SİYASET

Ersoy Dede : Ahmet Altan meselesi

Tarih
18 Mart 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Ersoy Dede

18 Mart 2015

Ahmet Altan’ın Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan makalesini gördüğümde açık söyleyeyim ki ilk aklıma gelen Altan’ın yaşadığı dönüşüm olmamıştı..  Zira Ahmet Altan yine ATAKÜRT başlıklı yazısını yazdığı yerde duruyordu. Ona yaklaşan kendisine ATAKÜRT döneminde destek veren Can Dündar’ın Cumhuriyet’idir diye düşünmüştüm..  Hatırlatalım Can Dündar Yeni Yüzyıl’dan Milliyet’e geleli daha bir hafta olmamıştı ki, Ahmet Altan’ın o ünlü ‘ATAKÜRT’ yazısı  çıktı.. “….. Mustafa Kemal, Selanik’te değil de Musul’da doğmuş bir Osmanlı paşası olsaydı, Kurtuluş Savaşı’nı Türklerle ve Kürtlerle birlikte gerçekleştirdikten sonra kurulmasına önayak olduğu cumhuriyetin adını “Kürdiye Cumhuriyeti” koysaydı, kendisi de Meclis kararıyla “Atakürt” adını alsaydı...” ( 17 Nisan 1995 – Milliyet / Ahmet Altan)  diye başlayan ve 90’ların kirli savaşının göbeğine bomba gibi düşen o yazıdan söz ediyorum... Gazetenin patronu Aydın Doğan, Ahmet Altan’ın işine son verdi.. Genel Yayın Yönetmeni Ufuk Güldemir bu karara direnemedi..  Can Dündar ise Ahmet Altan’ın kovulmasını eleştiren; “Romantik İsyankar’ın İsyanıdır” diyen bir yazı yazdı.. Fakat Milliyet, ‘Uçurdum sizi’  başlıklı o yazıyı basmadı..  Sene 1995, hatırlatayım.. 

2008’e geldiğimizde ise bu defa destek sırası Ahmet Altan’daydı.. ‘Mustafa’ isimli filmiyle Can Dündar, ağır bir kemalist baskı altındaydı.. ‘Koskoca Atatürk nasıl bir fareden korkarmış’ diye büyük büyük yazılar yazılıyordu.. İzlediyseniz hatırlayacaksınız o belgeseli.. Taraf, o vakit  ‘Hazreti Atatürk kavgası’ manşetiyle çıkarak 13 yıllık bir borcu ödüyordu.. Haberde; “… Atatürk’e peygamber gibi bakıp Can Dündar’ı boykot edin çağrısı yapıyorlar…” Denmişti.. Can Dündar’ı  eleştirenlerin, filmden;  “…Atatürk’ü aşağılamak isteyen işbirlikçi, şeriatçı ve ikinci cumhuriyetçilerin bir oyunu…”  diye söz ettiği ifade ediliyordu haberde.. Ve tam cephe Can Dündar’ı  koruyordu Taraf Gazetesi… 

Bu defa 7 yıl sonra Can Dündar tarafından yönetilen Cumhuriyet, sayfalarını Ahmet Altan’a açacaktı.. Bütün bir Ergenekon, Balyoz, Oda Tv,  Askeri Casusluk gibi darbe davaları sırasında kategorik olarak karşı safta yer alan Cumhuriyet Gazetesi, artık kumpas davalarının aklanıp paklandığı, dönemin oyuncularının meşruiyet zemini aradıkları bir role bürünecekti..  Bu durum Ahmet Altan’ın değil, Cumhuriyet’in yaşadığı dönüşümün en belirgin kanıtıydı bana göre.. Zira Ahmet Altan hâlâ başladığı noktadaydı.. Hatta sanki şu son çıkan romanına odaklanmış ve 3-4 yıl boyunca hiç kafasını kaldırıp televizyon izlememiş gazete okumamış gibi, bıraktığı yerden devam ediyordu.. Öyle bir hâl ki, tam kitabını bitirip son cümlesini yazdıktan sonra viski kadehine doğru uzanıp, kafasını kaldırdığında Mehmet Baransu’nun tutuklandığını görmüş gibi… “.. Ne oldu şimdi ya hu.. Niye aldılar bu çocuğu şimdi durup dururken?...” modunda..

Hürriyet’e gelecek olursak.. Elbette buz gibi bir kitap reklamı kampanyası yapılmış Pazar günü Hürriyet’in birinci sayfasından. Bu reklam planlanmış, çalışılmış, tasarlanmış.. Ahmet Altan’ın kafası, tam da “Türkiye Türklerindir” yazısının hemen altına denk gelecek şekilde ayarlanmış.. İnce ince hesaplanmış yani anlayacağınız.. Fakat bu ayarlamalara, hesaplamalara içeriden ciddi bir direnç olduğu kesin.. Ahmet Hakan ile Melis Alphan dünkü yazılarını Altan mülakatına yönelik itirazlara ayırmışlar.. Belki iki yazar da bugün birkaç kelime ile katkıda bulunur bu reddiyelere.. Anlaşılan denmiş ki; “Biz Hürriyet olarak bir şey deniyeceğiz, ama siz içeride eski tavrımızı muhafaza etmeye devam edin”.. 

Ahmet Altan ile ilgili son not..  Bırak bu reklam kampanyası işlerini. Kitaplar ile ilgili olan net ve tek gerçek şu ki; satacaksa satar, satmayacaksa satmaz..  Beyazlatıcısı kuvvetli otomatik çamaşır makinesi deterjanı değil bu.  İyi bir kitap, okuruyla elbet bir gün buluşur. Fakat senin cevap vermen gereken bazı sorular var?..  Sahip çıkıp adamını savunduğun o belgeleri  size kim getirdi? Aslında içeriği olmayan bazı iddiaları “belgeleri var” yalanıyla bastı mı, basmadı mı?..  İşler çığrından çıktığı gün tası tarağı toplayıp gazeteyi “çocuklar” dediği ekibe bırakıp kaçtı mı, kaçmadı mı?..  Kendisine muhalefet eden gazete ve televizyonlar aleyhine yapılan susturma operasyonlarına Taraf üzerinden uydurulmuş kanıtlarla destek verdi mi, vermedi mi?..  Gazeteciliği ise, iftiralarla içeri atılan Aydınlık Gazetesi’nin sahibi Mehmet Sabuncu’ya, 135 yıllık paslı tüfeği ‘vahim silah’ diye yazılan Vedat Yenerer’e, ‘gazetecilikten tutuklanmadılar’ diye manşet attığınız Nedim Şener’e, Ahmet Şık’a anlatın bir de.. Kalın sağlıcakla.

YeniAkit

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;