Sesli Makale

Hava savunma sistemleri konusundaki S-400 tercihimizin dış politikamızda bir kriz konusu haline geldiği bir gerçek! 50 yılı aşkın zamandır NATO’nun en önemli üyesi olan Türkiye’nin, bu ihtiyacını Rusya’dan karşılayacağını açıklaması ve bu konudaki ısrarcı tavrı özellikle ABD’de büyük endişe yarattı.

Meselenin füzenin kendisi olmadığı aşikâr... ABD, soğuk savaş boyunca ileri bir karakolu olarak gördüğü, yeri geldiğinde iktidarları devirdiği Türkiye’nin “çizgiden çıkmış” olmasının endişesini yaşıyor.

Aslında son tahlil de doğru da! AK Parti iktidarıyla birlikte hemen hemen her alanda izlenen bağımsızlıkçı politikanın bir sonucu... Ama bir pakt değişikliğinden çok, ihtiyacın getirdiği zorunlulukla atılmış bir adım. Öyle ki karşımızda bırakın Patriotları daha basit özellikteki silahları bile verirken ayak sürüyen bir ABD var.

Dedim ya bağımsızlıkçı politikalar, yeni Türkiye’nin rotası. İşte önceki gün Milli Teknoloji Geliştirme Altyapıları açılış töreninde müjdesi verilen milli uzun menzilli bölgesel hava füze savunma sistemi bu yolda atılan son adım oldu.. TÜBİTAK SAGE, ASELSAN ve ROKETSAN’ınüstlendiği projeyle artık, “S-400 mü? Patriot mu?” kavgası yapılmasına, bunlar üzerinden jeopolitiğe dair derin analizler kaleme alınmasına gerek kalmayacak. İlk teslimatları 2021’de yapılması planlanan ve ‘SİPER’ adı verilen yeni sistemle Türkiye, savunma sanayiinde sınıf atlayacak. Sadece SİPER mi? ‘Elektro manyetik fırlatma sistemi’ SAPAN, ‘tank savunma sistemi’ PUSAT ve ‘milli lazer silahı’ IŞIN projeleri de son aşamada.

Türkiye ekonomisi kadar savunma sanayiinde gösterdiği bu yüksek performansla bağımsızlıkçı tavrını güçlendirecek, o yüzden atılan her adım çok değerli, çok önemli!

yazının kaynağı