Diyelim ki hedeflerine ulaştılar…
Sonrasında ne olacak?..
Ne yapacaklar?..
Çarşıda, pazarda, otobüste, metroda, seçim standında, sosyal medyada…
Her ortamda, “kin ve nefret” mesajları veriyorlar!..
Ağızlarını her açtıklarında…
“Allah bunlara fırsat vermesin… Hepimizi bir kuru ekmeğe muhtaç eder, milyonlarca vatan evlâdını denize dökerler!” diyenleri doğrulamış oluyorlar!..
Ağızlarını her açtıklarında…
Vatandaşı kendilerinden daha da uzaklaştırıyorlar!..
Bu kafa ses verdikçe…
27 Mayıslar, 12 Eylüller, 28 Şubatlar canlanıyor zihinlerde!..
İskilipli Atıf Efendiler, Menderesler, Zorlular, Polatkanlar…
“Son Devrin Din Mazlumları…”
***
Bunlar konuştukça…
“PKK”nın “ikinci tehlike”liğe terfi ettirildiği günlere dönüyor vatandaş…
Kur’an okumanın, namaz kılmanın “illegal eylem” olarak etiketlendiği…
Merhum Erbakan Hoca’nın dindarları iftarda ağırlamasından dolayı hedefe yerleştirildiği günler…
Dönemin Başbakan’ı Merhum Erbakan’a omuz atan, hakaret yağdıran terbiyesizler!..
Merhum Muhsin Yazıcıoğlu…
Darbeler…
İşkenceler…
Ve…
Bir vakitler çok meşhur olan,
“Allah yok, Peygamber de tatilde” yazıları!..
Tüp kuyrukları, yağ kuyrukları, ekonomik krizler…
Bu “kin ve nefret” korosu her ağzını açtığında “kötü hatıralar” geliyor akıllara…
Daha 16 Nisan seçimlerinden önce, “Evet diyenleri denize dökeceğiz!” demişti malûm bir “vekil”leri…
Bunlar canlanıyor zihinlerde…
Böyle olunca da…
Oy kaybediyor “Yıkım Ekibi.”
Bunu görenler oldu aslında…
Bir “aday”ları, böyle yapmaya devam ettikleri halde “kararsızların uzaklaşacağını” anlayınca…
“Devr-i Sabık Yok!” dedi.
“Kazanırsam olan bitenin hesabını sormak gibi bir arayışım olmayacak!”
Bu hatta bir süre ilerledi; “huzur”dan “barış”tan, “helâlleşme”den bahsetti…
Böylece, 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat zihniyetinden endişe eden vatandaşları “ikna etmeye” çalıştı.
Çalıştı da…
Şu “Oyun bozanlar” olmasa!..
Mesela, yurt dışındaki “FETÖ”cü takımı…
Bunların en muteber topçusu “Şakird Hakan” çıktı ve “Işık”lı tarafından “yeni darbe” mesajı verdi.
Bir “meşhur oyuncuları” alenen tehdit etti:
"Hepiniz ağlayarak özür dileyeceksiniz. O gün geldiğinde; affedeni, acıyanı, yargılamaktan vazgeçeni de unutmayacağız. Yok öyle 'torunlarla emeklilik, hepimiz kardeşiz, kavga istemiyoruz' falan. Her şey yeni başlıyor. Ülkeye, insanına yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz!"..
Bu “Meşhur Oyuncu” kendisini, “Bu söylem bizim değil, Recep Tayyip Erdoğan’ın işine yarar” yollu bir yazıyla uyaran “yandaş” meslektaşına da çok sert çıktı:
“Sen de yargılanacaksın!..”
Böyle…
Teker teker döküldüler…
Son olarak…
Meşhur takımından bir “kadın romancıları”, “Karakolluk olmadan çekin gidin!” demekten çekinmedi.
“24 Haziran’ı beklemeden bırakın, yoksa!..” kıvamında tehditler…
Yoksa ne olacak?
“Müdahale” mi olacak?..
“Kazanamayacağınızı” iyice anladınız da…
Başka yollara mı bakıyorsunuz?..
Evet…
“Kürsülerden” ne mesaj verilirse verilsin…
“Aday”ları “kararsızların uzaklaşmasına engel olmak için” ne derse desin…
“27 Mayıs Ruhu” öfkesini içinde tutamıyor!..
Millete, “Türkiye’yi karanlık günlere döndürmekten” başka bir vaatleri kalmıyor bu durumda…
“Vatandaşı ikna edebilmek için ortaya attıkları kuru sıkı vaatler de”…
İzmir Marşı ve 10. Yıl Marşı’nın gürültüsüne karışıp gidiyor…
YORUMLAR
1987 kez izlendi
2112 kez izlendi
986 kez izlendi
1305 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.