Sesli Makale

15 Eylül 2015

Düşünüyorum, düşünüyorum Hürriyet Gazetesi protestosu üzerinden bu kadar fırtınanın neden koparıldığını çözemiyorum. Meselenin bu kadar büyütülmesinin altında başka bir neden var gibi geliyor bana.. 

•

Değerli dostlar, az geriye çekilip, resmin bütününe bakmanızı istiyorum sizden.. Hürriyet’in önünden uzaklaşın.. Abdürrahim Boynukalın’dan alın dikkatinizi.. Çıkın yukarıya ve Türkiye’ye bakın.. İstanbul sermayesi, yerleşik düzen, komprador burjuva aileler, memleketim üzerine hesaplar yapan yabancı servisler ne istiyor?.. Yönetebilecekleri bir Türkiye.. Buna engel olan kim peki?. Recep Tayyip Erdoğan.. Net.. 

•

Faşist Gezi Kalkışması’nı tertipleyen ve arkasında duran ana zihniyetin de dayandığı temel buydu.. 17 Aralık ve 25 Aralık’taki darbe girişimlerini tertipleyenlerin de.. İstedikleri tek bir şey var, ülkeyi Erdoğansızlaştırma...  Neden?.. Çünkü Erdoğan, yönetilebilir bir lider değil.. Anlaşma yapılabilir, ortaklaşılabilir, ittifak kurulabilir biri değil.. Erdoğan önce saatine bakar, sonra arkasına bakar.. Gelen varsa birlikte, yoksa tek başına yürür.. Dolayısıyla sistem, Erdoğan’ı tasfiye edip, yerine Erdoğan’a benzeyen yeni bir mekanizme ikame etmeye hazırlanıyordu.. Şu ünlü 400 vekil yaygarasının nedeni o.. 

•

Evet ‘400 vekil’ beklentisini ilk dillendiren bizzat Erdoğan’ın kendisidir.. O konuşmanın içinde pek çok farklı başlık varken (paralel yapıyla mücadele, Doğan ve Ciner Grubu’na tepki vesaire) ‘400 vekil’ sözünü manşete taşıyan ilk gazete de Akit Gazetesi’dir.. Çünkü Akit Gazetesi de, Erdoğan da yaklaşmakta olan kavganın farkına ilk varanlardan.. Yoksa demokrasi dairesinde her türlü hükümet modelinin meşru olduğunu Akit’çiler ya da bizzat Erdoğan’ın kendisi bilmiyor mu?.. 

•

HDP’nin baraj geçtirilmesi ile parlamentoda grubu bulunan, (seçimi parti olarak kazanmış olan) parti sayısının dörde çıkması hedeflendi.. Çünkü siyasal matematik, bu tabloyla asla tek başına iktidar çıkmayacağını biliyordu..  Davutoğlu her hal ve şartta hükümeti kurabilirdi.. Ama kurmak zorunda kalacağı koalisyon neticesinde sisteme boyun eğerek yapacaktı bunu.. Yalı Zirvesi’ni hatırlayın.. 7 Haziran seçimlerinden sadece bir hafta önce.. İşadamı Ali Kibar’ın Baltalimanı’ndaki yalısında, Mustafa Koç, Ali Koç, Suzan Sabancı Dinçer, Murat Ülker, Turgay Ciner, Hamdi Akın, Ferit Şahenk, Mehmet Ali Yalçındağ, Tuncay Özilhan gibi İstanbul sermayesinin önde gelen isimleri, Başbakan ile bir araya geldi.. Davutoğlu, bir yanında Ali Babacan bir yanında Mehmet Şimşek, sabaha kadar kaldı o toplantıda.. Yalı Zirvesi’nin başta saydığım o adı konmamış karar kadrosundaki algılanması, Davutoğlu’nun hesaplamasından farklı oldu.. Establishment, Tayyip Erdoğan’ın savaşarak geldiği 2015’e Ak Parti’nin barışarak girdiği yorumunu yaptı.. Toplantı Erdoğan’ın bilgisi dahilinde bile olsa.. Davutoğlu tamamen bambaşka saiklerle gitmiş bile olsa, bu maçın ilk devresinin 1-0 bittiği gibi algılandı.. Zaten bütün kampanya boyunca 400 vekil hedefi ile ilgili beklenti yükseltilmemiş, hükümet modeli değişikliği kamuoyuna vaad edilmemişti.. Dolayısıyla ‘Erdoğansız Türkiye’ hedefleyen yapılar, Davutoğlu’na rağmen bu hedeflerine çok yaklaşmıştı.. Oyunu bozan ise istikşafi görüşmelerinin tıkanması oldu.. Ama buna rağmen, 1 Kasım sonrasına dair  beklenti diri tutuldu ve sürekli olarak bir ay boyunca görüştüklerine göre, 1 Kasım’dan sonra fazla zaman kaybetmeden ‘kurulur bu koalisyon’ diye yazıp çizmeye başladılar.. 

•

Sonra kamuoyunca Başbakan Ahmet Davutoğlu’na yakınlığıyla bilinen Abdürrahim Boynukalın çıktı ve tam da yerleşik düzenin ana karargahı önünde.. Hürriyet binasının kapısında; “1 Kasım’da hangi neticeyi alırsak alalım, seni başkan yaptıracağız” dedi... Sistem anladı ki, Ahmet Davutoğlu da, avuçlarının içinde değil aslında.. Dert tam da bu.. Kalın sağlıcakla.

YeniAkit