SİYASET

Safvan Allahverdi : BÖL-PARÇALA-YÖNET

Tarih
11 Eylül 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Safvan Allahverdi

9 Ekim 2015

Yazıya başlamadan önce sizden bir ricam olucak. Lütfen bu yazıda geçecek her bir cümleyi, kafanızda Orta doğu haritasını, ve  günümüzde olanları düşünerek dinleyiniz. Söz veriyorum ki, bu yazının sonunda, Türkiye’de ve Orta doğu’da aslında neler olduğunu anlayacak, kimin ne tarafta olduğuna karar vericek ve ülke olarak nelerle uğraştığımızı görüp ürpericeksiniz. Şimdi hazırsanız, konuya bir kaç soru ile girmek istiyorum.

Hiç düşündünüz mü? Neden milletin bütünlüğüne kast eden örgütler sadece islam ülkelerinde olur da, herhangi bir Avrupa ülkesinde,Amerika yada İsrail’de olmaz?

İslam dini; “Bir gemide yüz kişi olsa ve bunların doksan dokuzu katil ama biri masum olsa, o masumun hakkı için o gemi batırılamaz” derken, neden bütün bu silahlı guruplar sadece islam ülkelerinden doğar ve çoluk çocuk, kadın, ihtiyar, masum ayırt etmeden katl eder?

Yada şöyle sorayım, işgal ettikleri ülkelerde taş üstünde taş bırakmayan batılı ülkeler ve İsrail halkı, masuma karşı cok mu merhametli de onlardan hiçbir terör örgütü çıkmaz?

Bu soruları bilgiçlik olsun diye sormuyorum, yanlış anlaşılmasın ama bu sorular şuan başta Türkiye olmak üzere Orta Doğu’nun kaderini direk ilgilendiren en kilit sorular. Çünkü Orta Doğuyu bu şekilde bitirdiler,ayakta kalan son kale Türkiye’yi de bu şekilde bitirmek istiyorlar. Çünkü İslam’a savaş açmış karanlık kişiler ve kurumlar, “böl-parçala-yönet” taktiği kullanıyor. Peki bunu nasıl ve ne sebeble yapıyorlar?  Bu sorunun cevabını, önce Amerika’lı General Wesley Clark’ın 2007 de Emy Goodman ile yaptığı bir röportajda söylediklerini aktararak verelim.

Yıl 2001. İkiz kulelere saldırılır, Amerika’da yer yerinden oynar. Amerikan donanmasında ki General Wesley Clark alel acele pentagon’a gider.  Ortama müthiş bir kaos hakimdir. Pentagon’da çalışan diğer bir general arkadaşı, kendisini görünce hemen yanına gelir ve büyük bir heyecanla düğmeye basıldığını, artık savaş çağına girdiklerini söyler. Ne demek olduğunu soran Clark’a, Orta Doğu’da büyük bir temizliğe başlandığını, bunun için yıllardır alt yapının oluşturulduğunu, en başta Irak, sonra, Libya, Suriye, Lübnan, Mısır, zaten sıkıntılı olan Sudan ve en sonunda Iran olmak üzere 7 ülkenin hedef olacağını söyler. Hatta bunla alakalı bazı plan ve projeleri Clark’a gösterir. General Clark başta bunu çok anlamsız bulurken, ondan tam 6 yıl sonra yukarıda bahsettiğim röportajda, bunun gerçek sebebini açıklar ve Amerikanın kimler tarafından yönetildiğini gözler önüne serer. Amerikalı Clark’a göre bunun tek sebebi bizim Arz-ı Mevut diye bildiğimiz, siyonist israile göre kendilerine vaad edilmiş topraklar yatmaktadır.

Sionizm’in fikir babalarından, gazeteci ve Israil dış işlerinde çalışmış biri olan Oded Yinon, 1982 de, “Israil’in seksenli yıllardaki stratejisi” diye bir belge yayınlar. Bu belge Israil’in orta doğu planını oldukça detaylı ve net bir biçimde anlatmaktadır. 19 sayfalık bu belgede İsrail’in bölgede mutlak hakimiyete sahip olması gerektiğini, Tüm arap ülkelerinin küçük parçalara bölünmesi gerektiğini, bazılarının kontrolünü tamamen ele geçirip, hem tampon bölge hemde bölgesel uydu olarak kullanılacağını belirtir. Bu amaç için var güçle çalışılır, önce diplomatik ve finansal baskılar ile başta Amerika olmak üzere, tüm batı ülkeleri bu hedef için ikna edilir ve 2001 onbir eylül saldırısı ile fiilen operasyon başlatılır.

İşte onlarca yıldır Orta Doğuda’ki en küçükten, en büyüğe her bir oluşum ve değişimin ardında bu sınır tanımaz, gözü dönmüş amaç bulunmaktadır. Bu mesele onlar için öyle kutsal ve  büyüktür ki, bu amaç için Türkiye’de dahil, Orta Doğu’nun her ülkesinde canla başla çalışan, biz uyurken uyumayan, biz dinlenirken, durmayan adamları var. İşte biz, koskocaman Orta Doğu yapbozunun küçücük bir cizre parçasına odaklanmışken, bu vaad edilmiş toprakları gerçekleştirmeye and içmiş sionistler, bize hergün beşer cizre büyüklüğünde yaklaşıyor. İşte şimdi en başta sorduğumuz neden bu örgütler sadece müslüman ülkelerden çıkar sorusuna cevap verebiliriz. Çünkü bu örgütlerde Arz-ı Mevut planının bir parçasıdır da ondan. Gerçekten bu grupların yıllar içinde ki ideolojik ve stratejik değişimlerine dikkatlice baktığımızda, islam düşmanlarının Böl-Parçala-Yönet taktiğinin yapı taşları olduğunu görmek zor değil. Dikkat ediniz, neredeyse hemen hemen her bir grup önce etniksel ve meshepsel doktrin içerisinde kuruluyor  ve mensuplarını bu doğrultuda buluyor. İşte bu durum, içinde kurulmuş olduğu ülkeyi önce ideolojik olarak bölüyor, fiili çatışmalar ile parçalıyor, bunu planlayanlar ise küçük bir hamle ile yönetimi ele geçiriveriyor.  En başta Irak , Suriye, Libya, Yemen, Sudan, ve somali hatta ve hatta Filistin buna güzel bir örnektir. Evet Filistin bile diyorum çünkü gerçekten İsrail’e karşı meşru müdafa veren Hamas ve Fetih bile kendi aralarında çatışma içinde ve bu durum Filistin halkını Devlet-Fetih-Hamas olarak üçe bölmüş durumda. Şimdi Filistinin nasil bu kadar kolay işgal edildiğini anlayabiliyor musunuz?

General Clark’ın çok önceden saymış olduğu ülkelerin şuan ki haline bir bakınız. Irak.. Bölünmüş ve parçalanmış bir halde, ışıd gibi üç beş baldırı çıplağa karşı şehirlerini koruyamaz halde. Libya.. parçalanmış, askeri olarak bitik, kendine yararı yok. Suriye.. Paramparça, Sunni, Şii, Alevi, Türki, Esedçi, işidçi herkes bir biri ile mücadele içinde. Lübnan’da hareketlenmeler başlamış durumda. Halk hükümete karşı kışkırtılmaya başlandı. Suriyeli mülteciler, Dini cemaat önderlerinin hükümet ile olan problemleri, hatta etrafta birikmiş çöpler bile Lübnan’da olası bir iç savaş nedeni olarak kullanılıyor. Lübnan’da ciddi bir problemin baş göstermesi çok yakın. Buna az bir zaman sonra şahitlik ediceksiniz. Mısır.. halk bölünmüş, askeri olarak Mursi ve Sisi taraftarı olarak ayrışmış, patlamaya hazır bir bomba.. Suudi Arabistan, Katar ve Kuveyt zaten kendi problemleri ile okadar meşgul ki çevrelerinde olan biteni takip etmeye fırsat bulamıyor.

Gelelim son ve en büyük hedef İran’a.. Işte herşey burada başlıyor. İran hedef saptırmacadan başka birşey değil. Çünkü İran’ın bu plandan haberi var. Başkan seçilen Hassan Rouhani kendinden öncekilerin aksine batıcı ve batı ile uyumlu olacağını, menfaatler doğrultusunda hareket edeceğini boşuna açıklamadı. Akabinde  her ne pahasına olursa olsun kendi Nükleer Santralimizi kuracağız diyen Iran, bir anda Başta Amerika ve Avrupa ile anlaşarak nükleer konusunda istenileni yapacağını söyledi. Yukarıda dedığim gibi İran her zaman hedef saptırmacaydı. Medya, Iran ve Israil arasında kavga olduğunu gösteriyordu ama amborga altında bile İsrail ile işbirliği yapılıyor, bankalar arası dev para transferleri gerçekleşiyor buna ragmen bir Alla’ın kulu birşey diyemiyordu. Orta doğuda israil’e en az tehdit oluşturan ülke, söylenenin aksine İran’dı. Tıpkı iki boksörün soyunma odasında anlaşması gibi, ringde birbirlerine en ağır hakaretleri ediyor ama ciddi anlamda birbirlerine hasar verici tek yumruk atmıyorlardı.  Çünkü Iran yapısı gereği, orta doğuda israil’e en yakın, sunni müslümanlara ise en düşman ve Arz-ı Mevut sınırlarına girmeyen bir devletti.

 

 

Plan kusursuz işliyor. Müslüman dünyası önce bölünüyor, sonra parçalanıyor ve en son yönetiliyor. İşte biz Türkiye olarak verdiğimiz mücadele tam burada başlıyor. Çünkü Türkiye’nin Güney Doğusuda Arz-ı Mevut sınırları içerisinde. Ve bunun için Kürt’ler kullanılmak isteniyor. Dikkat ediniz, Arz-I Mevut sınırları içerisinde ki her toprakta silahlı örgüt cirit atıyor ve Pkk da Türkiye’de ki görevini yapıyor. Güya Kürtlerin hakkını savunduğunu iddaa eden Pkk nın, Kürtlere en büyük zulmü yapan İran’a sesini çıkaramayışının sebebi bu. Dertleri hak savunmak değil, kendilerine verilen görevi tıpkı diğerleri gibi eksiksiz yerine getirmek. Çünkü israil güdümünde ki batının defalarca yaptığı taktik tekrarlanıyor. Önce hayal kurdurup kendi verdikleri silahlar ile savaştırıyorlar, bölge parçalandığında ise, kendi kurup destekledikleri örgütleri yok edip bölgeye sahip oluyorlar. Şu zaman paçavrasında yazan Ali Bulaç, yazısında ne diyordu hatırlıyor musunuz? Pkk Nato’dan yardım isterse, Nato güney doğu’ya hukuken müdahale edebilir. Kim isterse? Pkk. Pkk nın amacı ne? Arz-ı Mevut sınırları içerisinde ki güney doğuyu Türkiye’den koparmak. Peki bu ençok kime yarar? Tüm güçleri ile bu hedefi gerçekleştirmek isteyenlere. Bu yazarın kendisi, yazdığı gazete, mensubu olduğu hareket gerçekten kimden taraf? Neden güneydeki sevilen ülke? Neden hareketlerinin en kritik noktalarında, İshak Alaton, Graham Fuller, Morton Abrahamowitz, Kenneth Jacopson, Abraham Foxman gibi hasım has sionist ve masonları görüyoruz? Ve en önemlisi Türkiye’yi direkt olarak tehdit eden Isid, Pkk, Dhkpc, Kck, Gülen hareketi, gibi milletin selahiyetine kast etmiş örgütlerin ortak paydası ne?

Sevgili dostlar son olarak, Allah biliyor ki gözümde hiç bir kişi vatanımdan değerli olmadı ve olmuyacak. Allah biliyor ki, hayatımda her zaman biadçılığa karşı geldim ve Erdoğan’ın bile kontrolü  dışında gelişen ve en çok Erdoğan’a zarar veren, koşulsuz şartsız Erdoganizm ilkesine kapılmadım. Bu yazıyı, Erdoğan’a sahip çıkalım gibi bir mesaj vermek içinde yazmadım. Fakat bu ülkenin evladını dar ağacında hayal edenlerin, asıl hedefi Türkiye’dir ve Türkiye’ye sahip çıkmak, hepimizin boynuna borçtur. Unutmayalım! Tek hedef, BÖL! PARÇALA! YÖNET!


Seslimakale.com 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;