DÜNYA

Nedret Ersanel : Dalgakıran, dalga aşıran…

Tarih
05 Ocak 2023
İzlenme
Kişi
Yazar
Nedret Ersanel

Meşhur ve meşum Amerikan ‘Foreign Policy (FP) ile benzerlerinin, Türkiye ve Cumhur-başkanı’na yönelik ‘çalışmalarını’ hangi kaideye oturtmak gerektiğine ‘az sonra’ bakalım dilerseniz…

Hazır, ‘Türkiye Yüzyılı’nın dibacesi sayılan 2023’e başlamışken, şuradan başlamak daha uygun olur; Batı Asya ve Ortadoğu’ya yönelik Batı-Doğu çekişmesinde Türkiye’yi tarafına çekmek, olmadı yâr etmemek, Ankara’nın da fırsatları katma değerleri ile birlikte değerlendirme süreci gelişiyor…

Önce Çin’in S. Arabistan başlangıçlı Körfez çıkışı, ardından Türkiye’nin Suriye’ye yönelik Rusya teşvikli ‘normalleşme adımları’ ile.. Bir, Afganistan-Pakistan-İran-Irak-Suriye-Akdeniz çizgisinden, iki, Arap Yarımadası’ndan Afrika’ya ‘akınlar’ arasında ilişki var…

Zıt vektörleri de izlemeliyiz. Şu sıralar sessiz görünüyorlarsa da, ‘uyumazlar’. İngiltere’nin Kıbrıs Rumları ile ilişkilerini savunma ve dış politika dahil, stratejik ilişkiye yükseltmesiyle başlayan stresli süreç zaten işliyor. Şimdi yeni bir durum var…

Hindistan Dışişleri Bakanı Jaishankar, 29-31 Aralık tarihlerinde Rum Kesimi’ne geldi. Diplomatik ilişkileri var ama Hint-Rum arasında bu seviye ve dokuda temaslara sık rastlanmaz. İlgi çekici bulmamak zor. Yeni Delhi bu ziyaretin anlamını steril bir resmi dille geçiştirdi; “İlişkilerimizin 60’ıncı yılı münasebetiyle”…

Rum kesiminden aynı diplomatik dili beklemek tabii mümkün değil; “Dışişleri Bakanı Jaishankar, Dışişleri Bakanı Kasoulides arasındaki görüşmelerin odak noktası, ikili ilişkiler ve Kıbrıs-Hindistan arasındaki işbirliğini daha derinleştirme olasılığı, AB-Hindistan ilişkileri, Hindistan’ın bölge ülkeleriyle bölgesel bir mekanizmaya katılma olasılığı, Türkiye’nin Kıbrıs’a karşı provokatif eylemleri. İki bakan, savunma ve askeri işbirliğine ilişkin bir Mutabakat Muhtırası da imzalayacak”…

Dediğim gibi, Hindistan’ın resmi açıklamalarında bunlar yok ama.. Yok oldukları anlamına gelmiyor. Rumların hakkımızda konuşmaması zaten düşünülemez. Marslılar gelse yine bizden yakınırlar. Ancak, “bölgesel mekanizmaya katılma”yı not etmeliyiz! Tabii muhtırayı da. Çünkü, güneyimizde 4’üncü süper güç oluyor artık!

Yunanistan ve Rumlar için ‘bölgesel’ demek Akdeniz demek. Haliyle, Mısır, İsrail de haritaya otomatik girer. Esasen Hindistan-İsrail ilişkileri ‘özel’ diyebileceğimiz statüye erişmiş durumda. Hatta Çin’in işlettiği bazı limanlar da Yeni Delhi’ye geçmiş görünüyor…

Yani, Doğu Akdeniz-Basra-Kızıldeniz üçgeni arasındaki bölge ile Çin/Hindistan-Suriye hatlarından gelen bir dalga var ve Türkiye yine ya dalgayı-kıracak ya da yükseltecek! Ankara-Şam yakınlaşma girişimlerini biraz bu ekrandan izlemek lazım. (Yunanistan’ın bu hamleden paniklemesi de öyle; ‘bölgedeki Türk askerleri bizim sınıra kayabilir” yazmışlar.) Nitekim, istihbarat yetkilileri ve savunma bakanlarından sonra-bu ay içinde-Dışişleri Bakanları buluşmasının da takvime eklenmesi aynı anlama yüklenebilir.

‘Kaynama noktası’na mim koymuş olalım…

ABD/PKK/CENTCOM çok bunaldı…

Gelelim Foreign Policy’in Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan analizine.. 2023 seçimlerine, Batı/ABD/Atlantik/NATO/Centcom aklının nasıl yaklaştığını ortaya seren bir metin…

İçeriğine hiç zaman ve yer ayırmayacağım. Meraklısı internetten bulur. Önemli olan ne istedikleri. Dertleri Erdoğan. O gittikten sonra Türkiye’yi nasılsa eski ayarlarına getiririz diyorlar. Özü bu…

FP’de yüzeye vuran ama herhangi makul mantığa oturmayan bu bakışın tercümesi şu; “dediklerimizi yapsaydı, hep birlikte mutlu-mesut yaşardık”! “Kendi isteğiyle istifa etseydi siyasi mirası farklı olurdu” mealinde not da düşüyorlar.

Siyasi ikbalini Amerika’ya bağlılıkla kuran politikacılar oldu bu ülkede. Acaba onların siyasi mirası şu an ne durumda? Bir de, “kendi isteğiyle”ye dikkat çekmek isterim. “Zorla elinden almayı” içeriyor. Uzun kafa patlatmaya gerek yok; tehdit açık…

Önümüzdeki seçimler ve sonrası Türkiye, 75 yıllık tercihinde o kadar hevesli/heyecanlı yürümeyecek. Zaten çoğu prangasından kurtuldu. Korkuları, “geri çevrilemeyecek” son çimentoların sökülmesi. Son olarak eski Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, “Yine Erdoğan kazanırsa, Türkiye’nin NATO üyeliğini düşünelim” dedi. (02/01.) Anlamışlar yani.

FP’in tehditlerini paylaşanları çoğalttığımızda korku havuzu daha iyi anlaşılır…

Terör örgütünün sürübaşı Duran Kalkan; “Çok kritik dönemdeyiz. Oldukça kritik süreçteyiz. Daha ağır saldırılar olabilir. Seçim çalışmalarını kesinlikle böyle bir mücadele olarak ele almak lazım. Bunların dışında bir seçim kesinlikle yoktur, olamaz. (Erdoğan’ı) tarihe gömmek gerekiyor. Tarihe gömmek için de ne gerekiyorsa yapmak lazım”. (01/01)

Bu cümlelerin, Atlantik mahreçli FP’nin söylediklerinden farkı var mı?..

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;