Sesli Makale

28 Şubat 2015

Tefekkürdeyim...

“Mevlânâ Hazretleri’nin ‘gafleti’ anlatan güzel bir misali var. 

Allah, balık için her türlü rızkı denizde tanzim etmiştir. Fakat o, dışarıdan atılan oltadaki yeme sevdalanır. 

Koca bir balık, kancayı görmez de, onun ucundaki yarım bir solucana râm olur.”

O solucanı alayım derken hayatını mahveder.”

(Osman Nuri Topbaş Hocaefendi)

Bugün 28 Şubat.

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu’ndan davet:

28 Şubat postmodern darbesinin yıldönümünde “28 Şubat Darbecileri Dışarıda Mağdurları İçeride” demek için 28 Şubat 2015 Cumartesi Saat: 12:00’de Abdi İpekçi Parkındayız. 

“28 Şubat Tutuklu Mağdurları” temsilen demir parmaklılar arkasında okuyacağımız 472. Hafta basın açıklamamıza davetlisiniz. 

Buyurun!..

“28 Şubat darbecileri dışarıda mağdurları içeride” ise, 28 Şubat bitmemiş demektir!..

Nicedir düşünüyorum;

28 Şubat darbesini yapanlar başarılı mı oldu başarısız mı?..

Siz de düşünün lütfen...

Yazının burasında, aşağılara göz kaydırmadan lütfen şöyle başınızı yukarı kaldırıp düşünün:

28 Şubat darbecileri başarılı mı oldu başarısız mı?..

Aklınızdan neler geçti bilemiyorum; ben kendi tespit ve düşüncelerimi arz edeyim:

Meseleye yüzeysel baktığımızda, o dönemde gasp edilen hak ve özgürlüklerimizden bazılarını “Sayın Erdoğan’ın güçlü liderliğine yaslanarak” elde ettiğimizi göz önünde bulundurduğumuzda, “iyi” diyoruz...

Düne göre çok iyi bir noktadayız.

•

Öte yandan...

Bir başka açıdan baktığımda, çok farklı ve olumsuz duygulara saplanıyorum.

Mesela...

Diyorum ki; “28 Şubat darbesinin ana hedeflerinden biri de dindarları idealizmden uzaklaştırmaktı!”

Tefekkür:

“İdeallerimizden uzaklaştık mı uzaklaşmadık mı?..”

O ruh, o mücadele azmi, o heyecan, o hedefe kilitleniş...

Milli ve manevi değerlere bağlı, şuurlu¸ aktif, dinamik gençler yetiştirmeye çalışan sivil toplum örgütleri...

Üç kuruşluk harçlıklarını “mücadele”ye sarf eden gençler...

Çileye tâlip bir “aydın” zümresi...

Bugün nerede?..

Diyorum ki; “28 Şubat darbesinin ana hedeflerinden biri de bizi israf ekonomisinin köleleri haline getirmekti..”

Tefekkür:

“İsraf ekonomisinin köleleri haline geldik mi gelmedik mi?”

Osman Nuri Topbaş Hocaefendi’nin işaret ettiği:

“İsraf ekonomisine yönelik ticaretten kendimizi muhafaza etmeliyiz. Çünkü israf, konfor ve lüksün artması, toplumu perişan etmektedir. Bu yönde dengesiz harcamaları artıran kredi kartları da iktisâdî tuzaklardır, sömürmedir. İhtiyaçlar buna mâzeret olamaz. Bu öyle bir harcatma tuzağı ki, sırf birileri kazansın diye fakirleri bile acımasızca bu tuzağın içine güle oynaya düşürmektedir. Yapılan yaldızlı ve yanıltıcı reklâmlar yüzünden nice zavallı insan, gayr-i meşrû yollara tevessül etmek durumunda kalmaktadır. Global kültür istilâsı, internetin menfi ortamları, televizyonun nefsâniyete prim veren filmleri de ruhlara zehir serperek mânevî hassâsiyetleri dumura uğratmakta, kapitalist düzenin israf değirmenine su taşımaktadır.”

Böyle bir istilâ hareketi...

Bizler de köleleri...

Hep daha iyi, daha büyük, daha teknolojik bir ürünün peşinde...

Daha fazlasına sahip olmak için daha çok para kazanmaya çalışırız...

Ailemize ayıracak vaktimiz olmaz.

İhtiyaçlarımız sınırsız, imkânlarımız sınırlı...

Kazansak da bunalımdayız, kazanamasak da...

•

“Küresel Sermaye” bizleri istediği gibi şekillendiriyor sanki...

Dindarları dayanılmaz baskılara maruz bırakarak ruhlarında “çatlamalar” meydana getirmek isteyen “28 Şubat”, arzusuna bir ölçüde ulaştı mı ne?..

Bugün 28 Şubat’ın yıldönümü...

Tefekkür!.. 

YeniAkit