Sesli Makale

ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Türkiye’de Ekim 2016 tarihinde tutuklanan ve dün ev hapsine alınan rahip Andrew Brunson’un serbest bırakılmaması durumunda Türkiye’ye yaptırım uygulanacağını söyledi.

Din özgürlüğü üzerine yapılan üç günlük bir konferansın kapanışında konuşan Pence, Andrew Craig Brunson’un hemen serbest bırakılmaması durumunda “Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’ye ciddi ekonomik yaptırımlar uygulayacak” dedi.

Pence’nin açıklamasını ardından ABD Başkanı Trump da Twitter’dan yorumda bulundu. Türkiye’de ev hapsine alınan ABD’li rahip Andrew Brunson’un serbest bırakılmasını istedi.

Bu açıklamaların ardından iki ülke arasında gerilim tırmanmış oldu. Zaman zaman basında ve sosyal mecralarda bazı gazeteciler ve insanlar tarafından yapılan açıklamalara baktığımızda duygusal, gerçeklerden uzak ve trol mantığındaki yaklaşımlar Türkiye’ye kaybettirir.

Pence’in ve Trump’ın açıklamalarını kabul etmek mümkün değildir. Türkiye bağımsız bir devlettir. Sömürge bir devlet asla değildir. Rahip Andrew Brunson adına verilen karar bağımsız mahkemelerin verdiği bir karardır. Amerika’nın bu kararlara saygı duyması gerekir. Kaldı ki Halk Bank Genel Müdürü Hakan Atilla Amerika’da hâlâ suçsuz yere siyasi nedenlerden dolayı cezaevindedir. Hakan Atilla’ya gelince hukuk oluyor da Brunson’a gelince hukuk olmuyor mu?

Türkiye’nin milli yürüyüşü, bağımsız dış politika anlayışı birilerini rahatsız etmiş olabilir.

Türkiye’nin son zamanlarda Rusya ve Çin ile olan ilişkileri anlaşılan Amerikalı müttefiklerimizi! Bir hayli kızdırıyor. Bazı derin güçleri rahatsız ediyor olabilir. Buradan hareketle Brunson bahane ediliyor.

Türkiye’nin Rusya’dan S-400 alması, Erdoğan Putin yakınlaşması, Çin ile yapılan ticari antlaşmalar Amerika da soğuk rüzgârların esmesine neden olmuş gibi görünüyor. Bunun neticesinde ABD geri adım atarak ABD Senatosu Çin’de üretilen yüzlerce ürüne uygulanan gümrük vergisini azaltan veya sıfırlayan yasa teklifini sessizce onayladı.

Bir diğer taraftan, ABD’de gerçekleştirilecek kongre seçimleri öncesinde hem Başkan Yardımcısı Mike Pence hem de Donald Trump’ın Amerika iç siyasetine ilişkin bir hamlesi olarak da değerlendirilebilir.

Tüm bu gelişmeler ışığında ben buradan hükümetimize itidali tavsiye ediyorum. Erdoğan ve hükümeti diplomasi kapısını sonuna kadar kullanmalı, yapıcı ve yol gösterici olmalıdır.

Klavye başında sosyal mecralardan trol mantığı ile duygusal yaklaşımlar ve ucuz kahramanlıklar Erdoğan ve Türkiye’ye zarar veriyor.

ABD güçlü ve büyük bir devlettir. Diplomasi bu gerçeğin ışığında yürümelidir. Kimse ABD’ye teslim ol, ABD mandası buyruğunda yaşa demiyor.

Bağımsızlık yürüyüşümüz, yerli ve milli devlet politikası devam edecektir. Fakat gerçekleri görmezden gelemeyiz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zaman zaman ifade ettiği bir dış politika anlayışı var “Biz dik duracağız, dikleşmeyeceğiz” sözü…

Türkiye sadece Rusya ve Çin ekseninde kalarak büyük bir yanlışın içinde olamaz. ABD ve AB kartını her zaman masasında bulundurmalıdır.

Dolayısı ile hayatını emperyalizme karşı, ABD ve Siyonizm karşıtı biri olarak ben bile sağduyu diyorum. Hükumetimizin de sağduyulu yaklaşması gerekir.

Ekonomimizin kırılgan bir hal aldığı şu günlerde dış politikada sıkıntılı bir süreç yaşanırken, Türkiye her adımında itidalli olmalıdır.

Şimdi bazı dostlar ucuz kahramanlık uğruna Erdoğan ile ABD’yi çatıştırarak Erdoğan’a zarar veriyor. Bazıları AK Parti ve Erdoğan’ın geleceğine ilişkin tuzak kuruyor. ABD’nin ve bazı müttefiklerinin İslam dünyasında kan ve gözyaşına sebep olduğunu biliyoruz. Amerikan işgaline ve zulmüne kinimiz her geçen gün büyüyor. Ama bu öfke ve kin bizi sağduyudan uzaklaştırmamalı. 

Sayın Cumhurbaşkanımız büyük bir devlet adamı, büyük bir dava adamıdır. Ömrünü adadığı bu yolda elbette ki tuzakların farkındadır ve bu hain tuzaklara düşmeyecektir. Bu süreçte de Erdoğan’ın alacağı karar başımızın üzerindedir. 

yazının kaynağı