“Asıl konuşulması gereken konu, Ortadoğu’daki radikalleşmenin insanlığa nasıl bir maliyet ürettiği. Orada IŞİD’i gerekçe göstererek müdahale ediyorsun ama şu ana kadar Suriye’de 550 bin insan ölmüş ve bunların hemen hemen hepsi de masum. Bundan etkilenen insanlar var. Yapmış olduğunuz müdahalelerle IŞİD’in saflarını sıklaştırmış oluyorsunuz. Yani dini anlamda kırılmaya sebebiyet veriyor. Böyle temel bir gerçek var. Şu an en büyük sıkıntı IŞİD’in askeri varlığı değil, üretmiş olduğu kavramsal olgu.”
Bugün İngiltere’deki Müslüman gençler içerisinde IŞİD’e sempati duyanların oranının yüzde 24 olduğunu belirten Ağar devam ediyor:
“Bütün dünyada sempati duyanların oranı ortalama yüzde 9’ken İngiltere’deki rakam çok yüksek. Çünkü inançları yüzünden ötekileştiril-diklerini düşünüyorlar. Ötekileşen, bir şekilde hemen marjinalleşiyor ve radikalleşiyor, radikalleşen de terörize oluyor. İngiltere’de ötekileşmeyi hisseden belki bir milyon kişi, bundan marjinalleşen 100 bin kişi, radikalleşen bin kişi, terörize olan 10 kişi ama böyle oluyor bu iş..”
Yani asıl sorun İngiltere’dekiler.
“Tabii. Nice saldırısında da aynı karakter vardı. Adam bir tane kamyonu ele geçirdi, Fransızların arasına daldı, 100 insanı öldürdü. Burada cipiyle insanlara vura vura yaralayıp öldürdü, sonra da bıçakla polise saldırdı. Fotoğraf bu kadar...”
Peki, ne yapılması lazım?
“Sahaya müdahale radikalleşmeyi ve terörü artırıyor, terör de sahaya müdahaleyi tetikliyor. Böyle bir sarmal var kendi içinde. Batı dünyasının bu sarmaldan çıkması gerekiyor. Bu dördüncü nesil savaşlar, diğerleri gibi durabilecek savaşlar değil. Düşmanlık tohumunu ektiğinizde bunun yüzyıla yayılması gibi temel bir risk söz konusu. Bu savaşın bir şekilde IŞİD’le sınırlı olması lazım. Sonuçta İslamafobi’den birileri çok güzel besleniyor...”
Milliyet
25 Mart 2017
Hiç yorum yapılmamış
1987 kez izlendi
2112 kez izlendi
986 kez izlendi
1305 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.