Sesli Makale

24 Ağustos 2015

Demiştik ki;

“Sayın Cumhurbaşkanımızın 14 sene evvel başlattığı ‘kökü mazide’ AK Parti hareketi son derece kritik bir noktada.

Önümüzdeki seçimden elde edeceği sonuç ‘tekrar’ niteliğinde olursa (ya da tekrarın da kötüsü olursa) Ak Parti ve çok daha önemlisi Türkiye büyük sıkıntılar içine girecek.

‘Şer ittifakı’ için bunu gerçekleştirmenin yolu belli; Sayın Erdoğan’ı gözden düşürebildikleri nispette başarı şansları artacak.”

•

Türkiye’nin son yıllarda gerçekleştirdiği köklü değişim neredeyse tamamen Recep Tayyip Erdoğan’ın eseridir.

Bu nasip işi; Cenab-ı Allah Recep Tayyip Erdoğan’a bir Lider’de bulunması gereken vasıfları vermiş...

Yüce Allah vermemişse ne kadar gayret etsen beyhude.

Recep Tayyip Erdoğan’ın, önce Türkiye ve ardından dünya sahnesinde boy göstermesinden bu yana hiçbir Lider onun kadar popüler olamadı.

Recep Tayyip Erdoğan gibi 9 seçim üst üste kazanabilen lider yok.

Geçenlerde Kanal a’nın canlı yayınında meslektaşım Fatin Dağıstanlı’ya sordum:

“Recep Tayyip Erdoğan’ın oyunun en düşük olduğu İslam ülkesi hangisidir?”

Fatin bey bir süre düşündükten sonra, birkaç ülke ismi sıraladı.

Hadi size de sorayım:

“Recep Tayyip Erdoğan’ın oyunun en düşük olduğu İslam ülkesi hangisidir?”

Siz de birkaç ülke sıralayabilirsiniz.

Fazla yormadan cevabını vereyim:

“Türkiye!”

Recep Tayyip Erdoğan, hangi İslam Ülkesi’nde seçime girse, açık ara alır.

Türkiye’de –en az- yüzde 52’lik desteğe sahip, birçok İslam ülkesinde yüzde 80’e vurur!

Bugünün Türkiye’sinde Recep Tayyip Erdoğan’ı göz ardı eden bir hesap yapılamaz.

Recep Tayyip Erdoğan’a rağmen siyaset yapmak, millete rağmen siyaset yapmaktır, cezası ağır olur!..

Bunları yazdık diye alnımıza olmadık etiketler yapıştırmaya heveslenecekleri şimdiden uyarmış olalım:

Bu “yalnız” kardeşiniz,  liboş’unun- muhafazokoş’unun, karşısında el pençe divan durduğu o en tartışılmaz günlerinde, Recep Tayyip Erdoğan’ı defalarca uyarmıştır...

Sayın Erdoğan’ın geçmiş dönemlerin muhasebesi bağlamında dile getirdiği “yanlışlara” düşürülmek istendiği günlerde, kardeşlik görevini yerine getirmiş...

Bunu yaparken yanlış anlaşılma tehlikesini göze almış...

Yanlış anlaşılmış...

Amma velâkin “vatanseverlik” ve “kardeşlik” görevlerini ifadan imtina etmemiştir.

Bir girerim arşive, bir çırpıda en az 150 “uyarı” yazısı!..

•

Evet, Sayın Erdoğan’ı “Ne istediler de vermedik” günlerinde “edep sınırlarını” zorlamaksızın uyardık.

O günlerde, milli duygularımız bize öyle davranmayı telkin ediyordu.

Bugün ise, Recep Tayyip Erdoğan’a “yüzde yüz” sahip çıkmak milli vazife haline geldi.

Vaktinde Rahmetli 2. Abdülhamid Han hazretlerine sahip çıkmamanın bedelini “devletini” kaybederek ödedi bu millet.

Şimdi...

Şanlı tarihiyle buluşmaya başladığı noktada “Yeni  Devlet”imizi yıkmaya, bölmeye, yok etmeye çalışıyorlar.

Her sistemin en kuvvetli yanı, aynı zamanda en zayıf yanıdır.

Bugünkü Türkiye’nin en güçlü yanı Recep Tayyip Erdoğan’ın simgelediği “tabii coğrafyasında liderlik misyonu”dur.

Bu, Siyonizm’in atadığı “kabuk yönetimlerin” baskısı altındaki Müslüman halklar için çok büyük bir umuttur.

Kaynaklarını Siyonizm’in sömürdüğü bütün Müslümanlar için çok büyük bir umuttur.

Bu umudu yok etmek için var gücüyle yüklenen “şer İttifakı”, Recep Tayyip Erdoğan’ı “topyekûn” hedef almışken, bu Büyük Lider’e sahip çıkmamak “ülkeye ihanet”tir!.. 

YeniAkit