Ahmet Davutoğlu’nun 15 sayfalık beyannamesi ‘Bu iş böyle gitmez’ diyenler tarafından ümitle, gidişatı beğenenler -hele gidişattan müstefid olanlar- tarafından ise kaygıyla karşılandı.
Kaygının en çarpıcı göstergesi, beyannamenin muhtevasına hiç girmeden Davutoğlu’na yüklenmek.
Dikkatler o muhteva üzerinde yoğunlaşmasın diye “Reisçi” hamasete müracaat ediliyor; “Davutoğlu’nun ne dediği önemli değil; Reis’le beraber mi değil mi, önemli olan bu. Reis’le beraber olmadığına göre çekin kuyruğunu!” demeye getiriliyor.
“Reis”le beraber olmanın ilkesel temeli?
Yok, o konuya giremezler; çünkü beyannamenin muhtevasına girer o.
Muhtevayı konuşmayı bir kere kabul ettiler mi, Davutoğlu’na hak vermekten veya gülünç duruma düşmekten başka alternatiflerinin olmayacağını bilirler.
Muhteva konusundaki sükut, beyannamede eleştirilen şeylerin savunulamayacak şeyler olduğunu ikrardan geliyor.
E peki nasıl düzeltilecek o şeyler?
Davutoğlu’nu beğenmiyorsalar kendileri buyursun; kendileri yükseltsin ıslahat bayrağını.
Yoksa ümidi kestiler mi ıslahattan?
Diyorlar ki: ‘Yeni bir parti kurmaya hazırlanan Davutoğlu, AK Parti içinde elinden geleni yaptığını ama bir sonuç alamadığını söyleyebilmek için yayımladı o beyannameyi.’
Diyelim ki öyle; bunu söylerken, ıslahat çağrılarının AK Parti’de hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini, böyle çabalarla AK Parti’de hiçbir sonucun alınamayacağını ileri sürdüklerinin farkındalar mı acaba?
Durum o kadar vahim ise AK Parti’de niye ısrar edilsin ki?
(Bunları iyi niyetli -veya öyle olduklarını zanneden- Davutoğlu aleyhtarları için söylüyorum. ‘Islahat bizim tezgâhımızı bozar’ diye düşünerek Davutoğlu’na cephe alanlara ne söylense boş.)
***
Neymiş?
Davutoğlu davaya ihanet etmiş!
yazının devamı
YORUMLAR
1881 kez izlendi
922 kez izlendi
1079 kez izlendi
2293 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.