Türkiye, Rusya ve İran liderlerinin DEAŞ-sonrası Suriye’yi konuştuğu Soçi Zirvesi’ni dünya basını ise 1945’te yapılan Yalta Konferansı’na benzetti. Yani o dönem Sovyet Rusya, İngiltere ve ABD’nin 2. Dünya Savaşı sonrası yeni dünya düzeninin temellerini attığı o meşhur zirveye. Madem önümüzdeki dönemin temeli de Soçi’de atıldı, o halde bizi bekleyen büyük soruna bakmanın
tam zamanı.
YPG bariyeri
Soçi’de ortaya çıkan asıl uzlaşmazlık, Suriye’de PKK bağlantılı PYD/YPG’nin akıbeti oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan hem üçlü basın açıklamasında, hem de Soçi dönüşünde en çok YPG’ye karşı taviz verilmeyeceğini vurguladı. Putin ise malum, bu örgütün çözüm sürecine dahil edilmesini savunuyor. Diğer yandan da kuzeybatı Suriye’deki Afrin’de bu örgütü açıktan destekliyor. ABD deseniz, Suriye’deki gücünü bu örgüt üzerinden sağladığı için uzun vadede desteğini çekecek gibi görünmüyor.
Peki, bizi bekleyen bu YPG bariyerini nasıl aşacağız? Ya da aşma ihtimalimiz var mı?
***
Bir ihtimal var. O da Rusya ile ABD’nin oturup bu konuda anlaşması. Şöyle ki; Rusya için YPG dolaylı bir mesele. Bu örgütü asıl olarak Kürt kartını tamamen ABD’nin eline kaptırmak istemediği için bir ölçüde destekliyor.
Dolayısıyla, eğer ki ABD’nin YPG üzerinden Suriye’deki hakimiyetini sınırlandırabilirse, Putin bu örgütten desteğini çekebilir. Bundan kastım, Washington’ı YPG güçlerini Fırat’ın doğusuna çekmeye ikna etmek. Ki Ankara da en başından
beri bunu istiyor. Zira bu durumda YPG Türkiye için beka meselesi boyutunda bir tehdit olmaktan çıkar. Kuzey Suriye boyunca bir YPG koridoru kurulması engellenmiş olur. Kaldı ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dile getirdiği gibi, Beşar Esad’ın da YPG’ye muhalif olması, bu senaryoyu güçlendiriyor.
ABD-Rusya pazarlığı
Peki, ABD YPG’nin Fırat’ın doğusuna çekilmesine nasıl ikna olur? Washington için en öncelikli mesele, İran’ın Suriye’deki gücünü kırmak ve dengelemek. İşte ABD’nin YPG bölgesini daraltmasına karşılık Rusya da İran’la işbirliğini sınırlandırma sözü verebilir. Zaten DEAŞ tehdidi neredeyse yok oldu; Putin Esad’ın geleceğini de garantiledi. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde Moskova’nın Tahran’a ihtiyacı ortadan kalkacak.
Tüm bunlar da Ankara’nın izlemesi gereken yol haritasını kendiliğinden ortaya çıkarıyor: ABD ile -uzun vadede en azından kuzeydoğu Suriye’de etkin güç o olacağı için- iyi ilişkiler kurmak; Rusya’yla yakınlığı korumak ve Şam rejimi dahil bölge ülkeleriyle özellikle YPG/PKK’ya karşı işbirliğini güçlendirmek. Yolumuz açık olsun!
Milliyet
27 Kasım 2017
Hiç yorum yapılmamış
1978 kez izlendi
2111 kez izlendi
985 kez izlendi
1302 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.