 2015

İmralı tutanaklarının SIZMASI bir anda ülke gündemini sarstı!
"Kim sızdırdı?", "Neden sızdırdı?", "Amaç neydi?", "Öcalan'ın sözleri doğru muydu?", "MİT neden kesin bir dille yalanlamadı?" gibi onlarca soru cevap bekliyor!
Ben de olayın üzerinden bir gün geçmesini bekledim! "SIZINTI" için kimin ne yazacağını, nasıl tepki vereceğini merak ediyordum!
Tahminlerim yine DOĞRU çıkınca gülümsedim!
Arkadaşlar beni hiç yanıltmazdı! Yine öyle oldu!
Eğer hazırsanız başlayalım...
Birlikte seyahat edip ARKA PLANI görmeye çalışalım...
Ama bunu yaparken tek şartım var! Kimse duygularını, Öcalan'a olan öfkesini, PKK'ya olan kinini işe karıştırmayacak! Çünkü AKLI devre dışı bıraktığımız da gideceğimiz yer savaş olur, kaos olur! Ama biz barışı, huzuru ve Büyük Türkiye'yi savunuyoruz!
Önce dün birçok gazete ve gazeteci konuyu işlese de hiçbiri birazdan sizlerle paylaşacağım sözleri görmemiş! Aslında konunun ÖZÜ orası ama nedense dikkatlerden hep kaçmış! Neyse bizim işimiz de bu!
Yazılmayanı yazmak, saklanan gerçeği bulup insanlarla paylaşmak!
Haydi!
"Özal'dan beri teşebbüs içerisindeyim, akim kaldı.
Şimdi akamete uğramaması lazım. Uğrarsa, tırnak kesilirse felaket olur! Başarısızlık isyan, savaş, kaos...
Hepimizin hayatı söz konusudur... Dostlarımızın ve halkımızın eski kalıp mücadeleleri bir kenara atmaları lazım..."
"BU OLMAZSA HALK SAVAŞI OLACAK.
ÖLEN ÖLECEK. BEN KARIŞMIYORUM!... Şunu iyi bilin, ben de devlet de vazgeçemeyiz..."
"Sayın Başbakanı buna inandıran ekip (2011'de) 'PKK'yı bitireceğiz' dedi. 10 bin kişiyi KCK'dan içeri aldılar. Bu güç MİT'e de DARBE planladı! Hemen devreye girdim. 'Bu darbedir' dedim. Başbakan MİT'e darbe yapılınca sıranın kendisine geldiğini gördü. Başbakan 'vatana ihanet' suçundan tutuklanacaktı! Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanması da budur!
"Yeni darbe Brüksel ve ABD'de planlanıyor.
Türk-Kürt ilişkilerini yeniden tanımlamam işlerine gelmedi...
Benim üzerimde planları var. Doğan Güreş Paşa, LONDRA'dan döndü, 'Bana yeşil ışık yakıldı' dedi. 4 bin köy yakıldı. İşadamları götürüldü!"
"Çiller beni bomba ile ortadan kaldırmak istedi. Doğan Güreş-
Tansu Çiller işbirliği icazeti Londra'dan aldı..."
MİT Müsteşarı Hakan Fidan düşürülmek isteniyor..."
Florida kontrgerilla merkezidir. Çatlı iki kez gitti.
Papa, Palme ve Sakine bu tür grupların işidir!.."
Özellikle barış için çırpınan hükümete saldıranlar bu cümleleri görmezden geldi! Kaçtı!
Şimdi adım adım gidelim.
Öcalan'ın sözlerinin sızması TÜRK TARAFI için bir şey ifade etmez! Sabah akşam "Türkler için ölürüm.
Ben ettim siz etmeyin" dese bile bir anlamı ve yankısı yoktur! Çünkü Türkler için o "Eli kanlı bir elebaşıdır! Katildir!" Bu nedenle kulak verilecek son insandır! Hiçbir sözünün bir değeri yoktur!
Peki "SIZINTI" olduğuna göre o zaman KÜRTLER için bir şey ifade etmeliydi! Öyle ya; Operasyonu yapanın bir amacı olmalı... Bir aklı olmalı... Ama bütün sözcükleri üç kez, tek tek gözden geçirmiş biri olarak KÜRTLER'i küçük düşüren tek bir cümlesini bulamadım. Hatta üst perdeden konuşan bir ÖCALAN'a ulaştım! Demek ki iki halkı da hedefe koymamıştı SIZINTIYI gerçekleştiren AKIL... Sonuç bunu gösteriyordu!
Peki o zaman izlediğimiz film ne mesaj taşıyordu? Anlatmak istediği neydi? Ve kim hedefteydi? İşte, yukarıda kimsenin alıntı yapmadığı cümleleri alt alta koyunca Öcalan'ın hedefinde LONDRA olduğunu gördüm! Hep söylediğim gibi LONDRA'daki BARONLARIN Amerika'daki Yahudi, Ermeni ve Rum lobilerini arkasına alarak, Türkiye'deki BARONLARA da yaslanarak BARIŞIN önündeki tek engel olduğu sonucuna ulaştım!
Yani OSLO'da "gol yiyen devlet" şimdi Öcalan üzerinde ağları havalandırıyordu!
Rövanşı alıyordu!
Baronlara "sızdırma öyle değil böyle olur!" diyordu!
AKIL çarpışıyor, yabancıların oluşturduğu KONSORSİYUM yeniliyordu!
Şimdi birileri çıkıp "Öcalan'a mı inanacağız" diyebilir! Zaten "Bu soru sorulsun" diye onun sözleri sızdırıldı! Kimsenin yazamayacağı, kulaktan kulağa bile söyleyemeyeceği bazı sakıncalı DOĞRULAR onun ağzından piyasaya sürüldü! GOOGLE'a girdi! Bir takım oluşumlar ilk kez ciddi bir müdahaleyle karşılaştı! CHP ve MHP'nin Londra çizgisi onun ağzından duyuldu!
Peki kimin üzerinden yapıldı?
İddialar çok! Bir BDP'li üzerinden operasyonun işlediği dillerde! İşin daha da ilginci Öcalan'ı sevmediğini her yerde söyleyen ve bunun duyulmasında bir sakınca görmeyen bir BDP'linin...
Yukarıda Öcalan'dan alıntı yaptığım cümlelere tekrar bakın!
Başbakan'ın, Başbuğ'un, Hakan Fidan'ın ve BARIŞIN yanında duran bir tavır göreceksiniz!
Özellikle "Süreç başarısız olursa halk savaşı olacak. Ölen ölecek. Ben karışmıyorum" cümlesi çok önemli...
Yani Öcalan diyor ki; Barışı sağlayamazsam beni buraya iten güç, 50 bin PKK'lıyı memleketin başına bela edecek. Ve ülkeyi bölünmeye kadar götürecek gelişmelerin önünü açacak! Oslo'yu sızdıran güç bunun için hazır!
Ama Erdoğan ve Başkanlık için ettiği sözler ne mi olacak?
Onlar da büyük ve akıl dolu operasyonun YEM'i...
Büyük bir şeffaflık içerisinde yürütülen İmralı süreci sizce barış için "Zehir içmeyi göze almış" bir iktidarı yıpratır mı? Süreci baltalar mı?
Bence hiç akla uygun gelmiyor?
Ne dersiniz?
Cevap vermeden önce Öcalan'ın çizdiği Türkiye karşıtı koalisyona bir daha bakın!

NOT 1: Muhalefet, BAŞKANLIK pazarlığı sonucunda barış için el sıkışıldığını söylüyor!
Yahu Erdoğan Başbakan! Mübaşir değil ki!
Boşuna dememişler "Allah düşmanın bile akıllısını nasip eylesin!" diye...

NOT 2: Öcalan'ı her ne kadar ciddiye almasak da kabul etmek gerekir ki son 30 yıldır bölgede oturup kalkmadığı güç yok!
Ankara'daki en tecrübeli politikacı kadar deneyimli ve bilgili!
Ya Ankara'nın bilgisi dahilinde hiç güvenmediği birini, sadece sızıntı yapacağını tahmin ederek çağırdıysa!...

Takvim