Mustafa Kemal Paşa’nın,Kastamonu seyahatinden Ankara’ya şapkalı döneceği haberini alan milletvekilleri, alelâcele tedarik ettikleri şapkaları (bu arada Rum kadınlarının taktığı şapkadan takanlar da oldu) başlarına geçirmişler, Gazi’yi karşılamaya gitmişlerdi.
Aralarında Afyon Milletvekili Ali Çetinkaya da vardı. Ali Bey aynı zamanda İstiklâl Mahkemesi üyesi idi. Kısa bir süre önce Vakit Gazetesi muhabirini karşısında şapkalı görünce huzurundan kovmakla kalmamış, “Seni gidi gâvuroğlu gâvur” diye bağıra bağıra merdivenlere kadar kovalamıştı. Şimdi onun da başında lengerli fötr şapka bulunuyordu. Değişime anında o da ayak uydurmuştu. Vakit muhabiri ile göz göze gelip gelmediklerini bilemem.
Şimdi de gelinzamanın Adâlet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un şapka yorumunu okuyalım:
“Şapka giymekle, ilerlemelere mâni olan bu kara engel söküldü, yıkıldı, yerin dibine geçirildi. Büyük yürüyüş yolları açıldı…” (Mahmut Esat Bozkurt, Atatürk İhtilâli, s.154-155).
“Yürüyüş yolları açıldı” ama her yol Batı’ya çıkıyor ve yürü yürü bitmiyor!..
Bunu bırakıp Mahmut Esat Bozkurt’un anlattığı hatıraya geçelim:
“Atatürk bir gün, lütfen, bu husustaki fikrimi sormuşlardı. O sırada Musul işi, aleyhimize sonuçlandığı için, rahmetli hayli sıkıntılı idi.
Şu cevabı vermek cesaretinde bulundum: ‘Şapka giymek, bu millet hesabına bir Musul fethinden üstündür!’
Atatürk hafifçe gülümsedi ve başını bir kaç defa eğerek beni taltif etti.” (Mahmut Esat Bozkurt. Atatürk İhtilâli, s.154-155).
Yani?..
“Al şapkayı ver Musul’u!”
•
Falih Rıfkı Atay, “Çankaya” isimli kitabında anlatıyor:
“(Şapka inkılâbından) …Bir hayli sonra, meselâ İzmir gibi aydın çevreler varken, ilk şapkayı niçin Kastamonu taassubu içinde giydiğini Mustafa Kemal’den sormuştum. Şu cevabı verdi:
“İzmir tarafı halkı beni birçok defa gördü. Eğer orada şapka giysem, bana değil, şapkama bakarlardı. Beni ilk defa görenler ise şapkamla olduğum gibi kabul ettiler.” (Falih Rıfkı Atay Çankaya, Kral Matbaası, İstanbul, 1984, s.434).
•
Mehmet Safvet, “Türkiye’de Demokrasi İnkılâbı” isimli kitabındaanlatıyor:
“Türk Cumhuriyeti ile gelen diğer bir inkılâpta içtimaî inkılâptır. Bu inkılâpla âile hukuk ve teşkilatımızı, bilumûm vatandaşlar arasındaki münâsebet-i içtimaîyeyi eski köhne sahalardan kurtararak yepyeni ve aklî sahalara sokmuş oluyoruz. Bu miyanda serpuşlanmızı da değiştirip beynelmilel bir serpuş kabul edişimiz kıyafetimizde şâyân-ı takdir bir Avrupalılık hatvesidir.” (Mehmet Safvet, Türkiye’de Demokrasi inkılâbı, Kütüphâne-i Sûdi istanbul, 1928, s.44-45).
YORUMLAR
1971 kez izlendi
2107 kez izlendi
982 kez izlendi
1301 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.