GÜNCEL

Nurettin Veren : FETÖ’nün Ecevit ve Hikmet Çetin ile gizli buluşması!!!

Tarih
25 Temmuz 2018
İzlenme
Kişi
Yazar
Nurettin Veren

Daha önce yazmış olduğum FETÖ liderinin, ilk defa yapmış olduğu siyasi ve gizli görüşme Tansu Çiller ile Başbakanlık konutunda olmuştu. Tansu Çiller’in tutunacak dal aradığı koalisyonlar döneminde, elinde pek çok üniversite diplomalı talebeleri ve etrafında toplamış olduğu, o dönem adı cami cemaati olan FETO ile görüşmekte bir mahsur görmedi. Aşırı saygı ile karşılayıp her türlü işlerinde yardımcı olabileceğini ifade etti. Yaklaşık 2 saate yakın bir görüşme gerçekleşti.

 

Bu görüşmeler sonrası FETO’nun pek çok taleplerine yardımcı da oldu. Çağlayan matbaası, Şifa Hastanesinin yeri, Yamanlar kolejinin spor tesislerinin açılışı törenine katılması gibi pek çok desteklerde açıkça bulundu. FETO bu yakınlaşmadan ve destekten dolayı görüşmenin neticesinin çok faydalı olduğunu gördü.

 

Siyasilerle görüşmenin bu avantajlarını gördükten sonra, adeta bir güç zehirlenmesiyle Hikmet Çetin, Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk’u da ziyaret edelim dedi. FETO’nun CHP ile ilk teması Hikmet Çetin ve Ecevit ile evlerinde ayrı ayrı yapmış olduğu görüşmelerdir.

 

İlk ziyarete Milletvekili konutlarında oturan Hikmet Çetin Beyin evine gitti, iyi bir karşılaşma ve istişare ile her konuda fikir alışverişinde bulundular. Bu iyi niyetli görüşmeler FETO’nun lehine cereyan ediyor, onların hepsini ikna etmeye ve kandırmaya muvaffak oluyordu.

 

Bu görüşmeden kısa bir zaman sonra, Ecevit’in evine de gitme imkanı olur mu diye randevu talebinde bulunuldu.

 

Ecevit’i daha önceki yıllardan tanıyan bir dostunu bularak ona aracı yapıp, FETO’nun Ecevit’in evine gitmek istediğini bildirdim, kısa zamanda cevap geldi ve Hikmet Çetin’in görüşmesinden hemen bir müddet sonra, Ecevit FETO’yu evine davet etti.

 

FETO ile Ecevit küçük ve mütevazı evinde yaklaşık iki saat samimi bir ortamda, her konuda sohbet tarzında görüşme yaptılar. Semt olarak Ecevit’in evinin Ankara ORAN da olduğunu hatırlıyorum.

 

İki saatlik görüşme içinde, Rahşan Hanım hürmetkar ve mütevazı bir şekilde bize kendi elleriyle yaptığı kurabiyeler ve çay ikramında bulundu. Sohbet esnasında kendisinin dindar kimliğini dededen, babadan müftü ve Şeyhülislam torunu olduğunu anlattı ve kendi yazdığı tasavvufi bir şiir kitabını, FETO’ya sundu. Fevkalade hürmetle fikirlerinin birbirine çok yakın olduğunu ifade ettiler.

 

İşte FETO o dönemde yetiştirdiği pek çok üniversite talebesi kalabalık büyük camilerdeki vaazlarıyla, siyasiler için etkileyici, çekici ve büyüleyici bir odak noktası haline gelebilmişti. Daha önce görüşme yaptığı Tansu Çiller de bu büyüye kapılmış ve FETO’nun etkisinde kalmıştı. 

 

İkisi de zaten Amerikan yandaşlığı fikri ile  Amerika’ya itaat ve onu küstürmeme noktasında mutabakata vardılar. Dünya gemisinin kaptanı Amerika’dır anlayışında, fikir birliği ettiler.

 

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 44. Yıldönümü, KKTC ve Türkiye’de kutlanırken, Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan Cuma hutbesinde, Kıbrıs Barış Harekatı’ndan hiç söz edilmemesi, 498 askerimizin şehit olması, 1200 gazimizin de ruhunu rencide etmiştir.

 

Bu haftaki Diyanet İşleri hutbesinde, düğün adabı gibi hiç alakasız bir konunun hutbede anlatılması, Türkiye’nin belki de yarım asırdır zulme uğradığı ve bu zulmü durduracak en önemli bir mücadelesi olarak, Kıbrıs Barış Harekatı’nın tüm yurtta Türk milletine tekrar hatırlatılması, milli heyecanın ve gerilimin canlı tutulmasında, çok büyük fayda vardı, fakat unutuldu.

 

Rumlar Müslümanlara büyük zulümler, baskılar ve işkenceler yaparken, Türk Mücahitler direnişe geçmişlerdi. Rumlar ise; Yunanistan’ın desteğiyle ağır silahlarla köylere, şehirlere saldırıyor, Kıbrıslı Müslüman Türkler, Türkiye’den yardım istiyorlardı. Ancak o zamana kadar herhangi bir adım atılmış değildi, adeta Kıbrıslı Türklerin durumu bugünkü Filistinli Müslümanların durumu gibi yürekler acısı bir durumdaydı.

 

Ecevit Kıbrıs meselesinin çözümünde batılı güçlerden yardım istemesine rağmen, Erbakan hocamız Ecevit’i Londra’ya uğurlar uğurlamaz, havaalanında Genelkurmay Başkanı Semih Sancar ve bazı komutanlarla Kıbrıs konulu kritik bir toplantı yapıp, Kıbrıs zaferi için düğmeye bastı. Hatta Türk Silahlı Kuvvetlerinin çıkarma yapacağı günü ve saati dahi belirledi.

 

Erbakan şöyle dedi: Önümüzdeki cuma günü sabah harekat başlasın, nasıl olsa İngilizler taleplerimizi ret edecekler, biz beyhude vakit kaybetmeyelim, Cuma sabahı mübarek sabahtır, bu açık teklif karşısında heyecanlanan Genelkurmay Başkanı Semih Sancar, Allah sizden razı olsun 13 senedir haysiyetimiz, hain Makarios tarafından rencide edilen bir ordunun komutanıydım, bugünleri de Allah bize gösterdi, ama şimdi ben çıkarma yapmak için gemilerimizin hareket emrini versem, onlar ancak cumartesi sabahına adaya erişebilirler. Çünkü eski tank motorlarını monte ettik, saatte 5-6 milden fazla sürat yapamazlar der.

 

Deniz Kuvvetleri Komutanı Kemal Kayacan, o toplantıda biz Karadenizliyiz takalarla, kayıklarla bile adaya çıkarız, ama yeter ki eskiden olduğu gibi yarı yoldan bizi geri çağırmayın der. İşte daha bu söz söylendiği an savaş kazanılmış gibidir.

 

Ecevit daha Londra’da iken Erbakan Kıbrıs’a çıkarma emrini verir, zaten Ecevit de İngilizlerden umduğunu bulamamış ve eli boş geri dönmüştür.

 

Erbakan: Beğenmediğimiz İsrail, bugüne kadar BM’in 100’e yakın kararına uymadı da ne oldu, biz o kadar yok muyuz, Harekata devam sözünü söylemiştir.

 

22 Temmuz 1974 tarihinde, KKTC yavru vatan olarak, kanatlarımızın altına alınmış ve şehitlerimizin kanı, gazilerimizin ruhu şâd olmuştur.

 

Bu gibi milli heyecanı 15 Temmuz’u PKK ve FETÖ’ye yapılan mücadeleleri sürekli ve canlı tutarak, gevşemeye ve tembelliğe, kendimizi bırakmamalıyız. İSTİKRARLI VE DEVAMLI MÜCADELE BİZİM YOLUMUZ OLMALIDIR.

yazının kaynağı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;