Çok değil 4 hafta evvel bu köşecikte "Şampiyonu size söyleyeyim mi" başlıklı yazımda şöyle demiştim:
"Fenerbahçe ve Trabzonspor 2011'den itibaren rekabetten çok Laz fıkrasına dönüşen kapışmalarını sürdürerek enerjilerini boşa harcarlarsa, Galatasaray yine aradan sıyrılır..."
Hatırlatmadan geçmeyeyim: "Galatasaray aradan sıyrılır" dediğimde Fener'in 37, Galatasaray'ın 36 puanı vardı.
Fenerbahçe "nasılsa Galatasaray'ı Kadıköy'de yenerim" hesabının yanı sıra puan farkına da güvenerek esas rakibini gözden kaçırdı.
Malumunuz şimdi vaziyet şöyle: Galatasaray, Sivasspor ve Trabzonspor 45 puanda; 38 puanlı Fenerbahçe'nin 7 puan önünde yani.
Fenerbahçe'nin en büyük yanlışı Trabzonspor yenilgisine takılıp kalmasıydı.
Oysa (müthiş tempoyla oynadıkları) Başakşehir ve Trabzon maçlarının ardından (20'nci hafta itibarıyla) Galatasaray'ın hâlâ 1 puan önündeydiler ve rakipleri birbiriyle oynayacaktı.
Sabırla, kararlılıkla ve daha çok çalışarak önlerine bakacaklarına futbolu siyasallaştırmak isteyenlerin de iğvasına kapılarak tüm ilgi ve enerjilerini Trabzonspor'a harcadılar.
Ne ki yarışta sadece Trabzonspor yoktu.
Alternatifli kadrosuyla Başakşehir, onca sakata ve şanssızlığına rağmen taş gibi oynayan Sivasspor ve şampiyonluk stresini en iyi yöneten Galatasaray vardı.
***
Futbolu araçsallaştırmak isteyenlerin iğvasına kapılan Fenerbahçe'nin dengesi bozuldu. (Ezeli rekabette zaten arayı açan Galatasaray'a bir de Kadıköy'de yenildi, daha ne olsun.)
Trabzonspor aynı yanılgıya düşüp Fenerbahçe takıntısı belasına ligi kurban etmemeli.
Bana soracak olursanız, Ziraat Kupası'nda Fenerbahçe ile oynayacağı maçlara kafayı hiç takmamalı.
Hatta ne sarı kart ne sakatlık riski yaşamalı, en geniş anlamda rotasyona gitmeli.
Sturridge veya Parmak gibi genellikle ilk 11'de yer almayan oyuncuları da hazır halde tutmak için bu maçları fırsat bilmeli.
Fatih Terim'in (Kadıköy'deki maçın ardından) "artık bizim haftada 1 maçımız var" vurgusu önemli.
Şayet Trabzonspor kupa maçlarına takılıp kalırlarsa, Arena'da, "2010- 2011 sezonu şampiyonu hoş geldin" flamalarıyla karşılanır, "gönüllerin şampiyonu" lakırdısıyla da uğurlanırlar.
Haliyle yazık etmiş olurlar.
Kırk yıllık hasrete son veremedikten sonra 40 tane Ziraat Kupası kazansalar ne yazar.
***
YORUMLAR
1971 kez izlendi
2107 kez izlendi
982 kez izlendi
1301 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.