Sesli Makale

Pazar gece yarısına doğru Berlin, Washington’dan gelen ağır baskılara dayanamadı ve Polonya’nın Ukrayna’ya Leopard tankları göndermesine kapı açacağını kabul etti; ‘izin istemediler, isteseler verirdik’…

II. Büyük Savaş’ta tanklar parlak harekâtlar sergilemişlerdi. Bugün, Ukrayna üzerinden gelişen manevra/taktikler, ‘askerliği yaşam şekli haline getirmiş’ o eski generallere postalı ters giydirir…

Savaşa taraf süper güçler kendilerini herhangi ahlaki kaygıdan muaf hissettiklerinden, müttefiklerini dahi hem ‘eziyor’ hem tehdit ediyorlar. Bu şartlar altında askerlerin de ‘subay centilmenliğini’ çoktan bırakmış olmaları kimseyi şaşırtmaz…

Pentagon ve CENTCOM, Almanya’nın üzerine yürüdü. Almanya-Ramstein Hava Üssü’nde gerçekleştirilen ve 50’den fazla Savunma Bakanı’nın -Türkiye dahil- katıldığı, ‘Ukrayna Temas Grubu’nda Berlin, ABD’nin, ‘tankları ver, diğer ülkelerdekileri de serbest bırak’ telkinlerine direndi…

Devamında, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin’in Başbakanlığa bizzat gelerek saatlerce bu konuyu dayattığı, Alman yüksek bürokratlarıyla bağırış-çağırışlara kadar varan, ‘sert ve hararetli’ tartışmalar yaşadığı biliniyor. Alman basını, mesela, ‘Süddeutsche Zeitung’ bu gerilimli anları detaylarıyla yayınladı.

Esasında konu Alman meclisinde de tartışıldı. (20/01) Leopard tanklarını verip-vermeme oturumunda ABD’ye ve Ukrayna savaşına ağır eleştiriler seslendirilse de, genelde tedarik savunuldu. Yine de, ‘dedeleriniz de bunu denemişti’ cümlesi, ‘Bundestag’ın tavanında asılı kaldı…

Tüm bu acele tavırlar ve yükselen hararetin sırrı Rusya’nın bir büyük ve yıkıcı finale hazırlandığı beklentisinde/istihbaratında mı saklı?..

CIA Direktörü’nün Kiev ziyareti hakkında yazılıp-çizilenler bunun üzerine odaklandı. Görüşmeyi takip edenler özellikle iki konu üzerinde duruyorlar; bir, Rusya’nın savaşta sonraki adımlarının ne olacağı, iki, ABD desteğinin el değiştiren Kongre-Temsilciler Meclisi dengesinde eskisi gibi işleyip-işlemeyeceği. Bu değerlendirmelerin Kiev’e anlatıldığı söyleniyor.

Hepsi önemli ve kritik fakat ‘sadet’ bu değil!..

AVRUPA’NIN BEDEN BÜTÜNLÜĞÜ BOZULURKEN…

Doğu Avrupa ülkeleri Rusya’yı daha çok ‘hissediyorlar’…

Ulusal güvenlik kaygılarında Rusya neredeyse doğal tehdit. Yine bu ülkeler, Avrupa’dan çok ABD ve İngiltere’ye yakınlar. Baltık ülkelerini de katabilirsiniz. Hepsinin içinde Polonya’nın istisnai bir yeri olduğunu, o yeri geliştirdiğini yeniden not etmeliyiz…

Winston Churchill’in isim babası olduğu coğrafi ‘Demir Perde’nin siyasi tezahürü ‘Varşova Paktı’na ev sahipliği yapan Polonya’nın bugünkü duruşu garip gelebilir. Ama iş bahsettiğimiz o ‘hissiyatta’…

İstisnalığı sadece Rus karşıtlığındaki katılık ve yüksek silahlanma politikalarında gözlenmiyor.. Polonya aynı zamanda Avrupa’da ABD ve İngiltere’ye ayak sürüyen ülkelere karşı da ‘manivela’ işlevi görüyor…

Almanya’dan Ukrayna savaşının başlamasıyla beraber talep ettiği 1.3 trilyon euroluk tazminat bedeli en güzel örnek; arkasında Amerika bulunan bir ülkenin II. Dünya Savaşı’ndan miras ‘travmasını’ hatırlatması Almanya’nın sendelemeden göğüsleyemeyeceği bir ikaz…

Bu kadar ülkenin ağır/aşırı silahlanması ve Avrupa’nın beden bütünlüğünün bu denli bozulmasının olası ve yakın savaşları hazırladığından korkalım!

Amerika sadece Avrupa-Rusya bağlarını tamamen koparmaya çalışmıyor. Aynı zamanda Doğu Avrupa/Baltıklar ile Merkez/Çekirdek Avrupa bağlarını, münhasıran Paris-Berlin hattını da kesmeye çalışıyor…

O denli yırtıcı bir saldırı ki bu, ısıran ağızı yine Leopard tankları üzerinden şurada apaçık görebilirsiniz…

Polonya Başbakanı Morawiecki: “Almanya olsun veya olmasın, Ukrayna ve Avrupa bu savaşı kazanacak”!

Almanyasız ve/veya Fransasız bir Avrupa?..