Sesli Makale

25 Mayıs 2015

Yunanistan’da işler kötüydü, daha da kötüye gidiyor. Dün yapılan açıklamada hastanelerde ne ilaç ne para kaldığı duyuruldu. ‘AB bizi mahvetti haydin sokaklara devrim yapıyoruz’ diyerek cam çerçeve kırmak da işe yaramadı. Ne yapalım o zaman… Ege’de Türk jetlerine kilitlenelim de Yunanistanlılar birbirine kenetlensin.

1980’den sonra Türkiye’de yaşanan 20 felaket yılın belgeselini yapıp Yunanistanlılara izletmek gerekiyor. Hayali düşmanlara radar kilitleyerek aidiyet kurulmaz. Sağa sola saldırarak birlik beraberlik olmaz. Kendi içinden düşman oluşturup halkı güvenlik bürokrasisinin eline teslim ederek beraberlik olmaz.

Yunanistanlılar da bilir aslında ama biz de bir kesimin yaptığı gibi kasten hatırlamak istemeyebilirler. Türk jetlerine kilitlenen Yunan jetleri vesilesiyle hatırlayalım.

İşler kötüye gitti mi; ‘düşman geliyor bırak şimdi işi, aileyi, parayı, geleceği düşman var düşman’ diye bağırmak eski usul siyaset. Yutar mı bunu halk. Maalesef yutar. Çalışır mı bu taktik, maalesef çalışır.

Kilise, kutsal ruh, insanları vebadan kurtaramayınca işler kötüye gittiği için mecburen vampirlere karşı kutsal su ve gümüş haç dağıtmış Avrupa sokaklarında. Vampir diye bir şey olmadığı anlaşılınca da iş işten geçmişti.

Bugün IŞİD var mesela. ‘Batının, sözünü dinlemezsek gelir boğazımızı keser’ yeni nesil kilise vampirleri. İktidarlar işler kötüye gidince tehlikeli düşmanlardan gelen tacizleri seviyorlar, çünkü canavarların tacizleri öncelikleri değiştiriyor. Canavarlar, öncelikleri değiştirmekle kalmıyor, insani tercihlerin yerine hayvani ideolojik tercihlerin geçmesine sebep oluyor.

SYRZA’dan ümitliydik hep birlikte ama onlar da işler kötüye gidince Yunanistanlıları, “Bırakın işi gücü yanı başımızda canavar Türkiye var” diye tehdit etmeye başladı. Bu taciz hikâyeleri hep bu sebeple işte.

Sincan’da yürüyen tanklar vardı hani. Hafaza’n Allah ne kötülükler gelecekti başımıza değil mi? Kuyruklar uzardı, yeni doğan bebekler, cenazeler hastanelerde rehin kalırdı, polisler gülerek, “Benzin yok ki” diye açıklama yapardı. Yani işler kötüye giderdi ama sabahına biz Hürriyet gazetesinin manşetlerinden, “Türk uçakları Yunan jetlerine haddini bildirdi” diye haber okuyup, idare ederdik. Dağlardan bizi öldürmek için gelen ‘Kürtler’ diye bir düşman anlatmışlardı bize yıllarca ‘Türkiye Türklerindir’ diyen muazzam beyaz Türkler. Bölücülerden çok korkuyorduk. Yunan jetleri Ege’de düşmanlık yapıyordu.

Bir gün bir şey oldu. Havada uçan bir anayasa kitapçığı ve başbakanın önünde parçalanan bir yazarkasadan sonra işler değişmeye başladı.

Değişmeye devam ediyor. Yunanistanlılar, Türk jetlerine tacizin yakıt israfından başka bir şey olmayan eski bir numara olduğunu anladıklarında, orada da işler değişmeye başlayacak.

Diriliş Postası