DÜNYA

Nedret Ersanel : ‘Eksenimizi’ yapmadık, unutmuştuk, hatırladık…

Tarih
14 Ocak 2024
İzlenme
Kişi
Yazar
Nedret Ersanel

Kandil gecesini cumaya bağlayan saatlerde ‘koalisyon’, Yemen’i vurmaya başladı…

Böylece mübarek ayların ilk saatlerinde ABD ve İngiltere, soykırımı durdurmak yerine, dünyanın en fakir ülkelerinden birine milyonluk füzeler fırlattılar…

Tıpkı 11 Eylül’den sonra Afganistan’ı vururken yaşadıkları gibi, atılan füzelerin değeri vurulan hedeflerden fazlaydı…

Bu işin bir yanı… Diğer yanı da büyük olsun küçük olsun herkesin semer dövecek kadar cesur olması. Yemen’i vurup İran’a yükselememek de öyle, ABD’yi, İsrail’i es geçip Irak ve Suriye’deki üslerine saldırılar yapmak da öyle…

Olan yine bu ülkelerdeki masumlara oluyormuş, ne gam…

***

Aynı gece, Londra’da çoktan kararı alınmış Yemen saldırısının tebligatını bakanlarına yapan 10 numara mukimi, Ukrayna’ya da devasa bir yeni yardım paketi -3 milyar dolar- duyurdu…

İngiltere'nin yeni Başbakanı Rishi Sunak olduAvrupa’da, Ortadoğu’da ve ABD’de bile Ukrayna savaşının artık bitirilmesine ilişkin resmi katılımlı toplantılar yapılırken, İngiltere’nin savaşı sürdürmek değil süründürmek liderliği devam ediyor. Zaten bugün-yarın Sunak’ın Kiev’e gitmesi bekleniyor.

ABD ve Avrupa’nın orta sınıfı ise çok daha ‘önemli’ bir konuyu, ‘Epstein Skandalı’nı, çocuk tecavüzlerinin sistematik ve uluslararası hale gelişini, ortaya saçılan ‘network-şebeke’nin gerçekte ne olduğuna bakmadan, para-medya-siyaset üçgeniyle empati kurarak aynı hedonizmle, porno izler gibi haberleri emiyorlar…

Ve hepsi öyle veya böyle gelip Yahudi-İsrail dehlizlerine -ki şu sıralar tünellere- bir şekilde rabıtalanıyor…

***

Yeni gerçeklik böyle de ‘eski gerçeklik’ farklı mı?

Hemen herkes, ‘aman savaş Ortadoğu’da yayılmasın’ korkusuyla uykusuz geceler geçirirken, Yemen saldırısı başladığında Türk haber kanallarının bir tanesi bile saatler boyunca alt yazı/son dakika geçemedi… (Atladığım olabilir, hakkını helal etsin ama çok insan yakındı.)

Sabah kahveler içilip makyajlar tamamlandıktan sonra cayır cayır ‘en önce’ duyurdular. Patlama/çatlama görüntüleri gırla gitti. Sosyal medyayı savunacak değilim ama o gece konvansiyonel medyanın canına okudular.

Hele yabancı basın-yayın organlarının konu uzmanı gazetecileri, operasyona katılan ülkelerin ‘resmi sözcülerine’ bile açıklama düzelttirdi! Diyebilirim ki, bir paylaşımları bile yanlış çıkmadı…

Bizimkiler ‘gece Türkiye’ye füze atılsaydı’ ne yapacaklardı diye düşünmeden edemiyor insan…

***

Oysa bugün, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın 97’nci doğum gününde Türkiye’nin dünyaya ne söylediği, ‘Türk Ekseni’nin kapsadığı harita’ olacaktı konumuz…

Erdoğan başkanlığında güvenlik toplantısı... | Rudaw.net“Birilerinin iddialarının aksine ülkemizde bir eksen kayması yaşanmamış, bilakis uzun arayışlardan sonra ülkemiz asıl eksenini bulmuştur. Bu eksenin adı da, ‘Türkiye eksenidir’. Eskiden olduğu gibi, ‘başkaları ne der’ kaygısıyla hareket etmiyoruz. İç ve dış siyasette aldığımız her kararı, hayata geçirdiğimiz her politikayı tamamen Türkiye eksenli olarak belirliyoruz”…

MİT’te gerçekleşen törende hem Cumhurbaşkanı’nın hem Başkan Kalın’ın söylevlerinde çok önemli noktalar vardı. Ancak bu ayrıca ele alınmalı…

‘Türkiye ekseni’ bir yandan ‘Türk Yüzyılı’na zemin oluşturuyor ve güçlü biçimde ‘bağımsızlık’ hedefliyor ama.. Asıl iş, “ekseni bulmaktaydı”. O ifade/teşhis çok kıymetlidir. Çünkü “eksenimiz” zaten vardı, sonra unuttuk, kaybettik! Bunu nasıl ‘başardığımızın’ öyküsü Batı ile ilişkilerimizin serencamında gizlidir ve biliyoruz ki daha da bitmemiştir…

Çünkü böyle bir ekseni kaybetmek, sadece diplomatik, askeri, siyasi ilişkilerinizdeki kaymalarla ilgili değildir. Kültürel, sosyolojik, tarihi zeminlerin, ayağınızı bastığınız yerin kayması ile ilgilidir. Bu yüzden,

“ülkemiz asıl eksenini bulmuştur” tahlili altın değerindedir…

***

Bu haliyle, evet, Batı’ya daha uzaktır çünkü “doğası” odur. Ne kadar yazsak azdır, “Batı’ya o kadar yakın/yapışıktık’ ki, normal/medenî mesafeye çekildiğinizde ‘uzaklaşmış’ gibi göründü…

Bir başka eksene yaklaşan görüntü vermesi de aynısıdır. Normale göre uzaktık, şimdi tabii yeri yakındır. ‘Türk Devletleri Teşkilatı’na verilen önem tam budur? Adı üstünde, ‘Türk’tür. Eksene yakın olması kimi şaşırtır?

Yine anlaşılır bir katalizör, Batı’nın Türkiye’ye yönelik tavrının bu eksen arayışını, düzeltmeyi, uyguladığı politikalarla hızlandırmasıdır. Türkiye’nin ekseni ile ilişkisi zaman/mekân/şartlardan gayrı, ‘kan çekmesi’ gibidir…

***

Doğal konumunuz toprakla da ilgidir. ‘Türk Ekseni’nin bir haritası vardır ve onu da artık hatırlıyoruz…

Bunu da öyle bir kaç gün, ay değil yıllar içinde yazdığımızdan müsterihiz…

Türk Ekseni’nin doğal yaşam alanı, ‘5 deniz havzasıdır’. Bu beş deniz artık tek miğferdir. Sadece Ankara açısından değil, küresel konjonktürün, stratejik şartların getirdiği nokta da öyledir…

Karadeniz-Hazar-Basra-Kızıldeniz-Akdeniz tek şapkanın altındadır. Kapsadığı ve ilişik tüm kara alanları da ‘Türk Ekseni’ haritası içindedir. Bazen ‘ilintili/alakalıdır’ bazen direkt bağlıdır. Öyle veya bu alan içindeki herhangi stratejik gelişim Türkiye’den bağımsız olamaz…

Türkiye’nin Deniz Kuvvetleri’ne, donanmasına son dönemde bu kadar abanmasının sebebi de odur. Cumhuriyet’in 100. Yıl törenleri vesilesiyle Boğazlarda geçit töreni yapan 100 savaş gemisi de odur.

yazının devamı 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;