Sesli Makale

24 Haziran 2015

Önce şu hiç gündemde olmayan “yeni hükümet seçeneği”ne bakalım, işin “ahlaksızlık” boyutunu sonra konuşuruz. 

Şöyle olacakmış:

Türkiye, Suriye’ye savaş açacakmış.

Öyle ya, sınırlarımızda acayip bir hareketlilik var.

Bu hareketlilik, bayram sonrasında daha da artabilir ve Türkiye müdahale edebilirmiş. (Yazar böyle söylüyor: “Türkiye sınırlarımızdaki askeri hareketliliğe dayanamaz, müdahale eder.” Herhalde Türkiye’yi, nerede askeri bir hareketlilik görse, üzerine balıklama atlayan fırsatçı bir ülke sanıyor. Bu arkadaşa şunu sormak lazım: Süleyman Şah türbesine yönelik IŞİD tacizleri özlenen fırsatları çıkarmıştı Türkiye’nin karşısına. Hem de bedava... “Savaş” diye inleyen devletlu niçin bu şansı, yani ayağına kadar gelmiş savaş fırsatını kullanmadı?)

Sınırlarımızdaki askeri hareketlilik (ve tabii belirsizlik) ekonomiyi de etkileyebilirmiş. Toplumsal barışa yönelik endişeler artarmış. (Buradaki ifade bozukluğu ve meram kıtlığı, yazarın marifetidir.)

Sonra ne mi olurmuş?

Partilerinin koalisyona girmemesine kızan bir grup milletvekili istifa edermiş... Tabii onların “senaryo”ya göre CHP’li ve MHP’li olmaları gerekiyormuş... (Bozuk ifadeli yazar, bayrama kadar bir hükümetin kurulamayacağını varsayıyor. Demek ki “senaristler” böyle ayarladı.)

Peki, partilerine kızıp istifa eden (CHP’li ve MHP’li) milletvekilleri ne yaparmış?

Memleketin âli menfaati (!) için bir araya gelirlermiş... Grup oluştururlarmış... AKP de o grupla koalisyon kurarmış... Bu koalisyon iki yıllık da olabilirmiş, süreklilik de arz edebilirmiş... Yani 2019’a kadar...

Olur muymuş?

Neden olmayacakmış ki? (Yazar, bilge edalarıyla, “Valla biz neler gördük, neler” diyor. Belli ki çok görmüş geçirmiş, bazı ahlaksızlıklara şahit olmuş, hammış, pişmiş...)

Peki, böyle bir hükümet kurulursa adı ne olurmuş?

Bundan sonrasını yazarın kendi sesinden dinleyelim, ben özetlemekten yoruldum: “Tabii böyle bir hükümetin adı koalisyon hükümeti olmaz. Olsa olsa hormonlu AKP hükümeti olur... Tepki görür mü? Öyle allar pullarlar ki... İktidarcı medya günlerce öyle yayın yapar ki; istifacı vekiller kendilerini gerçekten ülkeyi uçurumun eşiğinden çeviren kahraman zanneder.”

İşte, hiç gündemde olmayan yeni hükümet seçeneği bu...

İsmi lazım gelmez yazar, buna önce “üçüncü koalisyon seçeneği” diyor... Sonra da, “ahlaksız senaryo” diye ekliyor.

Haklı...

Gerçekten de ahlaksız senaryo.

Fakat bilebildiğim ve anlayabildiğim kadarıyla, senaristler (siz bunu “AK Partililer” olarak anlayın), başka partilerden adam ayartılmasına, yani Güneş Motel rezilliklerinin tekrarlanmasına iyi gözle bakmıyorlar.

Buna “iktidarcı medya” da iyi gözle bakmaz.

Kaldı ki, ortada böyle bir mevzu yok.

Bir istek yok.

Bir arayış yok.

Bunun dedikodusu bile yok.

Olmayan şeyi “ahlaksızlık” diye yargılamak, biraz tuhaf kaçmıyor mu?

İsmi lazım gelmez yazar “ahlaksızlık” arıyorsa; hiç gündemde olmayan, bundan sonra da olmayacak hayali mübahaseleri bıraksın, olmuş “olaylara” baksın.

Mesela, Kemal Kılıçdaroğlu, koltuk sıralamasında dördüncü olan partinin liderine, “Gel seni Başbakan yapalım” diyordu.

Bundan daha aleni ahlaksızlık olabilir mi?

Bahçeli Başbakanlık rüşvetini görünce, “Ben ilkesiz bir adamım. HDP’yle hükümet kurarım, hem de koşarak giderim” diyecek, sandıktaki dayanışma parlamentoya taşınacak. Böylece, Pensilvanya’nın ve Murat Belge’nin istediği “Yüce Divan Hükümeti” kurulmuş olacak. Birilerinin de sonu “Menderes gibi” olacak.

İşte ahlaksızlık.

Hem de ahlaksızlığın dibi...

Hadi yazın... İki satır yazın da, “iktidarcı medya”dan farkınızı görelim.

Star