SİYASET

Ahmet Kekeç : Mülaaneci Dreyfus

Tarih
30 Nisan 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Ahmet Kekeç

30 Nisan 2015

Sayın muhbir Profesör Mümtaz’er Türköne, dün (yani önceki gün) hâkim karşısına çıktı ve ifade verdi. 

Biliyorsunuz (ben bilmiyordum, yeni öğrendim) Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla hakkında ceza davası açılmıştı.

İfadesinde “hakaret suçu” işlemediğini, masum olduğunu, bir “kasıt”la bu yazıya kalkışmadığını filan söylemiş.

Başka ne diyebilirdi ki?

Savunmasının tümüne ulaşamadım ama internet sitelerinin yazdığına göre, “yazıya ilişkin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını ve anlaşmasının gazete ile (yani Zaman gazetesi ile) olduğunu” da eklemiş.

Burada ne demiş olabilir? “Ortada bir suç varsa, bu bana değil, anlaşmam bulunun Zaman gazetesine aittir...”

Bu mu?

Ben Mümtaz’er’in yerinde olsam, mahkeme heyetine, “Beni bırakın, siz asıl Ahmet Kekeç’in yakasına yapışın” derdim.

Nitekim böyle şeyler yazdı...

Savcıları Ahmet Kekeç konusunda harekete geçmeye çağırdı.

Efendim, birileri Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında olmadık laflar ediyormuş; Ahmet Kekeç de, “Niye böyle şeyler yazıyorsunuz arkadaşlar” diyerek, o “olmadık lafları” köşesine taşıyormuş. Yani tekrar ediyormuş. Dolayısıyla hakaret suçu işliyormuş.

Evet, bunları yazdı.

Koskoca Profesör Mümtaz’er Türköne, “Ahmet Kekeç içeri atılmalıdır” diyecek kadar kendini düşürdü. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında edilen “olmadık laflar”ın ne olduğunu biliyorsunuz. Bunlar daha çok Fethullah Gülen ve Ekrem Dumanlı gibi entelektüel “kalemler” tarafından dile getiriliyor: “Firavun, Karun, Yezit, Sufyan, Hırsız...” 

Kurnaz Profesör Mümtaz’er Türköne, bu lafların sarf edilmesini ayıp sayan ve “Böyle konuşmak size yakışmıyor arkadaşlar” diyen Ahmet Kekeç’i savcılara gammazlıyor ama bu lafların sahiplerine (yani Fethullah Gülen’le Ekrem Dumanlı’ya), “Cumhurbaşkanı’na alenen hakaret ediyorsunuz. Üstelik dini kimliğiniz var. Ayıp değil mi?” diyemiyor, demek istemiyor.

Peki, Mümtaz’er Türköne davaya konu olan yazısında ne demiş?

Okumadım.

Bu kıymetli yazıyı kaçırdım.

Galiba “Mecbur olmasa, bu kadar kötü olur mu?” demiş ve Erdoğan’ın “kötülüklerini” sıralamış. Yani, hakaret etmiş.

Hangi hakaret sözcüklerini sıraladığını tahmin edebiliyorum. Burada tekrarlarsam, kurnaz Profesör “Bakın, yine tekrarlıyor. Savcılar Ahmet Kekeç’e dava açmalıdır...” diye mülaanede bulunabilir. Kaçalım en iyisi...

Sevindirici haberi bu sabah aldım.

Mesai ve çalışma arkadaşları bu zorlu gününde Mümtaz’er’i yalnız bırakmamışlar... Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni muhterem Ekrem Dumanlı, Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Mehmet Kamış, Genel Yayın Editörü Ali Akkuş, Haber Müdürü Fatih Uğur, Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü Abdülhamit Bilici ve Aksiyon Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Bülent Korucu duruşma salonuna giderek “demokrasi” ve “hukuk” adına vicahen desteklerini sunmuşlar. 

İyi etmişler bence...

Fakat “abartmasak” diyorum...

Bu olaydan bir “Dreyfus davası” çıkmaz...

Mümtaz’er’den de “demokrasi kahramanı” çıkmaz...

Mağdur, hiç çıkmaz...

Sizler de Emile Zola değilsiniz... Zorlamayalım!

Eleman (yani Mümtaz’er Türköne), demokrasi ve hukuk mücadelesi verdiği için değil, Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği için yargılanıyor.

Dünyanın en ileri ve en uygar ülkesine de gitseniz, hakaret suçu işlediğinizde sizi gönderecekleri yer mahkeme salonudur.

İlle de demokrasiye bir katkıda bulunmak istiyorsanız, elemanı bir kenara çekin ve sakin olmasını, suhulet yolundan sapmamasını, itirazlarını ve eleştirilerini “demokratik terbiye” içinde, hukuk dışına çıkmadan yöneltmesi gerektiğini öğütleyin.

Mümtaz’er kaybetse de, “demokrasi” kazanacaktır.

Star

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;