Sesli Makale

26 Ocak 2015

Hakkında bu devletin değil paralel başka bir devletin savcısı olduğu iddiasıyla soruşturma açılan ve soruşturma tamamlanana kadar da açığa alınan Celal Kara, tek bir mülakatla paralel yapının bütün icraatını ifşa etti.. 17 Aralık’ın bir darbe denemesi olduğunu, olayın cemaat ile bağını, Sözcü ve Cumhuriyet Gazetesi ile kurulan ittifakı, Yüce Divan’la murad edilenin de tıpkı 17 Aralık’ta olduğu gibi Tayyip Erdoğan’a ulaşmak olduğunu.. Bin tane yazı yazsam bir tane Celal Kara mülakatı kadar anlatamazdım bu bağı.. Can Dündar’a da bu katkısından (!) ötürü teşekkür ederiz.. 

•

17 Aralık’ın bariz bir darbe girişimi olduğunu söylediğimizde bazı çakma demokratlar bile “darbe lafını sulandırıyorsunuz” deyip karşı çıkıyordu.. Kim bu çakma demokratlar?.. Aralarında Erdoğan’a yakın gazetelerde yazarlık yapanlar da var.. Hatta yanına gelince Erdoğan’ın gözünün içine hayran hayran bakıp; “17 Aralık milli iradeyi hedef almıştır” diyorlar, dışarı çıkınca 17 Aralık’a ‘darbe’ diyeni, darbe sözcüğünü sulandırmakla itham ediyorlar.. İçeride “Egemen Bağış falan hikaye, bu yolla size ulaşacaklardı elbette” diyorlar, dışarı çıkınca, “valla neden bu dört bakanın arkasında duruyorlar ki, versinler Yüce Divan’a gitsin’ propagandası yapıyorlar.. Şimdi 17 Aralık’ın açığa alınan ve hakkında soruşturması bulunan savcısı Celal Kara, hem bakanlar üzerinden Erdoğan’a nasıl gidileceğini tarif ediyor hem de hakkında hiçbir şey olmamasına rağmen, Erdoğan’ın ‘1 numara’ olduğunu söylüyor.. ‘Hakkında hiçbir şey olmaması’ benim yorumum değil ha.. O da Celal Kara’nın sözü.. Ne Bilal Erdoğan hakkında ne de Tayyip Erdoğan hakkında hiçbir şey olmadığını fakat soruşturmanın onlara uzanacağını söylüyor.. Ne demek peki bu?.. Darbe değil de ne?.. 

•

Bize yıllardır özellikle yanlış öğrettiler.. Dediler ki; “asker yönetime el koyarsa darbe olur”.. Hatta duruma göre, bazen ‘darbe’ olur, bazen ‘ihtilal’.. Bu bazen anılacak bir gündür bazense bayram edip kutlanacak bir gün.. Dolayısıyla kafalardaki ‘darbe’ tanımı belirgin değil.. Öyle olunca da az mürekkep yalamış, birtakım yapılara yaslanan herkes kandırmış ve de kandırmaya devam ediyor bizi.. 

•

Ben size aslını söyleyeyim.. Demokratik olmayan yollarla hükümeti, asli faaliyeti olan yürütme görevini sürdüremez hale getirmek darbedir.. Yanlışlıkla yasama faaliyetini durduracak girişim ise darbenin katmerlisidir.. Hele de yürütmenin başı konumundaki bir kişiyi, hürriyetinden yoksun bırakmak darbenin daniskasıdır.. Bunu istersen hükümeti oluşturan partiye kapatma davası açarak Anayasa Mahkemesi üzerinden yap (2007’deki gibi), istersen hükümetin başındaki ismi hastaneye kapatarak ‘iş göremez raporu’ ver (2001’deki gibi) istersen bir terör soruşturması üzerinden önce MİT’e oradan da kendisine bağlı olduğu ve doğrudan talimat aldığı Başbakan hakkında soruşturma yürüt (7 Şubat 2012’deki gibi) istersen de ailesi üzerinden Başbakan’a ulaşmaya çalış (17 Aralık 2013’teki gibi).. Yahut Yüce Divan yetkisiyle bakanları al, oradan Başbakan’a gitme yollarını ara (5 Ocak 2015’teki gibi).. Netice itibariyle, 17 Aralık’ın savcısı Celal Kara da itiraf ettiğine göre biz de artık rahat rahat söyleyebiliriz ki “17 Aralık bir darbe girişimidir”... 

•

Celal Kara bu sözleri söyleyerek, darbe girişimini faş etmiş oldu.. Bu sözleri Cumhuriyet Gazetesi’ne söyleyerek darbe medyasını da ikrar etmiş oldu. Bu sözleri bizzat Can Dündar’a söyleyerek, Dündar’ın süreçteki rolünü hatırlatmış oldu.. Tüm bu haberi savunarak paylaşan Sözcü Gazetesi’nin de hangi yapıya hizmet ettiği ortaya çıkmış oldu. Bu haberi tamamen sahiplenen paralel medya da ilişkinin merkezi hakkında kafalarda soru oluşmasını önlemiş oldu.. Başta dedim ya, bin tane yazı yazsam, bu kadar güzel anlatamazdım. Son söz Hilmi Alpay’a ait.. “Bence de Erdoğan 1 Numara”... Sahiden de öyle.. Ümmetin, ezilenlerin, mazlumların, garip gurebanın 1 numarası.. Kalın sağlıcakla.. 

YeniAkit