Sesli Makale

8 Kasım 2014...
Yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı biraz Osmanlı, biraz da Selçuklu mimarisinin izlerini taşıyor. 
91 yıllık cumhuriyetin iğne ucu kadar esintisi yok o Saray’da! 
Nasıl olsun ki? 
Cumhuriyetin mimarisi mi var? 
Gerçi haksızlık etmemek lazım! “Gecekondu mimarisini” unutmayalım! 
Tuhafı;  onu da “cumhuriyet düşmanı”, “gerici yobazlar” yok etti! 
Yazıklar olsun! 
Oysa Başkent Ankara gecekondularıyla ne kadar da ihtişamlıydı! 
Hitit mimarisinden izler taşıyordu o gecekondular! 
Melih Gökçek yıktı, perişan etti! 
İstanbul’u bir baştan bir başa “gelincikler” gibi süsleyen gecekonduları ise bir başka “gerici yobaz” yerle bir etti! 
Sonra bir gün bu gerici ve yobazların inandığı Allah bir deprem gönderdi! 
Cumhuriyet üniversitelerinde yetişmiş mühendis ve mimarların diktikleri o güzelim binalar, o şaheserler yerle yeksan oldu. 
Elimizde kala kala bir Çankaya kalmıştı ki, onun da kapısına kilit vuruldu! 
Ne diyordu o büyük şair?! 
Ne örümcek, ne yosun 
Ne mucize, ne füsun   
Kâbe ‘Arap’ın olsun 
Bize Çankaya yeter 
Sanırım hatırladınız bu dizelerin sahibi o büyük şairi! 
Kendileri vaktiyle CHP milletvekilliği yapmış Kemalettin Kamu’dur. 
Neyse, bırakalım gırgırı da gelelim asıl meseleye. 
Kâbe’yi Arap’ın zanneden Kemalettin Kamu’nun temsil ettiği fikriyatın bugünkü temsilcileri, yeni cumhurbaşkanlığı sarayını alaturka tuvalet taşına benzetiyor. 
Benzeten kişi Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan. 
Peki niye yapıyor bunu? 
Çok açık. Selçuklu ’ya, Osmanlı’ya duyduğu kin nedeniyle! 
Candan’ın bu çirkin sözlerinin ardından TMMOB’nin logosu alay konusu oldu. 
Zira Saray değil ama o logo tıpkı tuvalet taşına benziyordu! 
Peki koskoca Oda, niçin tuvalet taşına benzeyen bir logo kullanmıştı ki? 
İzah edeyim. 
O tuvalet taşına benzeyen logo Megaron’dur. 
Yani, milattan önce 3000’li yıllarda ortaya çıkan Yunan tapınağının prototipi. 
Megaron mimarlığın ilk yapılarından kabul edilir. Ama bu iddia külliyen yalandır. 
İnsanlığın ilk mimarisi Kâbe’dir. 
Lakin bu ‘okumuş çocuklar’ Kâbe’yi Arap’ın zanneder. 
Çünkü bu tipolojinin Kâbe’ye, dine, dindara alerjisi vardır. 
Peki, Kâbe Arap’ın! 
Ya Mimar Sinan? 
Megaron yerine Sinan daha yerli olmaz mıydı? 
Daha anlamlı, daha şık… 
Sanırım siz o nedeni benden daha iyi biliyorsunuz. 
Ve son bir not. 
99 yılında Marmara’da meydana gelen o büyük depremde yüzlerce bina yıkılmış, on binlerce insanımız hayatını kaybetmişti. 
Tüm faturayı günah keçisi olarak seçtikleri Veli Göçer’e yüklediler. 
Böylece yırttılar! 
Kim yetiştirdi bu mimarları, mühendisleri? 
Hangi odaya kayıtlıydı bu katiller? 
Kim bunlara inşaat yapabilir iznini vermişti? 
Sanırım Mimar Sinan’ın torunları değil! 
ÖN ALMA: Cumhuriyeti seviyorum. 
Akşam