Sesli Makale

19 Mayıs 2015

Pop Sosyolog Ertuğrul Özkök bir blog sitesine mülakat vermiş. Öldüğünde, bir Hıristiyan Kilisesi’nde, takım elbiseli kravatlı katılımcılar eşliğinde son yolculuğuna uğurlanmak istediğini söylemiş.. Anlaşılan o ki kimi yanlış anlamalara kapıyı kapatmak için de, ‘müslüman’ olduğunu kalın kalemle işaretleyerek; “Müslümanlar da kilisede ibadet yapabilirler” diye not düşmüş.. 

•

Ertuğrul Özkök’ün dinler ve inançlar karşısındaki tutumunu artık anlamışsınızdır. Bizim buraların Lindsay Lohan’ıdır Özkök.. Ondandır Butan’da bağdaş kurup huzur oturuşu yapması.. Ondandır ihrama girip Kâbe yollarına düşmesi.. Ondandır Efes’te inanç turlarına katılması.. Aynı gün içinde hem; “…Helal bir Evlad-ı Fatihan sütü içtim. 87 yaşına ve ayaklarındaki dayanılmaz acılara rağmen hâlâ beş vakit namaz kılmaya çalışan bir annenin helal sütüdür içtiğim… “ diyip hem de cenazesinin bir Kilise’den kaldırılmasını vasiyet etmesi.. Bu, kafa karışıklığından falan değil. Bunun tek bir akıllıca izahı var, o da Özkök’ün işlediği onca günahın ardından nedamet eşiğini geçmiş olması.. Arz edeceğim..

•

Özkök dediğin adam, bu memlekette millet düşmanlığının açık portresidir. Kendini ‘çok satan gazete’ yaparak, ‘halkı okuyabilen’ kategorisinde değerlendirdiğine bakmayın. Kendisi de pek âlâ durumun farkında.. Ertuğrul Özkök, bu memlekete ne kötülük ettiğini bundan bir kaç yıl evvel fark etti.. Özellikle de o ‘411 El Kaosa kalktı’ manşetinden sonra vatandaş, gazetenin o sayısını tokat gibi yüzüne çarptığında başını iki elinin arasında koydu ve ‘artık bitti’ dedi.. Rasyonel zekâsı, ‘Artık bitti’ diyor ama üstlendiği misyon gereği millet düşmanlığından sıyrılamıyor ki.. Son çare görünür yayın yönetmenliği görevini bırakıp, vaktiyle aşağıladığı insanların okuduğu gazetelere, izlediği televizyonlara mülakatlar verdi.. Başörtülülere haksızlık ettiğini anlattı uzun uzun.. ‘Benim de annem namazında-niyazında’ edebiyatı parlattı.. Ahmet Kaya için, Orhan Pamuk için yaptıklarından dolayı binlerce kez özürler diledi.. Bir nadim olma stresi içindeydi fakat o girdap kendisini alıp götürüyordu ve buna engel olamıyordu..Tek bir günahı olsa, girerdi örgülü kafesin içine, dökerdi içindeki bütün günahları, kuş gibi hafifler çıkardı dışarı.. Ama o şeytanın da taşlanması gerektiğini bildiği için, ihrama girip Hacı da oldu.. Geri döndüğünde, kendisine kalanın, sadece gün batımında ibadet eden beyaz çarşaflı adamların fotoğrafları olduğunu görünce bu kez soluğu Butan’da aldı.. Budizm’in ‘Via Dolora’sı diye tanımladığı o tepeye tırmanarak ‘kendi ifadesiyle’ Nirvana’ya ulaştı.. 

•

Bu yaşanan savrulmaların tamamının nedenini biliyorum ben.. Çünkü Ertuğrul Özkök, nedamet eşiğini aştı.. Mesele tamamen bundan ibarettir.. Günahın bir olsa, üç olsa beş olsa bunu halledebilirsin.. Ama Ertuğrul Özkök, halledemiyor.. Bak buradan söylüyorum.. Hatta ikaz ediyorum.. Bu günler var ya, Özkök’ün iyi günleri.. Özkök bunca günah sırtındayken, düşlediği gibi ölmeyi bile beceremeyecek.. 

•

Ertuğrul Özkök.. Sana bir iyilik yapayım mı?.. Haydi şimdi benden sonra tekrar et… “… Ya rabbi! Bu ana gelinceye kadar benim elimden, dilimden, gözümden, kulağımdan, ayağımdan ve elimden bilerek veya bilmeyerek meydana gelen bütün günah ve hatalarıma tövbe ettim, pişman oldum. Küfür, şirk, isyan, günah ve kusur her ne türlü hâl vaki oldu ise, cümlesine tövbe ettim, pişmanlık duydum. Bir daha yapmamaya azm ü cezm ü kast ettim. Sen bu tövbemi kabul et.. Nefsime uyup, şeytana tâbi olup da aynı günah ve kusurları bir daha tekrar etmeme imkan verme, yâ Rabbi….” Kalın sağlıcakla..

YeniAkit