SİYASET

Taha Kıvanç : Hedef Türkiye ise...

Tarih
19 Ocak 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Taha Kıvanç

19 Ocak 2015

CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan hafta içerisinde 16 düşünce adamına Saray’da yemek verdi. Sohbet sırasında, konuklarına, Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu tehditlerden söz açtığını öğrendim. “Dolmabahçe’de patlamayan bombalar da, Sultanahmet’teki canlı bomba saldırısı da, hatta ülkemizle ilgisiz görünen Paris’teki 17 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan olaylar da Türkiye’yi hedef alıyor” demiş Cumhurbaşkanı Erdoğan...

İlginç bir tespit bu; özellikle de Paris olayının her gün Türkiye’yi ilgilendiren yeni bir ayrıntı ortaya atılarak tefrika edilmeye başlanmasıyla daha da ilginç bir hal aldı. Charlie Hebdo ve Kouachi biraderlerle sınırlı kalsaydı, olayın etkisi söner giderdi; ama Yahudilerin alışveriş ettiği markete saldırı ona eklenince... İşin rengi değişti.

Markete saldırıyla birlikte artık kolları el-Kaide ve IŞİD’e uzanan bir ağ var karşımızda ve o ağın kolları Türkiye’yi geçiş noktasına döndürmüşler...

Konuşurken, bir dostum, “İyi de” dedi. “Madem devlet tehdit algılaması yapıp ‘Hedef Türkiye’ tespitinde bulunmuş, neden devlet adamlarımız buna uygun bir söylem ve eylem sergilemiyor?”

Sahi neden?

Bir TV dizisi: Madam Secretary

 

KAFASI alengirli işlere çalışsa da her olaya “komplo” gözüyle bakmayan bir dostum, “Artık ben de Eşref Bitlis Paşa’nın suikasta kurban gittiğine inanıyorum” deyince meraklandım. Görüşünü, şimdilerde izlediği bir dizi değiştirmiş; D-Smart FoxLife kanalında çarşamba akşamları yayınlanan “Madam Secretary” adlı Amerikan dizisi...

Amerikalılar başka türlü anlatamadıklarını dizilere konu yapıyorlar ve bu arada kendi devletlerinin icraatlarını da fâş etmiş oluyorlar. Téa Leoni’nin CIA kökenli Amerika Dışişleri Bakanı Elizabeth McCord’u canlandırdığı dizi bu anlamda göz açıcı.

Kadın kendisinden önce dışişleri bakanlığı koltuğunda oturan ve bir uçak kazasında hayatını kaybeden politikacının sonunu getirenin bir suikast olduğundan kuşkuludur. Benzer bir uçağın 10 yıl önce Dubai’de düştüğünü öğrenir; o uçağın içerisinde İranlı 4 nükleer fizikçi ölmüştür. Dönemin MOSSAD Başkanı Washington’da ülkesini büyükelçi olarak temsil etmektedir. Ne yapar eder onunla özel görüşür ve evet, uçağın Dubai’de kaza süsü verilerek düşürüldüğünü öğrenir.

Dışişleri bakanının uçağını kontrol eden teknisyen sıkıştırılınca gerçek ortaya çıkar: Adamı korkutarak uçağın mekanizmalarıyla oynatmış ve düşüşe kaza süsü verdirmişlerdir.

Türkiye’nin adı bolca geçiyor dizide; ilk yurtdışı gezisini Ankara’ya yapacakken Hindistan’a gider bakan ve orada deprem olayı yaşanır.

Merakla izleyeceğinize eminim.

CNN dokunanı yakıyor...

 

DEMEK ki, televizyon habercilerinin bir kırılma noktası var. Jim Clancy’nin direnme noktası Charlie Hebdo saygısızlığı imiş... Olay için, “İki kardeş, Peygamber’lerine hakaret etti diye gözlerini kırpmadan sanatçıları öldürdü” diyenlere, “Bu dezenformasyonu İsrail nâmına yapıyorsunuz, utanmıyor musunuz?” anlamına gelen bir twit’le cevap verdiği için CNN’den kovuldu.

CNN sunucusu, karikatürcülerin tasvir ettiğinin Hz. Peygamber olmadığı görüşünde...

Jim Clancy, tam 34 yıldır CNN’de en önemli saatlerde haberleri sunmaktaydı. Beyaz saçları ve heybetli vücuduyla itibar abidesi gibi durmaktaydı ekranda. İsrail’in işgali altında tuttuğu topraklarda yeni yerleşim merkezleri kurmasına karşı çıkmasıyla tanınan Clancy, kovulduktan sonra da susmadı, “Hasbara timi @ClancyCNN üzerine zaferini ilan etti” twit’ini attı.

“Hasbara”, İsrail hükümetinin kendisine yönelik eleştirileri maharetle savuşturmasıyla dalga geçmeye yarayan İbranice bir sözcükmüş...

CNN’de ilk kurban Jim Clancy değil. Üç-beş yıl önce “Rick’s List” programının sunucusu Rick Sanchez de, haberleri komedi unsuru katarak sunan Jon Stewart’a “Sığ ve bilgisiz biri, üstelik fanatik de” dediği, birileri Musevi oluşundan hareketle Stewart’ın “azınlık” mensubiyetini hatırlatınca da, “Evet ya, bütün kanallara, medyanın bütününe onlar sahip, nasıl bir azınlıksa bu...” cevabını verdiği için CNN’den kovulmuştu.

Rick Sanchez’den birkaç ay önce de, dış haberler editörü Octavia Nasr’a, yine bir twit’i yüzünden kapıyı göstermişti CNN. Onun kabahati de, doğup büyüdüğü Lübnan’ın ünlü din adamı Seyyid Hüseyin Fadlallah’ın ölümüne üzüldüğünü beyan etmesiydi.

Nasr tam 20 yıl çalışmıştı CNN’de... Benim dostum olan CNN-Türk’ün kurucusu Eason Jordan da, CNN International’de ikinci adam koltuğunda otururken, ABD’nin savaş bölgelerinde yaptıklarını hesaba çekmeyen medyayı eleştirdiği için apar topar gönderilmişti.

Peter Arnett’i hatırlayacaksınız; Birinci Körfez Savaşı’nı Bağdat’tan sunan Arnett’in sonunu da yine benzer bir eleştiri getirmişti.

Koca Jim özlenecek...

Habertürk

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;