Sesli Makale

Gecenin ilerleyen saatlerinde çok sevdiğim bir dostum "Dahlan, Filistin'in başına mı geliyor, getiriliyor?" diye sordu. 7 Ekim'den bu yana bombalarla yaşayan GAZZE için yeni bir sayfa şarttı. Peki bunu kim açacaktı? Nasıl yapacaktı? Kimlerle hayata geçirecekti? Ve bunun Türkiye'ye bakan tarafında ne vardı?

Gelin bugün dostumun sorduğu sorunun cevabı üzerinden ilerleyelim...

Cevaba geçerken 15 Temmuz'u da HAMAS ve arkasındaki uluslararası desteği de Ankara'nın pozisyonunu da bilmek gerekiyordu. Elbette DAHLAN tüm bunlara cevap verecek kadar göz önünde olan bir isimdi!

İlerleyelim...

Muhammed Dahlan, BÜYÜK İSTİHBARAT TEŞKİLATLARIYLA ORTAK HAREKET EDEBİLEN BİR İSİMDİ. Zekiydi. Çok iyi eğitimliydi. 1961 yılında Gazze Şeridi'nin güneyinde bir şehir olan Han Yunus'ta fakir bir ailenin çocuğu olarak doğdu... Genç yaşlarında İSRAİL tarafından tutuklandı. EN KARANLIK BÖLGE burasıydı! O andan itibaren farklı bir kimliğe büründü. Hapishanede ne kadar kaldığı belli değil. "10 yıl yattım" dese de kendisini içeride gören yoktu! Çok iyi İBRANİCE öğrenip çıkıyordu! Gazze'deki İslam Üniversitesi'nde burslu olarak okudu. Dünyanın en saygın eğitim kurumlarından Cambridge Üniversitesi'nden davet aldı. İşletme mezunuydu! Başta enerji olmak üzere medya ve bilişim sektöründe yatırımlar yapan bir işadamı haline getirildi. Dany Rothschild'in danışmanı olarak görev yaptı. Londra'da bir hayat sunuldu. Bir yandan da CIA ve MOSSAD ile iç içe yürüyordu. Bir akıl MI6'e çekerken, daha güçlü bir el ise Amerikalılar'a itiyordu. Sonunda Dahlan yolunu buluyordu.

Mesela Dahlan 2011'den sonra defalarca Pensilvanya'ya gidiyordu! Garip değil mi?

Muhammed Dahlan, 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştirmek için "askeri ve siyasal casusluk" gibi suçlamalarla Türkiye'de Terörden Arananlar Listesi'nde kırmızı kategoriye eklenmesiyle gündeme geliyordu. Filistinli Fetih Hareketi'nin eski liderlerinden Dahlan, yıllardır Birleşik Arap Emirlikleri'nde sürgünde yaşıyordu. BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid Al Nahyan'ın güvenlik danışmanı olarak görev yapıyordu. Prens, Dahlan için "KARDEŞİM" diyordu. BAE'deki Türkiye karşıtı söylemlerin ve adımların arkasındaki isimdi. Pek görünmez bilinmez ancak perde arkasından destek verir. Kurguyu sahneye koyardı.

Dahlan, 1987 ve 1993 yılları arasındaki intifada hareketinin önemli kahramanlarından biriydi. ABD ve İsrail'in desteği netti! GAZZE şeridinden HAMAS'ın silinmesi halinde FİLİSTİN LİDERLİĞİ İÇİN ŞANSI ÇOK YÜKSEK olacaktı. 7 Ekim'den bu yana olan da buydu zaten. Acımasızca bombardıman! Dahlan, 1993 yılında İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü arasında sonuçlanamayan bir barış süreci olarak görülen Oslo Anlaşmaları'nın müzakerelerinde yer aldı. İsrail ile yapılan görüşmelere katıldı. 1993'teki Oslo Anlaşması'nın ardından Gazze'de oluşturulan 20 bin kişilik Filistin Önleyici Gücü'nün başına geçti. CIA ve MOSSAD ile sürekli temastaydı. Güçlenmişti. İlişki ağı ortadaydı. Doğal olarak Filistin lideri Yaser Arafat ile rekabet etmeye başlıyordu. Dahlan'ın liderlik ettiği önleyici gücün hapishanedeki HAMAS üyelerine işkence ettiği SIR değildi. Elde ettiği güç nedeniyle Gazze'nin adı "Dahlanistan" olarak anılmaya başlanacaktı. Kendi ÖZEL ORDUSU için ABD ve İSRAİL'den sürekli destek alıyor, bunu da HAMAS ve diğer İSLAMİ GRUPLAR üzerinde kullanıyordu. Rakip istemiyordu.

İsrail'in 2005'te Gazze'den çekilmesi ve 2006'daki seçimlerin HAMAS'ın zaferiyle sonuçlanmasının ardından Dahlan, Fetih Hareketi saflarında HAMAS'a karşı kanlı bir iç çatışma başlattı. Fetih Hareketi içinde yer alanlar da haklı olarak DAHLAN'a tepkilerini yükselti. Onlar da HAMAS lideri İsmail Heniyye gibi suikastlara maruz kaldı! ABD merkezli "Vanity Fair" isimli dergi, HAMAS'ın 2006'daki seçim zaferi sonrasında Washington yönetiminin HAMAS'ı iktidardan uzaklaştırmak için hazırladığı komplonun merkezinde Dahlan'ın olduğunu ifade etti. Yani uzun zamandır yazdığım gibi HAMAS İngiltere'ye MI6'e yakındı. Birlikte yürüseler de yollar ayrılıyor ve DEV GÜÇLER çatışıyordu. Hep böyle olurdu! HAMAS ve MÜSLÜMAN KARDEŞLER üzerinden bunu görmek son derece kolaydı.

Dahlan, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas'ın yakın çevresi tarafından da sevilmeyen bir kişilikti. "MİKSER" olarak çok hünerli olduğu için 2011'de ülkeden yollanıyordu. BAE'ye gidiyordu. Sürgün başlıyordu. Yaser Arafat'ın ölümünden bile sorumlu tutulmaktaydı. Arafat'ın ölümünden sonra çok ciddi miktarda parayı üzerine geçirdiği de iddialar arasındaydı! Prens'in korumasında BAE'ye yerleşen DAHLAN'a verilen GİZLİ GÖREVLER bitmiyordu. İstihbarat örgütlerinin merkezinde yoğun olarak çalışmaktaydı. Türkiye karşıtı hareketleri, aklı başında herkes tarafından biliniyordu. BAE'nin DIŞİŞLERİNİ KOD'layıp Türkiye karşıtı hale getiriyordu. "Erdoğan OSMANLI'yı canlandırıyor" diyerek İslam ülkelerini kışkırtıyordu. Başarılı da oluyordu. Dahlan ABU DABİ'de kalırken de MÜSLÜMAN KARDEŞLER'e karşı hamle yapmaktan geri durmuyordu. Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah El Sisi ile ortak düşmanları İHVAN'a yani Filisitinli HAMAS'ın devamı olarak gördükleri MÜSLÜMAN KARDEŞLER'e saldırıyordu.

Eğer HAMAS yenilirse, Katar da yenilecekti. Gazze'yi yeniden inşa etme şansını kaçıracaktı. Doha hesapta olmayacaktı. İngiltere de City of London da olmayacaktı. COVİD döneminde Dahlan'ın FİLİSTİN'e sağladığı imkanlar daha görünür olacaktı.

NAHYAN AİLESİ GAZZE'yi yeniden inşa edecekti. Katar gidecek, ABU DABİ gelecekti. Dahlan işin başına geçecekti. Yeni sayfa açacaktı. 7 Ekim HAMAS saldırısına DAHLAN iddiası üzerinden de bakmak şarttı. HAMAS GAZZE'den atılacaksa, silinecekse yerine aynı EKOL'den bir güç gelmeyecekti. Karşıda duran en etkili en güçlü en gizli ilişkilere sahip olan DAHLAN'dı. ABD ve İsrail bunu ister mi? EVET! Onlar getirecekti zaten. Bu gerçekleşirse Türkiye'nin de FİLİSTİN'le olan bağı, yakınlığı yara alacaktı. Başka bir boyuta geçecekti. Bu nedenle günlerdir "ABD'nin amacı bölgeden İNGİLTERE'nin gücünü silmek" diye yazıyorum.